Dünyada 14.6 milyon kişi tüberküloz

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürol Emekdaş, tüberküloz hastalığının, erişkinlerde AIDS hastalığından sonra ölüme en çok neden olan ikinci hastalık olduğunu belirterek, Dünya Sağlık Örgütü'nün 2004 yılı verilerine göre dünyada 14.6 milyon tüberküloz hastasının bulunduğuna dikkat çekti.

MEÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı ve Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti tarafından, "Tüberküloz" konulu bir panel düzenlendi. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İclal Balcı'nın oturum başkanlığını yaptığı panele, Çukurova Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fatih Köksal ile MEÜ Tıp Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Mukadder Çalıkoğlu, Prof. Dr. Ali Kaya ve Doç. Dr. Gönül Aslan konuşmacı olarak katıldı.

MEÜ Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürol Emekdaş, panel öncesi yaptığı konuşmada, tüberküloz hastalığının Türkiye ve dünyadaki genel durumu hakkında bilgi verdi. Tüberkülozun, erişkinlerde AIDS hastalığından sonra ölüme en çok neden olan ikinci hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Emekdaş, hastalığın daha çok gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerde yaygın olduğuna dikkat çekti. Emekdaş, Dünya Sağlık Örgütü'nün 2004 yılı verilerine göre dünyada 14.6 milyon tüberküloz hastasının varlığına da vurgu yaptı.

Reklam
Reklam

Ülkemizdeki tüberküloz hastalığına ait verilerin, kayıt ve raporlama sistemindeki aksaklıklar nedeniyle sağlıklı olmadığını kaydeden Emekdaş, 1982 yılında yapılan bir çalışmaya göre ülkemizdeki tüberküloz prevelansının binde 3.58 olarak belirlendiğini de sözlerine ekledi. "Mikobakterilerde Hücre Duvarı Yapısı" konulu bir konuşma yapan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Köksal da, tüberküloz hastalığını, geçmişten bugüne taşınan bir halk sağlığı problemi olarak değerlendirdi. 6 bin yıl öncesinde, tüberküloz hastalığının varlığına rastlandığını söyleyen Köksal, tüberkülozun hastalık olarak tanımlanmasının Hipokrat'a kadar gittiğini bildirdi. Hastalığın tedavisiyle ilgili ilk çalışmaların 1920'lerde başladığını ifade eden Köksal, tarihte tüberküloz basillerinin "küçük muhteşem yaratıklar" olarak tanımlandığını ve bu basillerin doğada başka bir örneği olmayan olağanüstü bir hücre duvarı yapısına sahip olduğunu belirtti.

HASTALIK EĞİTİM SEVİYESİ DÜŞÜK TOPLUMLARDA YAYILIYOR

Hastalığın, eğitimi düşük toplumlarda yaygın olarak görüldüğünü vurgulayan Köksal, hastalığın tedavisindeki başarısızlığı, kontrolsüz nüfus artışı, yoksulluk, kalabalık aile yapısı, hızlı tanı ve tedavi yöntemlerinin eksikliği ile mikro bakteriden kaynaklanan sebeplere bağladı. Prof. Dr. Mukadder Çalıkoğlu ise, "Tüberküloz Kliniği" konulu konuşmasında, hastalığın klinik çalışmaları hakkında bilgi verdi. Dünya nüfusunun üçte birinin basille enfekte olduğunu, enfekte olanların ise yüzde 10'unun hasta olabildiğini vurgulayan Çalıkoğlu, Türkiye'de ise çok sayıda enfekte insan ve hasta olduğuna dikkat çekti. Bu yaygınlığın sebebini basilin özelliğine ve bulaşma yoluna bağlayan Çalıkoğlu, bulaşmayı engelleyen faktörleri, basil yükü ve basil yoğunluğu olarak açıkladı. Çalıkoğlu,"Erken tanı ve tedavi, bulaşıcılığı ciddi oranda azaltır" dedi.

Reklam
Reklam

Öksürük semptomunun dışarıya basil çıkışını artırdığı için en önemli bulaşma yolu olduğunun altını çizen Çalıkoğlu, "Tüberküloz hastası, bir kez öksürdüğünde bile çevreye 3 bin 500 kadar damlacık çekirdeği bırakıyor. Bu çekirdek, haftalarca o ortamda yaşayabiliyor ve sağlıklı insanlar bu basilleri aldığında enfekte oluyor" diye konuştu.Tüberküloz tanı testleri hakkında bilgi veren Doç. Dr. Gönül Aslan ise, laboratuvarda yapılan testlerin tarihsel gelişimiyle ilgili de açıklamalarda bulundu. Etkin tedavi için başarılı tanı yöntemlerinin şart olduğunu söyleyen Aslan, "Etkin tedavinin başlaması için hızlı, duyarlı ve ucuz tanı yöntemleri geliştirilmesi gerekir" şeklinde konuştu.

"BİRDEN FAZLA TANI YÖNTEMİ KULLANILMALI

Başarı için klinisyen ve laboratuvarcının işbirliği içinde olması gerektiğini kaydeden Aslan, "Birden fazla tanı yönteminin kullanılması, hızlı ve doğru sonuçlara ulaşılmasını kolaylaştıracaktır" dedi. Tüberküloz tedavisindeki sorunları dile getiren Prof. Dr. Ali Kaya da, tüberküloz tedavisinin kombine biçimde düşünüldüğü takdirde, 6 ay gibi bir sürede başarıya ulaşabileceğini ifade etti. Bakterinin çok özel bir bakteri olduğunu söyleyen Kaya, bakteriye ve hastaya ait bir takım özelliklerin tedavide öne çıktığını vurguladı. Tedavide kullanılacak rejimin, tüm bakterilerde etkin olması gerektiğini belirten Kaya, "Çok hızlı üreyen bakteriler olduğu gibi, metabolik aktivitesi olmayan bakteriler de mevcut" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Kombinasyon tedavinin önemine değinen Prof. Dr. Kaya, "Tedavinin başarısızlığa uğramaması için, ilaçların düzenli ve yeterli süreyle kullanılması gerekir. Uygun tedavi planlaması yapılırken, hastaya ait olguların da iyi bilinmesi gerekir." dedi.

(İHA)

Anahtar Kelimeler: