Eğitim AB'ye hazır mı?

AB müzakere sürecine geri sayım sürerken, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve YÖK yetkilileri ile rektörler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, eğitimin durumunu ve uyum sürecinde gelinen noktayı değerlendirdi.

Değerlendirmelerdeki ortak görüş; Türk eğitim sisteminin, program açısından genel olarak AB ülkeleriyle uyumlu olduğu, ancak fiziki altyapı, ödenek ve öğretmen yetersizliği sorunları yaşadığı yönünde.

Türkiye'nin eğitim alanındaki hazırlıklarıyla ilgili değerlendirmede bulunan MEB Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi ve AB Genel Sekreterliği Topluluk Programları Koordinatörü Sevinç Atabay, AB'nin birçok alanda ortak politika belirlemesine karşın genellikle ülkelerin eğitim sistemlerine müdahale etmediğini vurguladı. Yine de bazı ortak kriterlerin bulunduğunu ifade eden Atabay, "öğrencinin, zorunlu eğitimi tamamladığı zaman en az 2 yabancı dili öğrenmiş olması"nın, bu kriterlerden biri olduğunu kaydetti.

Reklam
Reklam

Mesleki eğitime de önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Atabay, "Çıkan ilerleme raporlarında, en çok eleştirildiğimiz alan, mesleki eğitimdeki standartlarımız. Bugüne kadar mesleki eğitime yeterince ilgi göstermediğimizi ülke olarak kabul ediyoruz. Ama şimdi durum tam tersine döndü" diye konuştu.

YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, müzakereler sürecinde üniversitelerin, AB'ye uyumu açısından yapılacak değerlendirmede hükümetin herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmayacağını söyledi.

Avrupa'da ortak bir yükseköğretim alanı oluşturmak için Avrupa ülkelerinin eğitim bakanlarının bir araya gelerek yayımladığı Bolonya Deklarasyonu'ndaki kriterler esas alınıyor. Bu kriterleri yerine getirerek ortak bir alan oluşturmak için Bolonya sürecinin, 2010 yılına kadar tamamlanması hedefleniyor.

Bolonya kriterleri, "Diploma derecelerinin anlaşılır hale getirilmesi, yükseköğretim sisteminin lisans ve lisansüstü eğitim olarak kademelendirilmesi, yükseköğretimde kalite kontrolünün oluşturulması, öğrenci ve akademisyenlerin serbest dolaşımının kolaylaştırılması" gibi unsurları kapsıyor.

Reklam
Reklam

Rektörlerin büyük bölümü ise "idari ve mali özerklik olmamasından" yakınıyor ve AB'ye uyum açısından bu konuda sorun yaşanacağını düşünüyor.