ADANA (İHA) - Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Münir Öztürk, "Genetik mühendisliğini tehlikeli yapan ticaret ile arasındaki yakın ilişkidir" dedi.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü tarafından düzenlenen "Ekoloji ve Gen Mühendisliği" konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Öztürk, 21'inci yüzyılın Biyolojik Yüzyıl' olacağını belirterek, bilimi iyi kullanmanın insan elinde olduğunu söyledi. Çevre kirliliklerinin sanayi devrimi sonrası yaşandığını söyleyen Öztürk, hava, su, toprak ve nükleer kirliliğin bu devrimden sonra ortaya çıktığını iddia etti. Genetik biliminin çağımızda büyük bir hızla ilerlediğini söyleyen Öztürk, gerçek devrimin ise insan genetiği alanında beklendiğini belirterek, "Genetik mühendisliği insan yaşamanın her kademesini etkiliyor. Amaç bir insanın tüm genetik haritasını elde etmektir. Böylece bir kişinin yaşam boyu maruz kalabileceği hastalıkları önceden tespit etmek ve önlemek mümkün olacaktır. Bunlar faydalı ama riskleri de var. Kes yapıştır kadar basit değil. Bir tek her biriside dayanıklı mutan bakteri üretmek için, milyonlarca mikro organizmanın denenmesi gerekiyor" dedi.
Genetiği değiştirilmiş ürünlerle ilgili açıklamalarda bulunan Öztürk, "Gen yapısı değiştirilmiş canlılarda 150 kadar toksik gen grubu bulunuyor. Genetik mühendisliğinin iyi bir geleceği var ama dikkatli olmak lazım. Bir kopya canlı hayvan elde etmek için 300 denek kullanılıyor, bu deney aynı şekilde insanlara uygulanırsa sonuç ne olacak? Bilim tarafsız ve değeri açıktır, teknolojik yönü ise kötü ve iyi olabilir. Genetik mühendisliğini tehlikeli yapan en büyük unsur ise ticaret ile arasındaki yakın ilişkidir" diye konuştu. Genetik biliminde amacın insanın tüm genetik haritasını elde etmek olduğunu ifade edene Öztürk, "Bu haritanın çıkarılmasıyla, bir kişinin hayatın boyunca karşılaşacağı hastalıklara karşı önlem almak kolaylaşacak. Ancak gen mühendisliğinin bazı riskleri de var. Her şeyden önce gen mühendisliği kes yapıştır kadar kolay değil. Çok başarılar elde ediliyor. Buna rağmen büyük hatalarda yapılıyor" şeklinde konuştu.
Öztürk, dünyanın gelecek 50 yılda bir çok değişikliğe uğrayacağını belirterek, "Dünya nüfusu bugün 6.0 milyarken 2050 yılında bu rakam 9.5 milyarı bulacak. Yağmur ormanlarında yüzde 45 azalma olacak. Fosil yakıt kaynakları yüzde 70 azalacak. Yaş sınırının ise 100 yıl dolayında olacak. Bunların anlamı ise, nüfus artışı ile daha çok insanın sağlık sorunları ile ilgilenilmesi gerekecek, özellikle kalkınmakta olan ülkeler bu sorunu yaşayacak. Fosil yakıt kaynaklarındaki azalma ile sentetik ilaçlarda aşırı kıtlık yaşanacak. Yağmur ormanlarındaki azalma ise, kaynaklarda azalma, yeniliklere gereksinim doğuracak. Yaş sınırı 100 yaşa bağlı ve bağışıklık ile ilgili hastalıklar baş gösterecek" dedi.