Dünyanın 7 harikası isimleri ve yerleri

Dünyanın 7 Harikası diğer adıyla "Antik Dönemin Yedi Harikası", tamamı insan gücüyle inşa edilmiş olağanüstü yapılardır. İki tanesi Türkiye’de olan bu tarihi yapıların seçilmesi MÖ 2’nci yüzyılda son şeklini almıştır. Birbirinden muhteşem dünyanın 7 harikasından sadece biri günümüzde halen ayaktadır. Yangın, deprem veya savaş gibi nedenlerden dolayı yok olan diğer antik yapıların yanında Mısır’daki Keops Piramidi tüm ihtişamıyla tarihe meydan okumaya devam ediyor.

Dünyanın 7 Harikası ile ilgili herkesin az ya da çok fikri vardır. Günümüzde de geçerliliğini koruyan dünyanın 7 harikası fikri MÖ 5’inci yüzyılda tarihçi Heredot tarafından ortaya atılmıştır. Yıllar içerisinde gelişen bu fikir, MÖ 4’üncü yüzyılda Sidonlu Antipatros tarafından ilk olarak yazılı hale getirdi. "Dünya'nın yedi harikası üzerine" adlı eserle yazıya dökülen bu fikir son haline MÖ 2’inci yüzyılda ulaştı:

  • Keops Piramidi (İnşa tarihi: MÖ 2584-2561)
  • Babil'in Asma Bahçeleri (İnşa tarihi: MÖ yaklaşık 600)
  • Artemis Tapınağı (İnşa tarihi: MÖ 550)
  • Zeus Heykeli (İnşa tarihi: MÖ 466-456 tapınak - MÖ 435 heykel)
  • Halikarnas Mozolesi (İnşa tarihi: MÖ 351)
  • Rodos Heykeli (İnşa tarihi: MÖ 292-280)
  • İskenderiye Feneri (İnşa tarihi: MÖ 280)
Reklam
Reklam

Karşınızda Dünyanın 7 Harikası isimleri ve yerleri…

Yüzyıllar boyu imparatorluklar, krallıklar ve çeşitli uluslar gören bu muhteşem eserlerin yerlerinde artık kalıntıları izlerini yaşatmaya çalışıyor. Her çağda yeryüzüne ayrı bir güzellik ve nam salmak için tutkuyla yapılan bu eserlerin çoğu Yunanların imzasını taşıyor olsa da, arada Mısırlılar ve Asurlular (Babilliler) imzası taşıyan eserler de var. Zamanın yıkıcılığına karşı koyamayan bu muhteşem eserler, bir zamanlar insanların neleri başarabileceğinin kanıtı oldu. Kısıtlı insan gücüyle sınırsız hayal gücünün birleşimi olan bu yapılar, ihtişamlarıyla günümüzde bile inceleyenleri şaşırtmaya devam ediyor.

Olağanüstü mühendislik ve mimari becerilerin yansıtıldığı Dünyanın 7 Harikası arasından günümüzde sadece birinin ayakta kalmış olması büyük talihsizlik. Antik çağların yedi harikası artık tarih kitaplarının hafızalarında yaşıyor olsa da, anlatılanlar ve eserlerin çizimleri yapıların ne kadar nefes kesici olduğunu göstermeye yetiyor. Tarihe geçen bu yapıların ardından adları ve öyküleri kalmış olsa da, olağanüstü çabayla yapılmış olan bu eserlerin harikalığı nesilden nesile aktarılmaya devam edilecek…

Reklam
Reklam

Keops'un Ufku: Keops Piramidi

Günümüzde tüm ihtişamıyla ayakta kalabilen Dünyanın 7 Harikası arasından tek eser olan Keops Piramidi; Mısır’da Kahire’nin bir parçası olan Giza şehrinin sınırına yakın bir bölgede yer almaktadır. Her yıl milyonlarca turistin akınına uğrayan bu bölge, birçok gizemli sırrı içinde barındırıyor. Keops Piramidi aynı zamanda “Gize mezar kenti”nde bulunan üç anıtsal piramitten en eski ve en büyük olanıdır. Eyfel Kulesi yapılana kadar insan eliyle yapılmış en büyük yapı olarak kabul edilen Keops Piramidi’nin; Mısır firavunu Khufu adına bir anıtsal mezar olarak inşa edildiğine inanılır.

Arkeologların çalışmalarına göre, bu yapının 20 yılda tamamlandığı söylenir. Büyük piramidin yapımı ve inşası hakkında halen çok sayıda varsayım bulunmaktadır. 139 metre uzunluğundaki piramidin yapımı için yaklaşık 2.300.000 taş blok kullanılmış. İlk günkü kadar sağlam duran Keops Piramidi’nin yapımının altındaki teknikler gizemini koruyor. Mühendis ve arkeologlar Keops Piramidi’nin gizemini çözmek için son sürat çalışmaya devam ediyor.

Reklam
Reklam

Kaptanların yol göstericisi: İskenderiye Feneri

Tarihte inşa edilmiş deniz fenerlerinin en yüksek olanı İskenderiye Feneri, maalesef günümüze kadar ulaşamamış devasa eserlerden biridir. 166 metre yüksekliğiyle büyüleyici bir mimariye sahip olan İskenderiye Feneri, Büyük İskender’in vefatından sonra, milattan önce 280’de Batlamyos Krallığı tarafından Pharos adasında inşa edilmişti. Araştırmacıların verdiği bilgilere göre üçüncü ve on ikinci yüzyıllar arasında, bölgedeki bir seri deprem yapının sonunu hazırladı. Geceleri yağlı bezlerle yakılan devasa ateşle, gündüzleri ise aynayla gemilere yol gösteren İskenderiye Feneri, 14’üncü yüzyılda tamamen yıkıldı.

Knidoslu Sostratus tarafından MÖ 286-254 yılları arasında tasarlanan bu yapı, 135 metre yüksekliği ile eğer hala ayakta duruyor olsaydı, günümüzün en büyük deniz feneri olacaktı. Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunan tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir. Fener'in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı. Tamamen beyaz mermerden yapılan İskenderiye Feneri, tepesinde bulunan tunçtan yapılma bir ayna sayesinde 70 km öteden bile fark edilebiliyormuş. En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldı.

Reklam
Reklam

Gerçek mi, hayal mi? Babil'in Asma Bahçeleri

Bilimsel olarak kanıtlanamayan Babil'in Asma Bahçeleri, antik dönemin 7 harikası arasında gösterilmekte. Adına çeşitli tarih kitaplarında rastlanan Babil’İn Asma Bahçeleri’nin gerçekliği günümüzde sorgulanmaktadır. Yeri bile tam olarak belli olmayan bu yapıyla ilgili, Irak’ta Babil şehri olan şimdiki Hillah yakınlarındaki Babil’in eski şehrinde inşa edildiği konusunda bir fikir birliği vardır. Yine doğruluğu kanıtlanmamış söylentilere göre bu yapı, Babil hükümdarı Nebukadnezar tarafından memleketini özleyen eşi Amytis için yaptırılmış. Orijinal Babil metinlerinde bahçelerden bahsedilmediği gibi yine bu bahçelerle ilgili kesin bir arkeolojik delil de bulunmamıştır. Fakat, bölgede araştırma yapan arkeologlar, Babil'deki sarayın kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar buldular. Bunların Babil'in Asma Bahçelerine ait olup olmadığı belirsizliğini korumaktadır.

Heybeti yeter… Zeus Heykeli

13 metrelik heybetli Zeus Heykeli, her ne kadar gösterişli ve çok büyük olsa da Dünyanın Yedi Harikası arasında aslında en küçük olanıdır. MÖ 5. yüzyılın üçüncü çeyreğinde tasarlanan Zeus Heykeli, o dönem için hem boyutu hem de yapımında kullanılan malzemesi bakımından son derece dikkat çekiciydi. Zeus Heykeli altın, fildişi ve çeşitli pahalı, egzotik malzemelerden yapılmıştır. Heykelin derisi fildişinden, sakalı, saçları ve elbisesi altındandı.

Reklam
Reklam

Dönemin en ünlü heykeltıraşlarından Pheididas tarafından Atina’daki Olimpos Zeus Tapınağı için yapılan heykel, 391 yılında olimpiyatlara putperestlik suçlamasıyla son veren Roma imparatoru olan Theodosius I yüzünden Zeus tapınağı kapatıldı. Devasa heykel zengin Yunanlar tarafından, yeni kurulan ve o zamanki adıyla Konstantinopolis denen İstanbul'a taşındı. Ama orada 462 yılındaki büyük yangında yok oldu. Olimpos'ta 1829'da Fransızlar tarafından burada bulunan heykele ait bazı parçalar Paris'te Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir.

Bir aşk anıtı: Halikarnas Mozolesi

Halikarnas Mozolesi diğer adıyla Kral Mausollos'un Mezarı, Kral Mausolos adına karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından Halikarnassos'ta yaptırılmış, dünyanın 7 harikasından biri. Ülkemizde kalıntıları görülen Halikarnas Mozolesi, Bodrum limanına çok yakın bir konumda bulunuyor. Büyük boyutlarıyla Mısır mimarisini andıran devasa mezar, kolonlarıyla Yunan mimarisinden esinlenmiştir. Devasa boyutlarından dolayı kendinden sonra gelen, aynı stildeki tüm yapılara mozole denmiştir. 45 metrelik mozolenin çatısını 11 sütun tutuyordu. Mozolenin içinde 4 tarafındaki 4 heykelin her birini ayrı bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, alışılmışın dışında insanlar ve hayvanların heykelleri yapıldı. Tarih kitaplarından bin 500 yıl ayakta kaldığı anlaşılan anıt mezarın önce depremler yüzünden yıkıldığı sonrasında ise, Haçlı Seferleri sırasında o bölgeye gelen St. John şövalyeleri, bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin yapımında Halikarnas Mozolesi'nin nerdeyse bütün taşları kullanıldı.

Reklam
Reklam

Bir zafer anıtı: Rodos Heykeli

Sadece 50 sene ayakta kalabilen Rodos Heykeli, Yunan Güneş Tanrısı Helios’un 32 metrelik tunçtan yapılma dev bir heykeliydi. Antik dünyanın en büyük heykellerinden biri olan Rodos Heykeli, Antigonitler’in Rodos kuşatmasının başarısızlığa uğraması ve barışın sağlanmasından sonra, tanrılara şükran sunulması amacıyla heykeltraş Lindos’lu Khares tarafından yapıldı. Yapımı 12 yıl süren heykelle ilgili ayaklarının limanın iki farklı tarafında olduğuna dair bir rivayet vardır. Yıllar içerisinde yapılan çalışmalar sonucu o zamanki teknolojiyle bunun mümkün olamayacağı anlaşılmıştır.

MÖ 226’da Rodos’u vuran depremden sonra yıkılan heykel, bir süre yana yatık şekilde adada kalmaya devam etmiştir. Adada kalan tunçtan yapılmış Rodos Heykeli’nin kalıntıları MS 654 yılında Sarazenler tarafından yağmalanarak son kalan parçaları da satılmıştır. Hakkında onlarca değişik senaryo olan heykel hakkında, depremden zarar gördükten sonra Rodos halka tarafından tamir edilmeye çalışıldığı anlatılmaktadır. Tamiri bir hayli pahalı olduğu için Firavun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kahinin olumsuz görüşü yüzünden yaptırılmadığı rivayet edilir. Diğer bir rivayet ise; Rodos’u fetheden Arapların, heykelden kalan parçaları Suriyeli bir Yahudi tüccara sattıkları söylenir. Hatta Yahudi tüccarın heykelin parçalarını 900 deveyle adadan taşıdığı da söylenen rivayetler arasındadır.

Reklam
Reklam

Artemis'in bulutlar üzerindeki evi: Artemis Tapınağı

İzmir, Selçuk’ta kalıntıları yer alan Artemis Tapınağı, ilk olarak Lidya Kralı Kroisos tarafından yapımına başlanmış, inşası 120 yıl sürmüştür. Tarih kitaplarında yazılanlara göre, Tanrıça Artemis'e ithaf edilen görkemli yapıyı görenler adeta büyüleniyormuş. Bugün, bu görkemli yapıdan geriye 1-2 parça mermer kalıntısı kalmıştır. Oradan geçen filozof Filon tapınağı gördüğü zaman hissetlerini şu cümlelerle anlatmış;
Kadim Babillilerin kudretli işçiliğini ve Mausoleus'un mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Efes'teki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümü gölgede kalmıştı.
Tamamen mermerden inşa edilen görkemli tapınak, adını dünya tarihine yazmak için Efesli genç Herostratus tarafından kundaklandı ve yağmalandı. Herostratus bu sayede dünya tarihinde kayda geçen ilk terörist oldu. Günümüzde Efes Artemisi olarak alınan tapınağın bir kısmı, 1847 yılında British Museum adına yapılan bir kazı neticesinde İngiltere’ye taşınmış.