Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Milli Eğitim Komisyonunda kabul edilmesine tepki gösteren Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim İş üyeleri hükümeti protesto etti. Bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştiren eğitimciler tasarının geri çekilmesini istedi.Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim İş tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen eylem için yaklaşık 250 öğretmen Hükümet Konağı önünde bir araya geldi. Sendika şube başkan, yönetici ve üyeleri ile birlikte Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Turgay Çetin ve CHP İl Başkanı Mehmet Değirmenci’nin de katıldığı eylemde ilk olarak konuşan Eğitim İş Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Malkoç, bugün başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar ve birçok plansız uygulamalar sonucunda eğitim sisteminin çökertildiğini söyledi. AK Parti’nin 12 yıllık iktidarı süresince, orta ve yüksek öğretime geçişte eleyici, ezbere dayalı, elit bir geçiş sisteminin desteklenerek dershanecilik teşvik edildiğini kaydeden Malkoç: “Ekonomik alanda olduğu gibi önce boz sonra özelleştir anlayışı şimdi de en temel insan hakkı olan eğitimde gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Eğitim tarihinin en büyük tasfiyesine yol açacak, özelleştirmeci ve yerelleştirmeci yasa tasarısının bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek yasalaşması beklenmektedir. 652 sayılı KHK ile bir yandan eğitimden Atatürk ve ulusal değerleri çıkaran AK Parti iktidarı diğer yandan da eğitimi özelleştirmenin alt yapısını hazırlamıştır. Ardından 4+4+4 eğitim sistemi ile Cumhuriyet’in kuruluş temellerinden biri olan ‘’Öğretim Birliği’’ ortadan kaldırılmıştır. Şimdi de bu yasa tasarısı ile eğitimi, uluslar arası sermayeye altın tepsi içinde sunarak peşkeş çekmektedir. Tasarının yasalaşması durumunda, kamusal eğitim alanı daha da daralacak, eğitim kamusal bir hizmet olmaktan çıkacaktır. Devlet okullarında eğitimin niteliğini bilinçli olarak düşüren Hükümetin dershaneleri kapatma planının ardındaki amaç, özel öğretimi özendirmek ve özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyerek eğitimi piyasa koşullarına sunmaktır. Getirilmek istenen düzenleme ile 1 Eylül 2015 tarihine kadar özel okula dönüşme taahhüdünde bulunan dershanelere Hazine taşınmazları üzerinde eğitim tesisi yapmaları için kamu arazilerini 25 yıllığına bedelsiz kullanma hakkı verilecek. Ayrıca hazine arazisi üzerindeki Milli Eğitim Bakanlığına ait okullar, okulların ek binaları vb on yıla kadar kiraya verilebilecek” diye konuştu.Eğitim-Sen Şube Başkanı Mahmut Kaymaz ise, TBMM gündeminde olan mevcut tasarı ile; dershanelerin dönüştürülmesi bahanesiyle öğrenci başına devlet desteği adı altında kamu kaynaklarının özel okullara aktarıldığını, devlete ait arazi ve okul binalarının özel sektöre ve hükümetle bağlantılı vakıf ve derneklere devredilmesi ya da kiralanmasının hesaplarının yapıldığını söyledi.AK Parti iktidarının meclisten geçirmek istediği bu yasa tasarısı ile ataması yapılmayan binlerce öğretmeni bir kez daha güvencesizliğe mahkum etmek istediğini kaydeden Kaymaz: “Bin bir zorlukla eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenlere KPSS yetmezmiş gibi, şimdi de yeni bir sınav getirilmek istenmektedir. İktidar öğretmen alımlarında ve yönetici atamalarında bile kendinden olmayana tahammül edememekte, kendisine koşulsuz itaat edecek insanlarla çalışmak istemektedir. Tasarı ile aday öğretmenlere yeni bir sınav getirilmesi, sadece aday öğretmenleri ilgilendiren bir sorun değildir. Bu uygulamanın arkasında eğitimde esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma uygulamalarının daha da artması ve nihayetinde iş güvencemizin kaldırılması vardır. Yıllardır okulları ve diğer eğitim kurumlarını birer ticarethane haline getiren, eğitimin parasal yükünü büyük ölçüde halkın sırtına yıkanlar, eğitimde performansa dayalı ve sözleşmeli istihdamı temel alan, iş güvencemizi hedefleyen uygulamaları hayata geçirmenin hazırlığı içindedir. İş güvencemizi pazarlık konusu yapmayacağımız gibi, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin kadrolu, güvenceli çalışmasını savunuyoruz” dedi.Son olarak konuşan Türk Eğitim-Sen Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Uğur ise, bunun bir uyarı eylemi olduğunu belirterek MEB Yasa Tasarısının ivedilikle geri çekilmesini istedi.Bu yasa tasarısının çok tehlikeli olduğunu anlatmalarına, komisyonda sakıncalarını dile getirmelerine, değiştirilmesi gereken hususları gündeme taşımalarına rağmen hükümetin geri adım atmadığını söyleyen Uğur: “ 4 yılını dolduran okul yöneticilerinin görevlerinin sona erdirilmesi, okul yöneticilerinin kaderinin Valilerin, İl Milli Eğitim Müdürlerinin iki dudağı arasına bırakılması, okul yöneticilerinin atanmasında siyasi partilerin yöneticilerinin etkili olması, iki yıl önce değiştirilen MEB Merkez Teşkilatının yeniden değiştirilmesi, stajyer öğretmenlere getirilen uygulamalar ile AKP iktidarının kendi yandaşlarını öğretmen olarak atamasının önünün açılması, eğitimde korkunun hâkim kılınması, okulların siyasallaştırılması, sindirilmiş, baskılanmış, ezilmiş eğitimci ordusunun yaratılması, bakanlık teftiş kuruluna düşmanca yaklaşımlarda bulunulması, il eğitim denetmenlerinin taleplerinin karşılanmaması, insanların sosyal statülerin ellerinden alınması gibi asla kabul edemeyeceğimiz birçok hususu barındıran bu yasa tasarısını şiddetle ve nefretle kınıyoruz” dedi.Tasarı ile birlikte okul müdürlerinin, müdür baş yardımcılarının ve müdür yardımcılarının 4 yılını doldurduğu taktirde görevlerinin sona ereceğini, bu kişilerin yerine getirileceklerde sınav şartı aranmayacağını, karar mercinin Valiler ya da İl Milli Eğitim Müdürleri olacağını söyleyen Uğur sözlerini şöyle sürdürdü:“Bu durumda 73 bin okul yöneticisinin olduğu hesap edildiğinde, eğitimde adeta bir kıyım yaşanacaktır. Sendikaların mücadelesi sonucu okul yöneticilerine getirilen sınav uygulamasının bu tasarı ile kaldırılması, 19 yıl öncesine dönülmesi adil olmayı, kul hakkı yememeyi, ehliyeti, liyakatı hayatının merkezine alan kimsenin kabul edeceği bir durum değildir. Eğitim fakültesini kazanmanın ne kadar zor olduğu hepimizin malumudur. Tasarıyla eğitim fakültelerinden mezun olanların artık KPSS’de yeterli puan alması yeterli olmayacaktır. KPSS’den yeterli puan alanlar, performans değerlendirmesinde başarılı olursa bir yılın sonunda yazılı veyasözlü sınava girmeye hak kazanacaktır. Peki performansı kim, neye göre ölçecektir? Bu durumda yandaş ve arkası sağlam olanlar, siyasi görüşü AKP ile uyuşanlar mı öğretmen yapılacaktır? Öte yandan sözlü sınav ne anlama gelmektedir? Sözlü sınav; akılla, izanla açıklanabilecek bir şey asla değildir. Herkes bilmektedir ki; sözlü sınav eşittir torpildir. Bu tasarı ile iki yıl önce değiştirilen MEB Merkez Teşkilatı yeniden değiştirilecektir. Şu anda 600 kişinin havuzda olduğu göz önüne alındığında, bu tasarının yasalaşmasıyla da 300 kişinin daha havuza alınacağı düşünüldüğünde, MEB’in hafızasının tamamen silineceği bir gerçektir. İki yılda bir üst düzey bürokrat yemenin amacı ne olabilir doğrusu merak ediyoruz. Merkez Teşkilatındaki tecrübeli şube müdürlerinin eğitim uzmanı yapılmasını da aklı selim hiç kimse açıklayamaz”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz