Masum Türker'in Bakanlar Kurulu'na yaptığı konuşmada, "Göreve geldiğim günden beri Hükümetimizin adına programın siyasi sorumluluğunu üstlenerek ve üstlenmiş olduğum bu sorumluluğun kamuoyu ile de paylaşarak yapmış olduğum çalışmalar sonrasında ekonomik durumla ilgili değerlendirmelerimi sizlere sunuyorum. Bundan sonrada programın aynen uygulanması ve mümkün olduğunca hızlandırılarak sürdürülmesi konusundaki çabalarımı aynı kararlılıkla sürdüreceğim" dedi.
EKONOMİDE CANLANMA
Ekonominin 2001 yılındaki daralmadan sonra 2002 yılı içinde canlanma sürecine girdiğini hatırlatan Bakan Türker, "2002 yılı için öngörülen 3'lük büyüme hedefine ulaşılması hatta bu hedefin bir miktar aşılması mümkün görülmektedir. Ekonomik programın sürdürülmesi ile birlikte büyümenin 2003 yılında yüzde 5 mertebesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Yılın ilk aylarında olumsuz seyreden iç talebin takibeden aylarda göreceli olarak canlandığı, dış talebin ise canlı seyretmeye devam ettiği görülmektedir. Yılın kalan döneminde bu eğilimin sürmesi beklenmektedir.
Programın uygulanmasındaki kararlılığın sürmesinin ekonomi politikalarına olan güveni artırarak özel kesim yatırım ve harcama talebini ve dolayısıyla iç talebi daha da canlandırması beklenmektedir. İhracatta görülen artış ve turizm gelirlerinin beklenenin üzerinde gerçekleşmesi ekonomiyi olumlu etkilemektedir" diye konuştu.
"PROGRAMDA SAPMA YOK"
Programın uygulamasında bir sapma olmadan mevcut yurt içi ve yurtdışı kaynaklar ölçüsünde reel sektörün sorunlarının çözülmesine çalışılacağına işaret eden Masum Türker, "Bu çerçevede 'üretim ve Finans Danışma Toplantısı' yapılmıştır. Ek olarak büyük ölçüde firmaların finansal yeniden yapılandırılmasına yönelik İstanbul yaklaşımı'nın hızlandırılması konusunda çalışmalar devam etmektedir. İstanbul Yaklaşımı'nda ek kaynak talep etmeyen kuruluşların işlemlerinin öncelikli olarak sonuçlandırılması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Ayrıca, kredileri yeniden yapılandırılan kuruluşların taze fon ihtiyacının giderilmesi için gerekli girişimler yapılacaktır. Bu yaklaşım çerçevesinde, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kredilerinin hızlandırılmasına yönelik olarak ihtiyaç duyulan düzenlemelerin yapılması için gerekli adımlar atılacaktır. Bu çerçeve içinde Avrupa Yatırım Bankası'ndan daha önceden sağlanan 74 milyon dolarlık kredinin daha iyi koşullarda kullanıma sunulması için çalışılmaktadır" dedi.
TARIMIN CANLANDIRILMASI
Halk Bankası ve Ziraat Bankası'nda kredi kaynakları mevcut olmakla birlikte kredi talebinde arzu edilen canlanmanın henüz ortaya çıkmaması nedeniyle bu imkanların tümüyle kullanılmadığına dikkat çeken Türker, "Tarımda pirim ödemeleri programlandığı şekilde yapılmaya devam edilmektedir. Doğrudan gelir desteği ödemeleri ise planlandığı gibi Ekim ayı içinde başlanacaktır. Böylece, Ekim ayından itibaren ekonomik aktivitenin ivme kazanması beklenmektedir. Deprem bölgesinde faaliyet gösteren özellikle esnaf ve sanatkarların kullandığı kredilerin ertelenmesi ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir" diye konuştu.
"ENFLASYON DÜŞÜYOR"
Enflasyonun düşme seyrine girdiğini, yılın başında belirlenen yüzde 35'lik enflasyon hedefinin ekonomide yaşanan kısa dönemli dalgalanmalara rağmen ulaşılabilir görüldüğünü ve enflasyondaki bu eğilimin 2003 yılında da sürmesi ve yüzde 20'ye düşmesinin hedeflendiğini kaydeden Devlet Bakanı Masum Türker, "İş aleminin enflasyon ve üretime ilişkin bekleyişleri olumlu yönde seyretmektedir. Para politikası programa uygun olarak yürütülmekte ve Merkez Bankası enflasyondaki düşüş eğilimini dikkate alarak faiz oranlarında indirime gitmektedir. Kur rejimi ve Merkez Bankası'nın para politikalara desteklenmeye devam edilecektir. Kamu maliyesi politikası yürütülen programa ve IMF'ye verilen niyet mektuplarına uygun olarak başarıyla sürdürülmektedir. Gerçekleşmeler konulan hedeflere uyumludur. Kamu maliyesi alanına bakıldığında bütçe üzerinde önemli bir baskı görülmemektedir. Bütçe ödenekleri ile büyüklükleri ve faiz dışı fazla hedefimiz bellidir. Kamu maliyesine ilişkin program sıkı bir şekilde uygulanacaktır. Bu konuda sayın Maliye Bakanı ile görüş birliği içinde hareket edilmektedir" dedi.
SOSYAL POLİTİKALAR
Sağlık, eğitim gibi alanlar öncelikli olmak üzere program çerçevesinde sosyal politikaların uygulanmasına devam edileceğini hatırlatan Türker, "Bu bağlamda, Ziraat Bankası ve Halk Bankası Eylül ayından itibaren 'Hesaplı Hesap' uygulamasına geçerek emeklilerimizin mevcut imkanlarını daha iyi koşullarda değerlendirmelerine imkan sağlanacak ve emekli ödemelerinde yaşanan sıkıntıların bu hesap uygulaması ile tamamen ortadan kalkacaktır" diye konuştu.
BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ
Bütçe ile ilgili bilgi de veren Türker, "Bütçe ödeneklerinin Temmuz sonu itibariyle konsolide bütçe toplam harcamaları bütçe kanununda 98.1 katrilyon, Temmuz sonu kümülatif gerçekleşmede 62.5 katrilyon, faiz dışı bütçe harcamaları bütçe kanununda 55.3 katrilyon, Temmuz sonu kümülatif gerçekleşmede 30.6 katrilyon, faiz dışı denge bütçe kanununda 15.9 katrilyon TL, Temmuz sonu kümülatif gerçekleşmede 11.3 katrilyon TL , bütçe açığı ise bütçe kanununda (-) 26.9 katrilyon TL, Temmuz sonu kümülatif gerçekleşmede (-) 20.6 katrilyon TL'dir" diye konuştu.
BORÇ STOKU
Temmuz ayı sonu itibariyle Türkiye'nin iç borç stoku 130.4 katrilyon TL, dış borç stoku ise Mart sonu itibariyle 117.5 milyar dolar olduğuna dikkat çeken Masum Türker, "İç borç stokunun yarısından fazlasının kamuya ati olması borcun sürdürülebilirliği açısında avantaj teşkil etmektedir. 2002 yılı Haziran ayı itibariyle iç borç stokunun yüzde 20.5'i Merkez Bankası'nın, yüzde 18.9'u kamu bankalarının, yüzde 6.8'i TMSF kapsamındaki bankaların, yüzde 10'u ise diğer kamu kuruluşlarının portföyünderir. Yıl yüzde 70'ler seviyesinde olan iskontolu ihale bileşik faiz oranı piyasalarda oluşan güven sayesinde Nisan ayı sonunda yüzde 52 seviyesine inmiştir. Ancak iç borçlanma faiz oranları Mayıs ayı ortalarından itibaren gündeme getirilen belirsizlik ortamı olgusu ile birlikte artmaya başlamış ve Haziran ayı itibariyle yüzde 80'lere kadar ulaşmıştır. Bugün itibariyle piyasayı etkileyen bu belirsizlik ortamı olgusunun aşılmasıyla söz konusu faizler yüzde 68 mertebesine gerilemiştir" dedi.
BORÇLANMA VADELERİ
2001 yılı genelinde 4.8 ay olan iç borçlanma vadesinin 2002 yılı Ocak - Temmuz döneminde 9 aya yükselerek borçlanma vadesinin uzatıldığını belirten Türker,
"20 Ağustos 2002 itibariyle yıl başından bu yana 50.8 katrilyon lirası ana para ve 24.2 katrilyon lirası faiz olmak üzere toplam 74.9 katrilyon liralık iç borç servisi gerçekleşmiştir. Şu ana kadar yapılan borçlanmalar üzerinden yapılan hesaplamalarla yılın tümü itibariyle 75.9 katrilyon lirası ana para ve 40.8 katrilyon lirası faiz olmak üzere toplam 116. 7 katrilyon liralık iç borç servisi tahmin edilmektedir. yılın kalan döneminde de iç borçlanma aylık itfalar dikkate alınarak gerçekleştirilecektir. Hali hazırda hazinenin iç borcu çevirme konusunda bir problem gözükmemektedir. Alınan tedbirler sayesinde ve borcun döndürülmesinde herhangi bir sorunun yaşanmaması nedeniyle, piyasalar güçlü ekonomiye geçiş programından bir sapma yaşanmadığını ve programın aynen uygulanmaya devam edileceği görmüştür. Böylece borçlanmanın yükselen risk ve likidite primi düşmeye başlamıştır" dedi.
BORÇ YÖNETİMİ
9 Nisan 2002 tarihinde çıkarılan borçlanma kanunu ile daha etkin bir borç yönetimi sağlanacağını işaret eden Türker, "Ayrıca, Eylül ayında piyasa yapıcılığı sistemini geçilmesiyle borcun çevrilebilirliği açısından hazineye daha büyük bir esneklik sağlanmış olacaktır. IMF ile olan ilişkiler programlandığı gibi devam etmektedir. 1999 sonundan itibaren uygulanan ekonomik programlar çerçevesinde IMF kaynaklarından farklı tanımlar altında toplam 28.2 milyar dolar kullanım sağlanmıştır. Yapılan taahhTütler çerçevesinde önümüzdeki dönemdeki kullanımlar toplamı 3.8 milyar dolar civarındadır. IMF kaynaklarından yapılan kullanımların 2001 ve 2002 yıllarındaki geri ödemeler toplamı 7.5 milyar dolar olup, bu çerçevede net kullanım 20.6 milyar dolardır" diye konuştu.
BORÇLANMA FAİZİ ÜZERİNDEKİ RİSK PRİMİ
Programdan sapmanın olmaması, borçlanma faizi üzerindeki risk priminin artmaması açısından özel önem arzettiğini belirten Türker, "Programlananın üzerinde yapılacak olan harcamalar hem borç yönetimi açısından planlamayan ek borçlanma ve dolayısıyla ilave faiz yükü hem de nakit yönetimi açısından borcu döndürme riski yaracağından ödeneği olmayan harcamaların yapılmaması son derece önemlidir. Esas itibariyle bu zamana kadar alınan kararlar ve uygulamaya başlanan yapısal reformlar programdan sapmayı mümkün kılmamaktadır" ifadelerini kullandı.
Türker, programın kararlılıkla uygulanmasının en iyi ekonomi politika seçeneği olduğunu, bu uygulamaların tavizsiz ve kararlılıkla sürdürülmesinin gerektiğini söyledi. Türker, ekonomik birimler arasındaki koordinasyonun önem taşıdığı ve bu konuda azami titizlik gösterildiğini kaydetti.