Rus Uyku Deneyi ismiyle anılan bu deney II. Dünya Savaşı yıllarında düşman olarak kabul edilen siyasi mahkumlar üzerinde uygulanıyordu. Deneyin temelinde beş denek bir odaya kapatılıyor ve otuz gün boyunca uyumamaları söyleniyordu. Hatta otuz günlük sürede başarılı olanların serbest bırakılacağı dahi vaat ediliyordu. Deneklerin kaldığı odaya 30 gün boyunca yetecek kadar su, yiyecek ve kitap bırakıldı. Bunun yanı sıra odada deneklerin konuşabileceği mikrofonlar yerleştirildi. Uyumalarını önlemek için ise düzenli olarak gaz ve oksijen verildi.
Bütün hazırlıkların tamamlanmasından sonra deney başladı. İlk beş gün boyunca denekler çok fazla rahatsız olmadan günlerini atlattı. Ancak beşinci günde şikayetler gelmeye başladı. Denekler mikrofon aracılığıyla deneyin durulmasını istedi ancak Rus bilim insanları bunu kesin bir dille reddetti.
Deneyin dokuzuncu gününde ise denekler sinirlerini kaybetmiş gibi hareket ediyordu. Hatta içlerinden bir tanesinin avazı çıktığı kadar bağırdığı ve bunun sonucunda ses tellerinin parçalandığı bilimsel tutanaklardaki yerini aldı. Diğer denekler ise mikrofona bitmesi için fısıldayarak yalvarmayı tercih etti.
Deneyin on ikinci gününde ise deneklerin sesi kısıldı ve bir daha asla konuşmadı. Bilim insanları oksijen seviyesini ve mikrofonlarını kontrol ettiklerinde ortamda herhangi bir sorunun olmadığı tespit etti. 2 gün bekletildikten sonra araştırma görevlileri içeri girmeye karar verdi ve durumu mikrofon ile deneklere bildirdi. Bunun üzerine deneklerden biri "Artık özgür olmak istemiyoruz." dedi.
Deneyin on beşinci günü geldiğinde araştırma görevlileri kapıyı açarak içeri girdi ve deneklerden birinin ölmüş olduğunu gördü. Tüm deneklerin derileri paramparçaydı ve yerlerde kan ve kusmuk vardı. Kendi etlerini yiyen denekler, bir Rus askerine saldırarak onu öldürdü ve hiçbiri dışarı çıkmak istemediğini söyledi.