DYP Lideri Tansu Çiller, Yenibosna'da bulunan Dış Ticaret Kompleksi'nde, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen "İhracatçılar soruyor, liderler cevaplıyor" toplantılar dizisine katıldı. Toplantı nedeniyle TİM Başkanı Oğuz Satıcı ile üyelere teşekkür eden Çiller, "Demokrasi standardı yüksek ülkelerde, genel başkanlar aynı zamanda bütün kamuoyu önünde açık oturumlara davet ediliyor. Özellikle seçimlere 2-3 gün kala, önde gelen liderler milletle karşı karşıya bırakılıyor. Yani, demokrasinin gereği yerine getiriliyor. Türkiye de yavaş yavaş buraya doğru gidiyor. Bunun, aynı zamanda bütün televizyonlara da işaret olmasını diliyorum. Bizleri çağırsınlar, kamuoyu önünde herkes her şeyi sorsun ve bir noktaya gelinsin. Bütün liderlere açık davette bulunmuş oluyorum" dedi.
DYP Genel Başkanı, DYP'nin hükümeti bırakmasının ardından ekonominin bozulduğunu ifade ederek, "Türkiye ekonomisi, aslında biz hükümeti bıraktığımızdan beri çok farklı noktaya doğru gitti. Türkiye, üretmeyip borç alarak bir hamle yapmayı ya da meselelerini halletmeyi düşündü. Derviş ekonomisindeki Türkiye çok ciddi, dünyanın en hızlı borcu artan ve IMF'ye en fazla borçlu ülke haline geldi" dedi. Çiller, dış borç açığı konusunda, "Bıraktığımız Türkiye'de bütün cumhuriyet tarihinin varmış olduğu dış borç 4.5 katrilyondu. 5 yılda bu iktidarların artırdığı dış borç 137 katrilyon. Yani bütün 75 yılda 4.5, son 5 yılda da aşağı yukarı 100 katrilyondan çok fazla bir borç. İç ve dış borcun toplamının yüzde 60 altında olması gerekirken, sadece kamu borçları yüzde 115'e kadar çıkmıştır. Yani IMF'ye en borçlu ülkeyiz" diye konuştu.
"CARİ İŞLEMLER AÇIĞI REKOR KIRDI" "Maalesef bütçe açığının, yani Ankara'nın düzelmediğini görüyoruz" diyen Tansu Çiller, "Bu borçlara rağmen bütçe açığının Derviş döneminde yüzde 18'lere, kamu açığının da yüzde 43'lere çıktığını görüyoruz. Bu, Türkiye'nin gelmiş olduğu noktanın vahim olduğunu ortaya çıkarıyor. İhracat ve turizm çok önemli meseleler. Türkiye aldığı dış borcu ödeyecekse, önemli olan ihracata yeniden bir ivme kazandırmak. 5 Nisan kararlarında ihracat için değil, ekonominin dengeleri için devalüasyon yaptık. Bunca yılın ihracat atılımı yeterli olmadı. Borcumuz büyüdü ama döviz kazanma kapasitemiz aynı oranda büyümek bir yana, çok az büyüme imkanına sahip oldu. Cari işlemler açığımız 2000 yılında bir rekor kırdı" şeklinde konuştu.
Çiller, hükümeti bıraktıkları dönemde 3 bin dolar olan kişi başına gelirin şimdi 2 bin dolara düştüğünü belirterek, "Bütün herkesten toplanan vergilerin yarısı aşağı yukarı faize giderken, bunun bugün yüzde 111-117'si faize gidiyor. Yani bütün vergiyi faize veriyorsunuz. Türkiye'deki bozulma bu düzeyde ortaya çıkmaktadır. Bütün mesele Türkiye'de yeni bir ihracat atılımının, yeni bir turizm atılımının gündeme getirilmesi. Bunun için Türkiye'de yeniden bir haklı rekabet ortamına geçmemiz lazım. Bu rekabet ancak kur politikasıyla başlayacak. Bugün kullanılan dalgalı kur politikası, aslında bir dalgalı kur politikası değil. Dalgalı kur liberal ekonomilerde kullanılabilir. Doğal dengeler olmadan dalgalı kur kullanılmaz" dedi.
Yapılması gereken tek şeyin, yeniden, gerekçi kur politikası oluşturmak olduğunu belirten DYP Genel Başkanı, ihracat için haklı rekabetin son derece önemli olduğunu vurguladı. Çiller, bu bağlamda hemen girdilerin fiyatlarının gündeme geldiğini ifade ederek, "Türkiye ihracatı 2001 yılında 31 milyara yükselmiş ve her yerde ciddi bir rekabet sıkıntısı var. İhracat için yapılacak şey, liberal bir ekonomi ve girdilerin dünya düzeyine indirilmesi ve KDV iadelerinin bekletilmeden gündeme getirilmesi. Eximbank, 400 milyon dolarlık borcunu dahi ihracatçıya verebilmiş durumda değil. İhracatçı bankanın elinde bulunan kaynağı dahi alamaz durumda. Öbür tarafından Türkiye, borç üstüne borç alıyor. Hem de yüksek faizlerle borç alıyor" dedi.