Ünlü Fransız fotoğrafçı Eric Lafforgue, uzun yıllar uğraştıktan sonra, Kuzey Kore'ye girme izni aldı ve devletin yanına verdiği rehberler eşliğinde fotoğraflar çekti.
Ancak birisi çimlerde uyurken, diğeri ise sigara içerken çektiği iki fotoğraf yüzünden bir daha Kuzey Kore'ye girişi ömür boyu yasaklandı.
Lafforgue yanındaki resmi devlet görevlisi rehberlere rağmen Kuzey Kore'den çok çarpıcı kareler çekmeyi ve ülke dışına çıkarmayı başardı.
"Son ziyaretim Eylül 2012'de çektiğim bazı fotoğrafları internette yayınladığım için sınır dışı edildim. Bazı Kuzey Koreliler, fotoğrafları silmemi yoksa başımın çok belaya gireceğini söyleseler de, ülkenin gerçek halini göstermemenin adil olmayacağını düşünerek reddettim. " diyor Lafforgue.
Yerin 100 metre altında bir metro: Pyongyang Metrosu.Başkentin metrosu dünyanın yerin en altına inşa edilmiş olan metrosu. Nedeni ise nükleer saldırıya karşı sığınak olarak da kullanma amacı.
Evet, içinde her türlü yiyecek-içeceğin Avro veya Kuzey Kore Wonu ile satıldığı süpermarketler de var ama yalnızca elit tabakanın hizmetine açık.
Pyongyang şehri, Kuzey Kore'nin vitrin şehri olduğundan, çoğu binanın dış mimarisi restore edilmiş halde, ama binaların içi yaşanacak halde değil.
Pyongyang'da araba kullanımı arttıkça, köyden şehre göçen köylüler araba görmeye yavaş yavaş alışıyorlar. Bunun etkisiyle, sanki arabalar yokmuş gibi, şehrin ortasında büyük bir yolun ortasında çocuklar oyun oynuyor.
Bu adamlar, iş ve çalışma güvenlikleri neredeyse olmayan inşaat işçileri.
Yetkililer, bilgisayar kullanan çocukların fotoğrafının çekilmesine müsaade ediyorlar, ama elektrik olmadığını hatırladıklarında fotoğraf birden yasaklaşıyor.
Fransız fotoğrafçı Eric Lafforgue dünyanın en kapalı ülkesi Kuzey Kore'yi görüntüledi.
Dünyanın en otoriter ülkelerinden olan Kuzey Kore, her türlü iletişimi yasaklayarak gizemini koruyor.
Kuzey Kore vatandaşlarının yurtdışına çıkması, yurtdışından haber alması yasak.
Yalnız üst düzey devlet görevlileri, spor grupları ve benzer statüde olanlar ülke dışına çıkabiliyor.
Bir de özel izinle Çin, Malezya, Tayland, Singapur gibi ülkelere gidebilenler var, ancak onların da dönüşte pasaportlarını iade etmeleri ve dış dünyada gördüklerini anlatmamaları gerekiyor.
Kuzey Kore'ye gazetecilerin elini-kolunu sallayarak girmesi yasak. Kimliğinde gazeteci yazan bir kimsenin turist olarak bile Kuzey Kore'ye girmesi imkansız. Yalnız Kuzey Kore İşçi Partisi yönetiminin izin verdiği gazeteciler kısa süreli seyahat gerçekleştirebilir.
Ancak bu seyahatin de şartları var: mutlaka en az iki devlet görevlisi eşliğinde gerçekleşiyor; cep telefonu, GPS cihazları ve benzeri elektronik eşyalar ülkeye girmeden alınıyor, karşılığında geri dönerken geri alabilmeniz için kupon veriliyor; her yere serbest gitmek ve her yerde fotoğraf çekmek yasak. Bu yasaklar daha katı şekilde yabancı turistler için de geçerli.
Yalnız rehberlerin eşliğinde onların izin verdiği yerlere gitmek ve onların izin verdiği yerlerde fotoğraf çekmek mümkün. Özellikle asker fotoğrafı çekmek yasak, ancak ülkede erkeklerin neredeyse tamamının haki renkli askeri üniformaya benzer kıyafet giydiğini düşünürsek, bu yasağın zorluğu katbekat artmış oluyor.
Kuzey Kore halkı devlet tarafından Songbun adlı sistemle kategorize ediliyor. 3 ana sınıf ve 51 kategoriye ayrılan her vatandaşla ilgili gizli dosya tutuluyor. Devlet bu sistemle vatandaşı politik olarak güvenilir ve riskli grubuna ayırıyor. Bu zaman söz konusu vatandaşın tüm şeceresi, sosyoekonomik geçmişi, Kore savaşındaki tutumu, dış dünyada her hangi yakınının, Güney Kore veya Çin'de akrabalarının olup-olmaması dikkate alınıyor.
Devletin resmen varlığını kabul etmediği Songbun, eğitim ve çalışma hayatı için de belirleyici. Çünkü ülkede vatandaşın mesleğine de devlet karar veriyor ve bu karar verilirken Songbun puanı dikkate alınıyor. Puanı düşük olanlar daha ağır işlerde çalıştırılıyor, puanı yüksek olanlar ise üst düzey görevlere yükselebiliyor.
Aynı şekilde, evlenmede ve ev sahibi olmada da Songbun sistemi en önemli etken. Kendisinden daha düşük puanlı biriyle evlenen kişinin kendisinin ve çocuğunun da puanı düşüyor. Bu nedenle insanlar en az kendi puan seviyesindeki kişilerle evlenmeye çalışıyor. Ülkede, konut satılmıyor. Konut, devlete ait. Çocuklar evlenene kadar aileleriyle yaşamak zorundalar. Evlenince çiftlere 30-50 metrekarelik küçük bir ev veriliyor ve bu zaman tabi ki yine de Songbun puanı dikkate alınıyor.
Songbun sınıfında en düşük kategoride olanlar yaşamın zor olduğu yerlere sürülüyor ve sıkı denetim altında ağır işlere çalıştırılıyor. Çocuğu olan çiftler evlerinin büyütülmesi için başvuruda bulunuyor. En büyük evler 150 metrekare. Vergi veya kira bedeli yok, sadece 5 Euro civarında kullanım bedeli mevcut. Ancak üst sınıfa ait vatandaşlar için bu geçerli değil. Devlet sanatçıları, başarılı sporcular ev, araba, bedava benzin gibi imtiyazlara sahipler…
Başkent Pyongyang'da yaklaşık 3 milyon insan yaşıyor. Bölgelerden başkente taşınmanın tek şartı iş yerinde değişiklik. Buna da devlet karar veriyor.Dışarıdan birisinin kente girmesi yasak. Başkentin girişinde ve çıkışında askeri kontrol noktaları bulunuyor.
İnsanlar çoğunlukla iş yerlerinden verilen aylık kuponlarla yaşıyor. Bu kuponlarla onlar şeker, yağ, pirinç veya indirimli bira alabiliyorlar.Yetkililer, kupon sisteminin 5-6 sene önce kaldırıldığını iddia ediyor, ancak aslında durum farklı. Kıtlık nedeniyle bir ay bir bölgenin sakinlerine kupon dağıtılıyorsa, sonraki ay o bölgeye kupon verilmiyor, başka bir bölgeye dağıtılıyor.
En kalifiye ve en çok çalışan işçi günlük 700 gram pirinç, birkaç kilogram et ve 20 yumurta alıyor.
Devlet televizyonu Güney Kore ve Amerika'da insanların böyle devlet himayesine sahip olmadığını bildiriyor. Korelilerin ise bu bilginin doğru veya yalan olduğunu öğrenmek imkanı yok. Gerçi istekleri de yok. Çünkü her hangi yabancı radyo dinleyerek dünyada olup-biteni öğrenmek isteyeni en az 15 sene hapis bekliyor.
Mağazalarda gıda çeşidi az değil, ancak bu çeşitleri her kes alamıyor.
Pyongyang sakinleri ayda ortalama 150 Euro civarı para kazanabiliyor. Küçük kavanozdaki konserve eti 3200, konserve domates 750, patates 900, kola 200 wona satılıyor. Televizyon almak isteyen bir vatandaşın ise 500 bin wonu gözden çıkarması gerekiyor.
Kuzey Kore'ye gidenlerin hepsinin dikkatini çeken bir manzara sokaklarda, yol kenarlarında ot toplayan insanlar. Onların da diğer vatandaşlar gibi yabancılarla konuşması yasak.
Yetkililer, bu insanların otlardan ilaç yaptıklarını söylüyor, ancak ortak görüş, toplanan otların ilaç yapmak için çok fazla olduğu yönünde…
Sokak satıcıları çok az – olanların da yabancılara görünmesi yasak.
Kuzey Kore'de en sorunsuz alan trafik. Çünkü ülkede neredeyse otomobil yok. Otomobil satışı yok, sabah saat 7'de siren ve ardından Enternasyonel marşıyla uykudan uyanan vatandaşlar işe bir kızıl bayrak eşliğinde, yürüyerek gidiyor. Mesafe uzak olduğu zamanda toplu taşıma araçları ve bisiklet kullanılıyor. Sokaklarda otomobillerin sayısını da devlet düzenliyor. Başkentteki çok az sayıda otomobillerin bir kısmı kurumlara ait, bir kısmının sahipleri ise devlet sanatçıları, sporcular ve "ülkenin menfaati” için çalışmış olan "kahraman”lar. Bu "kahraman”lara arabaları İşçi Partisi hediye ediyor.
Başkent dışında sadece askeri araçlarla işçi ve yük taşıyan kamyonlara rastlamak mümkün. Benzin istasyonları sadece başkentte ve çok az sayıda. Benzin fiyatları çok yüksek. Ülkede benzin kıtlığı yaşanıyor.
Kıtlık sadece benzinde değil. Elektrik de sınırlı. Akşamlar yalnız kent merkezindeki bazı yerlerde ve lunaparkta ışıklar yanıyor.
Ülkenin geri kalanı geceleri ışıksız geçiriyor.
Gün içerisinde de sık-sık elektrik kesintileri yaşanıyor.
Elektrik tasarrufu ülkenin ulaşım araçlarından metrolarda da görülüyor. Metroda vagonlar yarı karanlık, sadece istasyonlarda ışıklar yanıyor.
Yabancıların her türlü toplu ulaşım aracını kullanması yasak. Ancak ülkeye gelen turistlerin ve yabancı gazetecilerin iki metro istasyonunu görmesine izin veriliyor. Yabancıların bu metro "gezisi” 2 Euro'ya mal oluyor. Normal vatandaş için fiyatın ne kadar olduğu belli değil.
Ülkenin para birimi won. Yabancılar için özel kur mevcut – 1 ABD doları 100 wona eşittir. Ancak yabancılar doları veya Euro'yu wona çevirerek kullanamazlar.
Kuzey Kore'de yabancıların gide bildiği her yerde Dolar veya Euro geçerli.
Yabancıların gidebileceği yerler önceden belirlendiği için, otelden bakkala kadar her yerde yabancı dövizle para üstü bulmak mümkün. Ancak gerçek kuru belirlemek mümkün değil. Mesela, otelde 200 wona, yani 2 dolara satılan elmanın kilosu sokakta 3200 won.
Ülkede halka internet yasak. Yalnız belli kurum ve kişiler Kwangmyong adlı ülke içi intranet ağına erişebiliyor. Bu ağda devlet filtresinden geçen bazı yabancı bilimsel içeriklere de yer verilmiş. Ülke dışıyla bağlantı kurulması ve yurtdışından bu ağa bağlanılması mümkün değil. Kuzey Kore yetkilileri uluslar arası ağın yasaklanma nedenini bu sözlerle açıklıyor: "Ülke daha buna hazır değil”.
RİA Novosti muhabirine konuşan Merkezi Telegraf Ajansı temsilcisinin cevabı ise daha açıklayıcı: "Kore, dünyada sosyalizmin tek kalesi ve açık şekilde, korkmadan ABD'ye karşı mücadele veren tek ülke. İnternete erişimi açarsak, emperyalistler kendi propagandaları ile gençlerin daha oturmamış beyinlerini yıkamaya çalışabilirler. Gençler kuşkuya düşe ve hatta onların yalanlarına inanabilirler”.