ABD’de geçen sene işlenen bir cinayet, dünyanın önemli siyasi figürlerini de içeren akıl almaz bir dolandırıcılık hikayesini ortaya çıkardı. Mahatma Gandhi’nin torunundan Celal Talabani’nin oğluna, milyarder iş adamı George Soros’tan Fransa’nın eski başbakanlarından Michel Rocard’a kadar birçok tanınmış ismi “kandıran” Albrecht Muth’un yalan dünyası, karısını öldürmesi ile hapiste sonlandı. Muth 1982’de pek de tanınmayan bir Cumhuriyetçi senatörün stajyeri olarak görev yaparken kendisinden 44 yaş büyük deneyimli gazeteci Viola Drath’la tanıştı. O dönemde evli olan Drath’ı bir akşam yemeğine davet eden Muth, onu şehrin en ünlü restoranlarından birine götürdü. Burada Oscar Wilde’dan yaptığı alıntılar, Birleşmiş Milletler’de (BM) kariyer hayali, derin tarih bilgisi ile Drath’ın gözünü boyadı. İkili, 60’larındaki gazetecinin kocası ölünce daha sık görüşmeye başladı. Etrafında kendi yaşlarında birçok erkek bulunmasına rağmen Drath, “genç ve ilginç” olduğu için Muth’un evlenme teklifini kabul etti. Evlilik Muth’un önüne istediği kapıları açtı.
**İLK KURBANI FRANSIZ BAŞBAKAN**
Alman bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Muth’un doğumundan sadece bir yıl sonra babası hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine Hıristiyan Demokrat Parti’de çalışan annesi siyasi kariyerini bir yana bıraktı. Muth ise ömrü boyunca annesini, ‘kendisinin ünlü ve güçlü isimlerle birlikte olma şansını, işini bırakarak elinden almakla’ suçladı. Annesinden öc almak için tek istediği güçlü isimlerle birlikte olmaktı ve Drath ile evliliği Muth’un hayellerindeki hayat için ilk adımı oldu.
Her şey Drath’ın eşinin iyi bir işte çalışmasını istemesi ile başladı. Çevresi son derece geniş olan Drath, BM’nin Cenevre ofisinin başında bulunan eski Sovyet diplomat Vladimir Petrosky ile eşine bir yemek ayarladı. Muth bu yemeğin ardından ABD’de önemli isimlerin katıldığı panellerde yer almaya başladı. Muth’un ikinci adımı 1999’da bir sivil toplum kuruluşu kurmak oldu. Muth, ‘Seçkin İnsanlar Grubu’ adını verdiği STK’nın amacını “BM’ye danışmanlık sağlamak için uluslararası aydınları bir araya getirmek” olarak belirledi. Bu adımla birlikte Muth siyasi arenada dünyaca ünü bulunan birçok kişiyi ‘ağına düşürdü’. STK’sına katılmaları için ‘çok ünlü ama o günlerde aktif olarak çalışmayan isimlere’ yöneldi. Bu isimler kendilerini oyalayacak bir faaliyet aradıkları için onları kandırması daha kolay olacaktı. Fransa eski başbakanı Rocard, hiç tanımadığı Muth’tan aldığı davetten hiç şüphe duymadı, çünkü böyle bir görevin kendisine siyasi kariyerinde yeni bir pencere açacağını düşündü. Rocard’ın ardından, Kanada’nın eski BM daimi temsilcisi Peggy Mason, Muth’un oltasına takıldı. Mason, Muth’un listesindeki isimleri görünce, “Eğer bu kadar seçkin insanlar varsa ben de olmalıyım” diye düşündü. Aslında STK Muth için paravandı. Tek amacı bu isimlerle bir arada anılarak ün ve para kazanmaktı, bunun için tek ihtiyacı daha fazla ünlü isimdi.
**GANDHİ İLE BİR ARADA**
2005’te Muth, Gandhi’nin torunu Arun Gandhi’yi gözüne kestirdi. Arun’a e-posta yazan Muth, “Kofi Annan’ı yakınen tanıdığını” ve STK’sı ile dünya barışına katkıda bulunmak istediğini söyleyerek onu bir konferans için ABD’ye davet etti. Arun, “Annan’ın yakın dostu” gibi davranan Muth’a güvendi ve ABD’nin yolunu tuttu. Fakat “büyük konferans” diye bir şey yoktu. Sadece adı dahi bilinmeyen küçük basın kuruluşlarından birkaç gazetecinin geldiği bir toplantı düzenledi. Muth’un amacı Gandhi ailesinden biriyle bir arada görünerek kendi inanılırlığı ve şöhretini artırmaktı ki bunda da başarılı oldu.
**SADR’IN DOSTU**
Kimse gerçekten ne yaptığını bilmese de ünü giderek yayılan Muth karısıyla büyük bir kavga yaşadı. Bunun ardından Muth’un sarhoşken takındığı garip davranışlardan rahatsız olmaya başlayan Rocard, STK’dan istifa etti. Tüm bunların üzerine Muth inandırıcılığını kaybetmeye başladığından korktu ve harekete geçti. Bu defa hedefinde Irak’ta Amerikalılara karşı en kanlı direnişi yöneten Şii İmam Mukteda el Sadr vardı. Muth, ABD Savunma Bakanlığı ve ordusuna düzenli olarak “Irak’tan” e-postalar göndermeye başladı. Sadr ile samimi olduğunu ve kendisini yardımcısı olarak atadığını söyleyen Muth, ABD’ye kampın içerisinden ajanlık yapabileceğini, böylece Irak’taki çatışmaları sonlandırabilecekleri mesajları gönderdi. Muth’un “Irak’ta barış için verdiği mücadelenin” ünü o kadar yayıldı ki Irak’ın eski Pakistan büyükelçisi, The Dawn gazetesinde Muth’u öven bir makale yazdı.
**IRAK’TA DEĞİL MIAMI’DEYDİ**
Muth, Irak’ta ‘görevini tamamladıktan sonra’ ülkesine döndü. Irak ordusu üniforması ile dolaşmaya başlayan Muth’un şansı yine yaver gitti. ABD Dışişleri Bakanlığı’nda neredeyse her görevde bulunmuş olan Thomas Pickering, Muth’a Irak’taki çalışmaları ve bilgilendirmeleri için teşekkür e-postaları gönderiyordu. Bir gün ABD’nin eski Türkiye büyükelçisi Robert Pearson’ın başında bulunduğu STK’da çalışan bir kişinin İran’da ajan olarak rehin tutulduğunu öğrenince, “Irak’ta yakın dostları bulunan” Muth’un kendilerine yardım edebileceğini düşündü. Muth, Pickering’in yardım talebine, “Sadr onun için dua ediyor” diye yanıt verdi ve kadını kurtaracaklarını söyledi. Bu e-postadan kısa bir süre sonra STK çalışanı serbest bırakılınca, Muth kahraman oldu. Fakat aslında kadının bırakılmasının tek nedeni İran’ın iç siyasetiydi.
Buraya kadar şansı hep yaver giden Muth’a inanmayan iki kişi vardı, Celal Talabani’nin oğlu Kubad ile eşi Darth. Kubad Talabani, Muth’un anlattığı hikayelerden şüphelenince işbirliği teklifini reddetti. Karısı ise Irak’ta bulunduğu sürece Muth’un ‘aslında nerede olduğunu’ araştırmaya başladı. Darth sonunda, kocasının Irak’ta olduğunu iddia ettiği dönem boyunca aslında Miami’de bir otelde resepsiyon görevlisi olarak çalıştığını ortaya çıkardı. Fakat bunu o dönemde çok fazla dillendirmedi.
**ARTIK AKIL HASTANESİNDE**
Bir gün ABD Dışişleri Bakanlığı, Wikileaks editörlerine gönderilen diplomatik yazışmaların küçük bir bölümünü içeren isimsiz bir faks aldı. O dönemde henüz Wikileaks yazışmaları yayınlamamıştı. Dışişleri bunu ciddiye almasa da protokol gereği harekete geçti. Yetkililer, faksın gönderildiği evi tespit ederek telefon ettiler. Telefonu açan Darth, faksı kocasının gönderdiğini söyledi. Bu sırada telefon kesildi. Yetkililer eve geldiklerinde kimseyi bulamadı. Sonra Darth yetkililerle evinde görüştü ve kocasının sınır dışı edilmesini istedi. Bu görüşmeden sadece günler sonra Muth, polisi arayarak karısının öldüğünü bildirdi.
Otopsi sonucu Darth’ın cinayete kurban gittiğinin anlaşılması üzerine tutuklanan Muth, hapiste bir dönem açlık grevi yaptı daha sonra da aklı dengesini kaybetmiş gibi davranmaya başladı. Psikologlar ise Muth’un rol mu yaptığını yoksa gerçekten mi akli dengesini kaybettiğini anlamakta güçlük çekseler de durumunun mahkemeye devam edilmesi için uygun olmadığını rapor etti. Muth’un tedavi edilmesine karar verildi.
(Milliyet)