Ankara (AA)- ABD'de geçen yıl konut piyasasında başlayan ve Birleşmiş Milletler'in "yüzyılın krizi", Uluslararası Para Fonunun (IMF) ise "dünya ekonomisinin 1930'larda bu yana karşılaştığı en tehlikeli finansal şok" olarak nitelendirdiği küresel finansal kriz, dünya gündeminin en önemli maddesi olmayı sürdürüyor.
Dünya genelinde ülkeler toplam 5,5 trilyon doları aşkın kurtarma paketleri açıklamasına rağmen hala kontrol altına alınamayan küresel kriz, başta otomotiv sektörü olmak üzere reel sektörü de etkilemeye başladı.
Küresel krizle baş edebilmek için Amerikan Merkez Bankası (Fed) ve diğer merkez bankaları tarihte görülmemiş şekilde koordineli olarak faizleri düşürürken, AB ve diğer bazı ülkeler bankalardaki mevduat garantisini artırırken, bazıları ise tam güvence getirdi.
Dev ekonomiler ardı ardına resesyona girmeye başlarken, krizle baş edemeyen G-7, Çin, Rusya, Brezilya ve Hindistan başta olmak üzere yükselen piyasaları ve petrol zengini Körfez ülkelerini de çözüm için harekete geçirmeye çalışıyor.
Türkiye'nin de üyesi bulunduğu G-20'yi kriz için daha aktif bir platform haline getirilme, IMF ve Dünya Bankasının krize yönelik yeniden yapılandırılma, G-7'nin genişletilerek G-15'e dönüştürülmesi çabaları da bulunuyor. Kriz, kapitalist dünyanın yıldızlarını da birer birer söndürdü. Bunlar içinde iflas eden Lehman Brothers, devletleştirilen Freddie Mac, Fannie Mae, Washington Mutual, devlet yardımına muhtaç kalan AIG, UBS, RBS, B&B, Hypo Real Estate, Fortis, değerinin çok altında satılan Merrill Lynch, Halifax, değeri 3 milyar dolara düşen General Motors başta geliyor.
Bu arada İzlanda gibi iflas eden devletler de bulunuyor. İzlanda'da devlet ülkenin 3 büyük bankasını kamulaştırdı. 19 milyar dolarlık bir ekonomiye 6-7 milyar dolarlık bir bütçeye sahip 300 bin nüfuslu ülkenin 130-140 milyar dolarlık riskli bankacılık kesimi bulunuyor.