EFSF'de yeni kriz

23 Ekim öncesinde ipler yeniden gerildi. Sarkozy Merkel'i ikan için doğum yapan eşini bırakıp apar topar Franfurt'a gitti.

Hafta sonunda yapılacak AB zirvesi yaklaşırken, Avrupa kurtarma fonu EFSF’in üye ülkelerin tahvil ihraçlarını doğrudan garanti etmesinin kabul edilmediğinin ortaya çıkması, fonun etkinliği konusunda soru işaretleri ortaya çıkardı.

Buna karşılık, üye ülkelerin tahvil ihracı sırasında fondan borçlanarak, borçlarının bir bölümünü garanti altına almalarının öngörüldüğü kaydediliyor. Bunun kabulü halinde zaten borçlanmakta zorluk çeken ülkenin borç yükü daha da artacak.

Fonun doğrudan garanti vermemesine neden olarak hükümetler ve AB kurumlarını temsil eden hukukçuların, AB’nin zor durumdaki ülkeleri kurtarmasının birliğin kuruluş bildirgesine aykırı olduğu yolundaki itirazları olduğu belirtiliyor.

Reklam
Reklam

AB yetkililerinin, üye ülkelerin fona mali katkılarını arttırmadan, fonun etkinliğini arttıracak önlemler üzerinde çalıştıkları kaydediliyor.

AB zirvesi öncesinde Almanya’ya dün ani bir ziyaret yapan Fransa devlet başkanı Nicolas Sarkozy Almanya başbakanı Angela Merkel ve ECB Başkanı Jean Claude Trichet’ye veda toplantısına katılan AB yetkilileri ile görüştü.

Sarkozy-Merkel görüşmesinde EFSF’in zor durumdaki üye ülkeler tahvil ihraçlarına teminat sağlayarak, temerrüt durumunda ilk zararların karşılanması yoluyla piyasaya güven verilmesi üzerinde durulduğu ortaya çıktı.

Teminat planının da piyasalara tüm borcun garanti edilmesi karar güven verebileceği, ancak bunun teminatı alan ülkenin borcunu arttıracağı konuşuluyor. Ancak teminat yoluyla EFSF’in kaynaklarının garanti durumuna göre daha iyi kullanılmış olacağı düşünülüyor.

İtalya ve İspanya’nın bu programdan yararlanacak ülkeler olacağı da kaydediliyor. İki ülke 2013 ortasına kadar piyasadan 900 milyar euro borç bulmak zorunda.

Hafta sonunda yapılacak AB zirvesi öncesinde hükümetler arasında EFSF’in gücünün arttırılması konusundaki seçenekler açısından büyük farklılıklar olduğu da kaydediliyor.

Reklam
Reklam

Almanya’nın henüz bu konudaki görüşlerini açıklamamasına karşın, Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble’ye yakın kaynaklar, Almanya’nın bir çeşit teminat seçeneğine yakın olduğunu söylüyorlar.