Kılıçdaroğlu, sürekli televizyonda tartışmaya davet ettiği ancak olumlu yanıt alamadığı Başbakan Erdoğan’ı bu kez Bayburt meydanında tartışmaya çağırdı: “Arzu ediyorsa istediği tarihte, saatte gelsin. Bayburt meydanına iki kürsü koyalım, burada konuşalım. O bana soru sorsun, ben onu dut yemiş bülbüle çevireyim. Önünüzde iki seçenek var. Ya ‘Biz zaten sürünüyoruz, varsın öyle gitsin’ ya da ‘Bayburtlu’nun hakkı sürünmek değil’ diyeceksiniz. Sürünecekseniz, valla gidin AKP’ye oy verin. Takdir sizindir. Ama göç vermemek, sürünmemek istiyorsanız, burada da iş aş olsun istiyorsanız sırtınızı AKP’ye dönün, karşınızda CHP’yi göreceksiniz.”
Haberal çocuğunuz
Başbakan’ın memleketi Rize’de ise Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan “Mehmet Haberal-Adalet istiyoruz” pankartları ile karşılanan Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi:
- Haberal gönlümüzde hiç meraklanmayın; Rize’ye çok emek verdi, o da sizin çocuğunuz, dünyanın en saygın cerrahlarından, kazandığı paraları eğitime harcadı. Halkın iktidarında parlamentoda olacak. Haberal başım üzerine.
Siyaseti bırakırım
- Siyasetçiyle halk arasında güven sağlayacağız. Verdiğim sözleri yerine getirmezsem ilk 4 ay içerisinde siyaseti de genel başkanlığı da bırakacağım. İlk 4 ay içinde, taşeronlaşmayı kaldıracağız, emeklilere milli gelirden pay verilmesi yasasını çıkaracağız. Gençlerin askerlik süresini 9 aya indirmek için çalışma başlatacağız.
Milli ürün çay
- Çayınızı, ÇAYKUR’u, fabrikaları özelleştirdiler, Rizeli zengin oldu mu? Halkın iktidarında çayda özelleştirmeye son vereceğiz. ÇAYKUR eski görkemli günlerine kavuşacak, Rizelilerin olacak, çay üreticisinin kara gün dostu olacak. Hakkını alamayan çay, alın terinin değerini alamayan çay. O nedenle çayı milli ürün ilan edeceğiz.
- Helikopter arızası sebebiyle Sivas mitingi iptal olan Kılıçdaroğlu karayoluyla gittiği Erzincan’da Erdoğan’ın Ankara ile ilgili projesinde insan olmadığını belirterek şunları söyledi:“Anadolu’yu boşaltan proje. Bana 2.5 aylık Kübra’nın açlıktan öldüğü bir ülkede insana dayalı bir proje getiriyor mu? Merkez Bankası’nda para varmış. Bir ülkede insan açlıktan ölüyorsa bu paranın değeri var mı?”