Özler, ciddi sıkıntı ve ağrısı olan hastaların tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler sayesinde hastaların ağrısız bir yaşam sürdürdükleri için yaşam kalitelerinin de yükseldiğini söyledi.
Halk arasında eklem kireçlenmesi olarak tabir edilen, aslında kıkırdak bozulması sonucu ortaya çıkan rahatsızlıklar, eklem sertleşmesine ve hareket güçlüğüne yol açıyor. Ciddi sıkıntı ve ağrısı olan bu hastaların tedavisinde, ileri teknoloji cerrahi yöntemler ön plana çıkıyor. Ameliyatlar; kıkırdağı bozan bazı romatizmal hastalıklar, geçirilmiş travmalar, genetik kaynaklı osteoartrite bağlı olarak diz ve kalça eklemlerinde meydana gelen bozulmalar için uygulanabiliyor. Hastaların ilk şikayetlerinin hareket kısıtlılığı olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Turhan Özler, rahatsızlık ve tedavisi konusunda önemli bilgiler paylaştı.
Hastaların kalça ve diz eklemlerini rahat hareket ettiremediklerini ifade eden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Turhan Özler, “Sonrasında buna şiddetli ağrı ekleniyor. Zamanla ağrı ve hareket kısıtlılığı, hastanın günlük fonksiyonlarıyla yaşam kalitesini düşürdüğünden, kişi çoraplarını ve ayakkabılarını giyemez, alaturka tuvalet kullanamaz hale geliyor. Özellikle merdiven çıkıp inmede büyük sorun yaşıyor. Diz protezine aday hastalar çoğunlukla trabzana tutunup merdivenleri yan yan inmek zorunda kalıyor. Oturdukları yerden kalktıklarında ise ilk birkaç adımı çok zor atıyor. Yürüme mesafeleri de gitgide kısalıyor. Dolayısıyla yaşamdan kopup, yavaş yavaş evin içine doğru itilmeye başlıyor. Bir süre sonra da tamamen toplum dışı kalmış, evde yaşayan kişiler haline dönüşüyor. Biz bu aşamada devreye girerek, onları günlük yaşamlarına kavuşturuyoruz” diye konuştu.
Diz ve kalça protezi ameliyatlarının orta ve ileri yaş grubu hastalara uygulandığını anlatan Doç. Dr. Turhan Özler, şöyle devam etti:
"Romatizmal hastalıklar nedeniyle çok genç yaşta eklemleri ileri derecede bozulmuş hastalarda bu eklemlerin dondurulması yerine hareketin devamı için protez uygulanıyor. Böylelikle en verimli çağlarında hastaların aktif, ağrısız ve hareketli bir yaşam sürmesi sağlanıyor. Protez denildiğinde söz konusu materyalin takma bir eklem olduğu düşünülüyor. Oysa eklemi çıkarıp yerine suni bir eklem koymaktansa, mevcut eklemleri oluşturan kemiklerin üzerindeki bozulmuş kıkırdak tıraşlanarak, yüzeyi kaplanıyor. İleri yaş grubundaki birçok hasta ameliyat olmaktan korkuyor. Ancak insan ömrünün uzadığı. Bu nedenle hastaların geri kalan yaşamlarını rahat geçirebilmesi için onları ameliyat ediyoruz. İyi yapılan bir cerrahiyle çok net sonuçlar elde edilebiliyor. Hastalar, ameliyat sonrası bağımsız ve konforlu bir yaşam sürebiliyor.”
Diz eklemlerinde hem yarım hem total protez; kalçada ise kırık varsa yarım, kireçlenme durumunda ise total protez kullanıldığını ifade eden Doç. Dr. Özler, “Total protez ameliyatlarıyla; eklemin iki yüzünü birden değiştirerek, ağrıyı tamamen ortadan kaldırmak amaçlanıyor. Yarım protez uygulamasında ise eklemin bir tarafı korunmuş ve sağlıklıysa, sadece bozulmuş yüzey değiştiriliyor. Yarım protezlerin sağ kalım oranının 15-20 yılda yüzde 80’in üzerindeyken, total protezlerde daha yüksek değerlere ulaşılabiliyor. Eğer hastanın yaşı uygunsa ve eklem tamamen harap olmuşsa total protez tercih ediliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Diz ve kalça protezi ameliyatlarında cinsiyetin hasta profilinde etkili olduğunun altını çizen Özler, şu bilgileri verdi:
“Genele bakıldığında; bu ameliyatlar kadınlarda, erkeklere oranla daha fazla yapılıyor. Özellikle diz protezi ameliyatlarının sıklıkla kadınlara uygulanmasında, menopoz sonrası ortaya çıkan kemik erimesi ve buna bağlı etkenlerin eklemler üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler büyük rol oynuyor. Doç. Dr. Turhan Özler, eklemlerdeki açısal bozulmalar ile kemiklerdeki zafiyetin, eklem bozulmalarında yavaş yavaş artışa yol açtığını söyleyerek, “Erkeklerin kas gücünün fazla olması ve ağrıyı daha iyi tolere edebilmeleri de bu farkın görülmesinde önemli rol oynuyor.”
Dünya Sağlık Örgütü’nün diz ve kalça eklemi protez ameliyatlarını yüzyılın en başarılı cerrahileri arasında gösterdiğini hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Turhan Özler, sözlerine şöyle devam etti:
“Çünkü bu ameliyatların ardından hastalar kısa sürede günlük yaşama dönebiliyor. Ortalama bir saat süren cerrahiler, belden kateter takarak epidural anesteziyle tamamen ağrısız yapılabiliyor. Hastalar, ameliyat sonrasında çok korktukları ağrıları hemen hemen hiç hissetmeden bu süreci tamamlayabiliyor. Dolayısıyla hastanede kaldığı süre boyunca hasta hiç ağrı hissetmeden yürüyebiliyor. Sonrasında evdeki konforları da ilaç takviyeleriyle devam ediyor. Diz ya da kalça protezi uygulanan hastalar, mutlaka ameliyatın ertesi günü yürütülüyor.”
Hastaların birçoğunun ameliyat sonrası bakıma muhtaç kalma endişesi duyduğu için çekindiğini, oysa hemen ameliyatın ertesi günü başkalarının yardımı olmadan tuvalete dahi kendi başlarına gidebildiklerini söyleyen Doç. Dr. Özler, “Ameliyatın ardından hastalar genellikle boşuna acı çekmişim, keşke beklemeseydim diyor. Kuvvetine ve kas gücüne göre değişmekle birlikte ortalama 20 günde sokağa çıkabilecek hale gelebiliyorlar. Dolayısıyla ameliyat, deneyimli ellerde yapıldığı zaman hem sorun yaşama riski çok düşüyor hem de hastaların yaşam konforu büyük oranda artıyor” diye konuştu. (DHA)