En yakın arkadaşınız tökezleyip düştüğünde kendinizi tutamayıp kahkaha atanlardansanız, biraz da uygunsuz kaçabilecek bu davranışınızın sebebini merak ediyor olmalısınız.
Kahkaha, bilim insanlarının uzun yıllardır anlamlandırmaya çalıştığı, en ilginç insan davranışlarından biri. Ve bugün, Dünya Kahkaha Günü.
1998 yılından beri her yıl Mayıs ayının ilk Pazar gününde kutlanan bu özel günün amacı, gülmenin sağlığa olan olumlu etkilerini hepimize hatırlatmak.
Peki neden biz faniler aniden, en uygunsuz anlarda dahi kahkahalara boğulabiliyoruz?
Bilim, kahkaha hakkında bize neler anlatıyor?
BBC Future'de yayımlanan yazısında David Robson, uzun yıllardır bu konuda araştırma yürüten University College London'dan Nörolog Sophie Scott ile konuştu. Scott, kahkaha bilimine farklı bir açıdan, insan ilişkileri, kimlikler ve ses üzerinden bakıyor.
Scott, 2015'te yaptığı TED konuşmasında kahkahanın yanlış anlaşılan insan davranışlarının başını çektiğini söylüyordu. Araştırmaları ise meslektaşları tarafından her zaman onaylanmıyordu. Bir defasında el yazısıyla tuttuğu araştırma notlarının üzerinde "Bu kağıt yığını çöpe benziyor ve burada bırakırsanız atılacak. Bu da bilim mi?" yazılı bir not buldu.
İronik bir şekilde Scott artık üstünde "Bu da bilim mi?" yazan T-shirtüyle stand-up gösterileri düzenliyor.
Scott, Robson'a araştırmalarını anlatırken, neredeyse çıplak bir adamın donmuş bir havuza düştüğü videoyu gösteriyor. Videoda, önce bir gerinip sonra havuza atlamaya çalışan ama buz kırılmadığı için zor durumda kalan adama, çevresindeki arkadaşlarının kahkahalarla güldüğü görülüyor. Scott, "Arkadaşları, etrafa kan ya da kemiklerin saçılmadığını anladıkları an, istemsizce haykırarak gülmeye başlıyorlar" diye vurguluyor.
Peki karşımızdaki insanın acı çektiği durumlarda dahi neden kahkahalara boğuluyoruz? Neden kahkaha bulaşıcı?
Kariyerine insan sesi ve bunun o kişinin kimliği ile ilgili ne dediğini araştırarak başlasa da, çalışmalarıyla ilgili ona ilham veren, kahkahanın en zengin vokal tikler arasında olduğunu gösteren Namibya'dan bir araştırmaydı.
Daha önceki araştırmalar, farklı kültürlerin, korku, kahkaha, sürpriz, iğrenme, üzüntü ve mutluluk gibi 6 duyguyu insanların yüz ifadesinden algılayabildiğini göstermişti.
Scott ise, sesimizin bu açıdan nasıl ipuçları verdiğini merak etti. Namibya yerlileri ve İngilizlerden oluşan katılımcılardan, birbirlerinin ses kayıtlarını dinleyerek, bu seslerin temsil ettiği duyguları değerlendirmelerini istedi. Uluslararası bilim camiasında kabul edilen 6 duygunun yanında, rahatlama, galibiyet ve memnuniyet de araştırmaya dahil edildi.
İki grupta da en kolay fark edilen duygu, kahkahaydı. Scott katılımcıların, kahkahayı hemen diğer olumlu duygulardan ayrıştırabildiğini söylüyor.
Scott, bulguları detaylı inceledikçe, kahkahanın karmaşıklığına daha da hayran kaldı.
Örneğin kahkahaların çoğunun mizahla ilgili olmadığını fark etti:
"İnsanlar gerçekten başkalarının şakalarına güldüklerini sanıyorlar ancak bir sohbet içinde en çok kahkaha atan insanın, aynı zamanda konuşan insan olduğunu görüyoruz."
Artık kahkahayı bizleri bir araya getiren ve aramızda bağ kurmamızı sağlayan bir "sosyal duygu" olarak gördüğünü belirten Scott, şöyle devam ediyor:
"Biriyle beraber güldüğünüzde, onları sevdiğinizi, onlarla aynı fikirde olduğunuzu ya da aynı grupta olduğunuzu da göstermiş oluyorsunuz.
"Kahkaha, bir ilişkinin ne kadar güçlü olduğuna dair göstergelerden biri."
Bu, çiftler birbirlerinin komiklikleri karşısında gülerken çevresindekilere bu kahkaha virüsünün genelde bulaşmamasını açıklayabilir.
Scott'un değişiyle, "Şu kişiden çok hoşlanıyorum çünkü mizah anlayışı harika" dediğimizde, aslında demek isteğimiz şu: "Ondan hoşlanıyorum, ve etrafındayken ona gülerek bunu ona gösteriyorum."
Scott'un araştırmasına göre kahkaha, ilişkileri iyi tutmanın başlıca yollarından biri olabilir. Örneğin birbirleriyle gülebilen çiftlerin stresli bir andan ya da kavgadan sonra gerginliği daha çabuk üzerinden atabildiği ve birlikteliklerinin daha uzun sürdüğü de görülüyor.
Daha önce yapılan araştırmalar, komik videolara beraber gülen insanların, birbirleriyle kişisel bilgilerini paylaşmaya daha açık olduğunu da göstermişti.
Benzer bir şekilde, donmuş havuza düşüp canını acıtan adamın içler acısı hali dahi, arkadaşlarını bir araya getirebildi.
Scott, "Arkadaşlarının hemen gülmeye başlaması ilginç. Bana kalırsa, düştüğü için onu daha iyi hissettirmek istiyorlar" sözleriyle bu durumu açıklıyor.
Oxford Üniversitesi'nden Robin Dunbar da daha önce yayımladığı bir araştırmasında, kahkahanın ağrı eşiğinin artması ile bağlantılı olduğunu, sosyal bağları da güçlendirdiği bilinen endorfin hormonunun ağrı eşiğini artırıyor olabileceğini ortaya koymuştu.
https://www.facebook.com/watch/?v=357258588457028