Yazar Eddi Anter’in kaleme aldığı, Arap bir Yahudi kadının hayatını konu alan ‘Lilly’, okuyucuyla buluştu.Destek Yayınları tarafından çıkartılan, Yazar Eddi Anter’in kaleme aldığı ‘Lilly’ kitapçılardaki yerini aldı. Arap bir Yahudi’nin hayatını kalem alan Eddi Anter, Lilly’i şu satırlarla tarif ediyor:“Lilly, doğduğunda hem Arap hem Yahudi'ydi. Fakat bu, hayatının en büyük ikilemi olmayacaktı. Kaderin ona neler hazırladığını bilse farklı davranır mıydı acaba? Yanında yirmi iki bavul çeyiz ile uçaktan indiğinde, ayak bastığı ülkede daha önce hiç bulunmamıştı. Savaş sonrası, sürekli seyahat eden bu cesur kadın, kendisine son durak olarak İstanbul'u seçmişti. Çünkü on beş gün içinde tanıyıp, evlenmek kararını aldığı kişi bir Türk'tü. Güzelliğiyle herkesin dönüp bakakaldığı bu 'dişi kaplan', ailesini geride bırakıp, yalnız başına geldiği İstanbul'da yine yalnız mı kalacaktı? Kaderine razı olmakla kararlar almak konusunda güçlü olan Lilly, çoğu zaman düşünce ve tavırlarıyla herkesi karşısında bulacaktı. Onun bir başka kadın emsali yoktu.”Kitapta okuyucunun değişik duygular yaşayacağını belirten Anter, “İstanbul'un şatafatlı '60 ve '70'li yıllarında bir Yahudi ailesinin ülkesine olan bağlılığı, arkadaşlıkları, kardeşlikleri, inançları ve aşkları. Okuduğunuzda gülecek, ağlayacak ve şaşıracaksınız” dedi.Okuyucuyla buluşturduğu kitabı Lilly’de yazar Anter şu satırlara yer veriyor:“Yetmiş sene önce Beyrut’ta Fransız vatandaşı olarak doğan annem acaba Türkiye’de üç çocukla bir hayat geçireceğini veya sonunun bu şekilde olacağını hiç düşünmüş müydü? Uzun yıllar İtalya’da kaldıktan sonra lisanını bilmediği ve daha önceden hiç görmediği bir ülkeye gelin gideceği gençlik hayalleri arasında mıydı acaba? Düşünse ya da düşünmese sonuçta çok fark eder miydi? Hayatı boyunca “Allah’ın işine karışılmaz ve mukadderat” diye tekrar eden o değil miydi? Kendimi bildim bileli kaderine teslim olmuş biriydi. Allah inşallah geride kalanları için iyi şeyler yazmış olsun demekten başka bir şey gelmiyor şu an aklıma. Amin.Bir an gözlerimi kapattım ve düşünmeye çalıştım. Acaba kör olsaydım daha mı az acı çekerdim? Etrafımdaki acı çeken, kıvranan, ağlayan insanları görmeseydim üzülmez miydim annemin gittiğine? Yokluğunu hissetmez miydim o zaman? Her şey farklı mı olurdu? Bunları düşünürken gözlerimi kapattığımda kısacık bir süre daha kapalı tutmaya gayret edip etrafta gördüğüm insan siluetlerini hatırlamaya çalıştım. Salon çok kalabalıktı. Bu yüzden gözlerim ne kadar kapanıp açılsa da hatırlanacak insanların sayısı azalmıyordu. Önümde dizili duran sandalyelerde oturan ve ayakta duran erkekleri süzdüm teker teker. Kadınlar salonun yemek bölümü tarafında toplanmışlardı. Tüm dini törenlerde olduğu gibi burada da ayrı duruyoruz. Nedenini bilmiyorum. Kadınlar ve erkekler beraber dua ettiklerinde ne olmuştu da yasaklanmıştı? Bir arada olmaları babamın anlattıklarından anımsadığım kadarıyla, dua esnasında kadınlara bakmamak, bakınca da aklına cinsel bir düşünceyi getirmemek içindi. Şu anda kim böyle bir şeyi düşünebilir ki?”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz