Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yılda dünyada 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiğini ve bunun ekonomik değerinin 1 trilyon dolar olduğunu belirterek, "Bir yanda yılda 10 milyon kişi açlık ve yetersiz beslenmeden ölüyor, diğer tarafta 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından başlatılan "Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası"nın TOBB'da düzenlenen açılış toplantısına katıldı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile AK Parti milletvekillerinin de katıldığı programda, ekmek israfını önlemeye yönelik hazırlanan sinevizyon davetlilere izlettirildi. Programda bir konuşma yapan TMO Genel Müdürü Mesut Köse, ekmeğin israf edilmesinden üzüntü duyduklarının altını çizerek, bu israfın önüne geçmek için bir kampanya başlattıklarını söyledi. Köse ayrıca, kampanyanın başarıya ulaşmasını temenni ederek, verdiği desteklerden dolayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise, gıda konusunun dünyada son dönemlerde önemli bir yer ettiğine dikkat çekerek, 1 milyar 300 milyon ton gıdanın çöpe atıldığını kaydetti. Besin bakımından en kıymetli hububatın buğday olduğunu ve buğdayın merkezinin de Türkiye olduğunu söyleyen Eker, bunun da Türkiye'ye bir sorumluluk yüklediğini söyledi. "Bizim başlattığımız bugünkü ekmekte israfı önleme kampanyası aslında bir araştırmanın sonuçları" diyen Eker, ekmek israfının nasıl önlenebileceğine ilişkin belli sonuçlara ulaşıldığını ifade etti. Tarımsal hasıla bakımından Türkiye'nin son 8-10 yılda uygulanan politikalarla dünyada 11'nci sıradan 7'nci sıraya, Avrupa'da ise 4'ncü sıradan 1'nci sıraya yükseldiğini söyleyen Bakan Eker, israfı önlemek içinse 'ekmek israf etme' şeklinde bir internet sitesinin devreye sokacaklarını, ayrıca hazırlanan kamu spotlarının da televizyon ve radyolarda yayınlanacağını belirtti. Bakan Eker, ekmekte kepek oranını artıran bir düzenleme yaptıklarını, bunu uygulamaya koyduklarını söyleyerek, ayrıca ekmekte tuz oranının düşürülmesine yönelik bir uygulamayı da başlattıklarını söyledi. Eker ayrıca, ekmek satış noktalarında tam buğday ekmeğinin satışının da zorunlu hale getirildiğini kaydetti. Eker konuşmasının sonunda ise Başbakan Erdoğan'dan 2013 yılının "Ekmek İsrafını Önleme Yılı" ilan edilmesini talep etti.
"ZENGİNLEŞTİKÇE İSRAFI ARTAN BİR MİLLET OLAMAYIZ"
Programda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan ise, bu kampanyanın başarıya ulaşmasının ve bu kampanyanın sonunda hayırlı neticeler elde edilmesinin herkes için hayati bir önem taşıdığını söyledi. Ekmeğin zengin sofrasının da, yoksul sofrasının da vazgeçilmez baş tacı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ekmek bizim kültürümüzde alın terinin, paylaşmanın, bereketin sembolüdür. Bizim kültürümüzde, bizim medeniyetimizde bizim aile yaşantımızda bırakınız çöpe, bırakınız çöplüğe atmayı yerde görülse ekmek alınır, öpülür ve hatta baştan yüksekten bir yere kurda kuşa nimet olması için konulur" diye konuştu.
Ekmeğin Hazreti Adem'den bugüne ulaşmış en temel yaşam kaynaklarından olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, zenginleştikçe israf edilemeyeceğini söyleyerek şunları kaydetti:
"Bir ülkenin, bir milletin refah düzeyi, kalkınmışlık düzeyi sadece ürettiğiyle ve tükettiğiyle ölçülemez. Bizim medeniyetimiz, bizim inançlarımız refah ve kalkınmayı böyle gayri insani kavramlarla izah edemez. Refah ve kalkınmanın sadece üretim, sadece tüketim, sadece maddi ihtiyaçlar etrafında şekillenmesi, toplumun ve bireyin insani özelliklerini kaybetmesine yol açar. Refah ve kalkınma bedenin ihtiyaçları kadar ruhun ihtiyaçlarının da temin edilmesiyle olur. Refah ve kalkınma ile maddi ihtiyaçlar karşılanırken, insanın manevi ihtiyaçlarının da karşılanması; ahlakını, edebini, kutsallarını muhafaza edebilmesiyle olur. Bakın sadece kültürümüzdeki 'ekmek misali' bile bizim refah ve kalkınma anlayışımızın en önemli göstergesidir. Biz ekmeği yalnızca buğdayın una, unun hamura, hamurun pişik ekmeğe dönüşmesi olarak görmeyiz. Biz ekmeği bir gıda olmasının ötesinde mübarek bir emanet, bir nimet olarak da görürüz. Bu anlayışı kaybettiğimiz anda Allah korusun özümüze, medeniyetimize yabancılaşır, işte eleştirdiğimiz o diğer kültürlerle aynı seviyeye düşeriz. Hani zaman zaman görüyoruz ya, ekmeğin fazla kalanı ile dudaklarını silenleri. İşte biz bunlardan olamayız. Bizi onlardan ayıran burası. Zenginleştikçe israfı artan bir yaşam tarzı, bizim yaşam tarzımız olamaz. Biz tasarruf ettikçe zenginleşen, zenginleştikçe tasarrufu artan bir millet olmak zorundayız."
"DÜNYADA 1,3 MİLYAR TON GIDA İSRAF EDİLİYOR"
Başbakan Erdoğan, israfla ilgili olarak rakamlar da verdi. "Şuanda dünyada yılda 780 milyon insan, yani dünya nüfusunun yüzde 12 buçuğu yetersiz besleniyor" diyen Başbakan Erdoğan, "Yılda 10 milyon insan açlık ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybediyor. Bu tabloyu çok daha acı hale getiren bir başka gerçek var. Yılda dünyada 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Bu israfın ekonomik değeri ne biliyor musunuz değerli dostlar? 1 trilyon dolar. Yani bir yanda yılda 10 milyon kişi açlık ve yetersiz beslenmeden ölüyor, diğer tarafta 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Yılda israf edilen 1,3 milyar ton gıdanın bakın hepsi değil, dörtte biri aç insanlara ulaştırılabilse bu ölümler olmayacak. Ama maalesef ulaşmıyor, ulaşamıyor. Avrupa ve Kuzey Amerika'da kişi başı yıllık gıda israfı 115 kilograma kadar çıkıyor, kişi başı. Amerika'da yıllık üretilen gıdanın yüzde 40'ı israf ediliyor" diye konuştu.
Erdoğan, dünya ülkelerindeki israf oranlarıyla ilgili de rakamlar verirken, ayrıca Gabon, Nijer ve Senegal'e yaptığı ziyaretlerden ve oralarda gördüğü israflardan da bahsetti. Türkiye'nin israf eden bir ülke olamayacağının altını çizen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kanada'da yapılan araştırmalara göre yılda 27 milyar dolarlık gıda israf ediliyor. 27 milyar dolar en fakir 32 ülkenin toplam milli gelirine denk geliyor. AB içinde aynı şekilde yıllık 20 milyar dolara yakın gıda israf ediliyor. Bunlar gerçekten çok vahim rakamlar değerli dostlarım. İşte geçen hafta Afrika'daydım. Gabon, Nijer ve Senegal'e gittim. Oraları gezdik dolaştık. Halkın arasına karıştık. Oradaki sefaleti gördük, açlığı gördük, fakirliği gördük. Bunlardan sadece cüzi bir kısmı oralara ulaşsa, oraları inanın ihya eder. Ve o insanlar o sefaletin içinde yaşamazlar ve kendilerini bulurlar. Ama ne yazık ki bu israf anlayışı tasarrufa dönüşüyor ve buralara da ulaşmıyor. Zaten böyle bir şeyi düşünmek gibi bir şey de söz konusu değil. Ancak geliyor, geliyor bu Türkiye'ye, Türk insanına düşüyor. Bunu bizim başarmamız lazım. Bu adımı bizim atmamız lazım. Öyleyse biz şu kampanyayı çok büyük bir özenle, önemle ele almamız lazım. Bir tarafta yiyecek bir dilim ekmek bulamayan yığınlar, diğer tarafta ise tıka basa doyan, yiyemediğini de çöpe atan bir kitle var. Hani Tevfik Fikret'in var ya, 'Yiyin efendiler, yiyin' diyor, 'Iksırıncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin' diyor ya, işte maalesef böyle bir durum var. Her zaman ifade ediyorum, bu sürdürülebilir bir tablo değildir. Bu adil bir tablo değildir. Bu kalkınma ya da refah da değildir. Bu hırstır, tamahtır, aç gözlülüktür. İşte yaşanan ekonomik krizlerin, yaşanan çöküşlerin, yaşanan savaş ve çatışmaların altında da bu adaletsizlik var. Biz Türkiye olarak bu tabloda israf edenlerin yanında olamayız. Biz tasarruf edenlerin yanında olmalıyız."
SOSYAL TESİSLER YERİNE OTEL
Başbakan Erdoğan, son 10 senede yapılan tasarrufun büyük faydalarını gördüklerini söyleyerek, geçen Bakanlar Kurulu'nda da yine israf konusunu işlediklerini kaydetti. Kamu kurum ve kuruluşlarında yapılan israfa dikkat çeken Erdoğan, devlet memurlarının yılda bir defa sosyal tesislere gitmesini de eleştirerek, bunun israf olduğuna vurgu yaptı. Erdoğan, "İlla devlet böyle bir şey yapacaksa, otellerle anlaşırsın, giderler oralarda tatillerini yaparlar, olur biter. İşin sevgi idaresi budur, anlayış budur. Ama bu tür anlayışlar bize maalesef yerleşmemeli" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin artan zenginliğiyle birlikte israf oranlarının da arttığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bakın Somali'den Myanmar'a, Haiti'den Nijer'e kadar dünya üzerinde ulaştığımız her yere biz bu tablonun yanlışlığını aktarıyor, bu tabloyu düzeltme yönündeki çabalarımızı iletiyoruz. Tabi şunu da burada samimiyetle ifade etmek durumundayız. Her ne kadar bu tablo çok vahim olmasa da, artan zenginlikle birlikte Türkiye'de de israfın boyutları hiç arzu etmediğimiz seviyede büyüyor. Bu israfı daha fazla büyümeden önlemek için çabalarımızı sürdürüyoruz."
"ÜLKEMİZDE GÜNDE BİN 500 TON EKMEK İSRAF EDİLİYOR"
Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda ise TMO tarafından yapılan ve ekmek israfının boyutlarını ortaya koyan rakamları açıkladı. Türkiye'de günde bin 500 ton, yılda ise 550 bin ton ekmeğin israf edildiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, bu israfın ekonomik büyüklüğünün ise yıllık 1.5 milyar lira olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, ekmek israfına yönelik rakamlar paylaştığı konuşmasında şunları kaydetti:
"TMO'nun yaptırdığı araştırmaya göre Türkiye'de günde 25 bin 300 ton ekmek üretiliyor. Yıllık ekmek üretimi ise 9,2 milyon ton. 250 gramlık standart ekmek büyüklüğü dikkate alındığında günde bin 1 milyon, yılda ise 37 milyar adet ekmek üretimi gerçekleşiyor. 1 yılda üretilen ekmeğin parasal karşılığı 26 milyar lira. Yani bunu eski rakama vuracak olursak 26 katrilyon. Bu rakam bu kadar büyük. Tüketime baktığınızda günde 24 bin, yılda 8,7 milyon ton. Yani günde 95 milyon, yılda ise 35 milyar adet ekmek tüketiliyor. Bunun da parasal karşılığı 24, 3 milyar lira. İşte buradan israfın boyutu ortaya çıkıyor. Ülkemizde günde bin 500 ton, yılda 550 bin ton ekmek israf ediliyor, çöpe atılıyor. Adet olarak günde 6 milyon adet, yılda 2 milyar adet ekmek maalesef çöpe gidiyor. Bu israfın ekonomik büyüklüğü ise yıllık 1.5 milyar lira. Eski rakam 1.5 katrilyon. Araştırmada ekmeğin nerelerde israf edildiği de ölçülmüş. Evlerde alınan ekmeğin yüzde 2,9'u israf ediliyor, lokanta, otel ve benzeri yerlere de alınan ekmeğin yüzde 3'ü israf ediliyor. Öğrenci yemekhanelerinde ise israf oranı maalesef yüzde 7'lere kadar yükseliyor. Bakın biraz önce de ifade ettim, zenginleşme israfı artırıyor. Zenginleşen ülkelerde ekmek çeşitliliği artıyor, ekmek tüketimi azalıyor. Ama ekmek israfı büyüyor. Ve geçenlerde bakanımıza onu söyledim, dedim 'Artık bu ekmek işinde farklı bir döneme girmeliyiz'. Bu beyaz ekmek dediğimiz şeyi sofralarımızdan kaldıralım. Has, samimi, buğday unundan ekmek üretelim. Bunun yanında kepek oranı yüksek ekmeği sofralarımıza getirelim. Yani gıda bunda, güç bunda her şeyinden arındırılmış hatta zararlı beyaz ekmek. Niçin biz bunu yapıyoruz? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz bu beyaz ekmeği mi gördü? Hayır, tam aksine. Buğdayı alıyordu değirmende öğütüyordu, oradan elde ettiği unla ekmeğini yapıyordu. Şimdi onun adımlarını atıyoruz inşallah ve bunu başlatıyoruz, başladık ve hızla da bunu yaygınlaştıracağız. Tabi Türkiye'de de ekonominin büyümesine paralel olarak ekmek çeşitliliğinin bu noktada arttığını, ekmek tüketiminin azaldığını ama israfın da büyüdüğünü görüyoruz. 2008 yılında günde 5 milyon ekmek israf edilirken, 2006 yılında bu rakam 6 milyon adede çıkmış durumda. Bunlar gerçekten acı rakamlar. Bunlar daha fazla büyümeden mutlaka önlemi alınması gereken rakamlar. Çünkü ekmek israfı sadece ekmek israfı anlamına gelmiyor. Tohum, gübre, mazot, su, tuz, elektrik ve benzeri daha birçok israf da ekmekle birlikte gerçekleşmiş oluyor. Bir hesaplamaya göre, 1 kilo ekmek için 1,6, bunu 1 buçuk da diyebiliriz; litre su harcanıyor. Buna göre yılda israf edilen 6 milyon ekmek için maalesef 880 milyar litre su boşa harcanmış oluyor. Tabi bir de ekonomik kaygımız var. Yılda ekonomik olarak söylüyorum, ekmek israfının karşılığı olan 1.5 milyar lira ile 162 bin askeri ücretliye maaş ödeniyor. 500 okul, okul eksiğimiz var ya; veya 500 yurt veya 500 kilometre bölünmüş yol yapılabilir. İsraf yoluyla maalesef biz bu ekonomik kaynağı çöpe atmış oluyoruz. Bu noktada milletçe bir öz eleştiri yapmak durumundayız. Ekmeği alırken, ekmeği bölerken, ekmeği sofrada, masada öylece bırakırken artık bir değil, bin defa düşünmek zorundayız.”
“Başta da ifade ettim, biz büyüdükçe israf eden bir millet olamayız. Bizim medeniyetimiz, kültürümüz, inançlarımız buna asla izin vermez” diyen Erdoğan, “Bizler bir akarsudan abdest alsak dahi, o suyu israf etmekten itina eden bir geleneğe, bir anlayışa, bir inanca sahibiz. Bu kadar hassasız. Yahu nasıl olsa, akarsudur, bol bol al. Hayır, orada bile dikkat edeceğiz. Bir yerlerde dostlarımız, kardeşlerimiz açlıkla imtihan edilirken, bizim ekmeği çöpe atmamız asla kabul edilebilir bir şey değildir. Biz hiçbir zaman o çöp konteynırlarının içinde ekmek arayan insanları görerek yücelen bir ülke olamayız, güçlenen bir ülke olamayız. Tam aksine onlar bize zillet imtihanıyla imtihan etmelidirler. Biz bu hale nasıl düştük diye bu soruyu kendimize sormamız lazım. Onların olmaması lazım. Onların olmaması için de sadece o insanların karnının doyması meselesi değil. O çöp konteynırlarında bu tür atıklar bulunmaz. Bunu bilmeleri lazım. Bunu başardığımız anda çok şey hallolacaktır. İşte onun için bu kampanya çok önemli. Bizim muhatabı olduğumuz emir son derece net, ve bu emir Yüce Rabbimizden bize geliyor; 'Ey iman edenler, yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz.' Ben bugün başlattığımız kampanyayı çok önemsiyor, kampanyanın ciddiyetle takip edilmesini, kararlılıkla yürütülmesini özellikle rica ediyorum. Aziz milletimizden, vatandaşlarımızdan, tüm kurumlarımızdan bu konuda daha duyarlı olmalarını ayrıca rica ediyorum. Zira biz büyüdükçe dejenere olan, bozulan, zenginleştikçe özünden, ruh kökünden uzaklaşan bir millet olamayız. olmamalıyız" diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz