Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, illeri üretim ve ihracatta rekabetçi kılma adına 3 modeli devreye alacaklarını bildirdi. Zafer Çağlayan, bu modellerle kendine yeterli ve bulunduğu bölgeyi besleyen uydu iller ortaya çıkaracaklarını ifade etti.
Çağlayan, illeri ekonomide rekabetçi kılma adına yürütülecek faaliyetleri basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. Toplantıda 3 model ile şehirlerin atağa kalkacağını aktaran Çağlayan, bu modellerin ‘Kendine Yeterliliği Fazla İller’, ‘Bölgesini Besleyen Uydu İller’ ve ‘Tek Merkezlilikten Dual Yapıya Geçiş’ten oluştuğunu belirtti.
Çağlayan, ‘Kendine Yeterliliği Fazla İller’ adlı model ile hedeflerinin şehirlerin kendi içinde sektörel kümelenme yapılarını da temel alarak dikey uyuma kavuşturmak olduğunu dile getirdi. Çağlayan, “Bu şekilde ilde üretimi lojistik anlamda daha rekabetçi hale getirme gayretindeyiz. Böylelikle Türkiye’nin yatırım alışkanlığında bir değişiklik yaratmayı hedefliyoruz. Bugün Türkiye’nin girdi tedarikinde kendine yeterliliği en fazla ilk 5 ili sırasıyla İzmir (yüzde 38), Kocaeli (yüzde 35), Gaziantep (yüzde 34), Bursa (yüzde 34) ve İstanbul (yüzde 33).” ifadelerini kullandı.
Çağlayan, Yeni teşvik sisteminden yararlanarak 1. Bölge’de yüzde 38 kendine yeterlilik oranı ile İzmir, 2. Bölge’de yüzde 23 ile Kayseri, 3. Bölge’de yüzde 38 ile Gaziantep, 4. Bölge’de yüzde 20 ile Çorum, 5. Bölge’de yüzde 33 ile Kahramanmaraş ve 6. Bölge’de yüzde 15 ile Şanlıurfa’nın öne çıktığına işaret etti.
‘Bölgesini Besleyen Uydu İller’ modelinden amaçlarının illerin hem kendine yeterli olması hem de çevre illeri beslemesi olduğuna temas eden Zafer Çağlayan, “Örneğin; Gaziantep, Adana, Manisa, Denizli gibi çevresini besleyen uydu kentlerin sayısını artırmamız gerekiyor.” dedi.
‘Tek Merkezlilikten Dual Yapıya Geçiş’ modeline de değinen Bakan Çağlayan, şunları kaydetti:
“Uluslararası araştırmalar İstanbul ile Ankara arasında alternatif şehirlere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor. Biz, bu tahlili Türkiye’de ilk defa üretim, yatırım ve lojistik boyutuyla çalıştık ve çok çarpıcı sonuçlar ile karşılaştık. Artık Türkiye’de yeni alternatif üs ya da üslerine ihtiyaç duyuluyor. Çünkü ekonomiye yeni ivme heyecan katmak, refahı ülke geneline yayarak merkezde stresi daha fazla artırmamak, çevre illerin üretimde rekabet avantajını artırmak, Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika’ya rekabetçi biçimde ihracat yapabaliecek üretim üssü oluşturmak gerekiyor. Bu amaçlara uygun olarak yeni bir üretim ve çekim alanı yaratabilirsek bu, hem o şehre hem de tüm Türkiye’ye lojistik avantajı yaratacak.
Şu an Türkiye’de imalat sanayi üretiminin yüzde 45’ini karşılayan Marmara Havzası’nın dışında yaratılacak üretim/çekim alanı ya da merkezleri, Anadolu’da üreticinin girdilerini çok daha kısa zamanda ve mesafeden tedarik etmesine imkân tanıyacak. Nedir bu lojistik avantajın boyutu? Örneğin Mersin’in mevcut üretimini ton bazında 5 katına, dolar bazında 17 katına çıkartabilirsek Türkiye genelinde yüzde 19-22 aralığında bir lojistik avantajı yaratma imkanı elde edebiliriz.
Gaziantep’in üretiminin miktar bazında 7, değer bazında 4 katına çıkarabilirsek ülke genelinde yüzde 17-19’luk lojistik avantajı yaratılabiliyor. İzmir’in ise 3,5 kat büyümesi durumunda lojistik avantaj yüzde 21, Konya’nın 17 kat büyümesi durumunda ise elde edilecek lojistik avantaj yüzde 25 dolayında olacak. Bunun anlamı, tek bir il üzerinden üretimde ikinci bir aks yaratmak, ikinci bir çekim alanı yaratmak oldukça güç görünüyor. Buna mukabil birden fazla ilin oluşturduğu ‘üretim hub’ı olarak ele aldığımızda ise çok daha ayrı bir resim karşımıza çıkıyor. Örneğin; Türkiye’nin imalatının yüzde 8’i Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Osmaniye ve Kilis illerinde yapılıyor. Şayet biz bu bölgeyi İstanbul, Bursa, Kocaeli üretim hacminin yarısına getirebilirsek, Türkiye genelinde girdi tedarikinde yüzde 25 gibi çok önemli bir lojistik avantajı yaratabileceğiz.”
Lojistik avantaj için gerekenin bölge üretiminde ton bazında 2 kat, dolar bazında 2,3 kat artış elde edilmesi olduğunu vurgulayan Ekonomi Bakanı, şöyle devam etti:
“Bakın bu bölgede yaratacağımız ikinci bir üretim üssü ile 3 – 4 - 5 ve 6. bölgelerde girdilerin geldiği ortalama mesafede yüzde 50-60 arasında bir gerileme mümkün hale gelebilecek.
‘Konya, Aksaray, Niğde, Kayseri’ bölgesini 5 kat büyütebilirsek girdi tedarikinde yüzde 19-22 gibi bir lojistik avantajı; ‘Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon’ bölgesini ise 13 kat büyütebilirsek yüzde 15’lik bir lojistik avantajı temin edebiliyoruz. ‘İzmir, Manisa, Uşak, Denizli’ bölgesini miktar olarak 3,7 ve değer olarak 2,8 kat büyütebilirsek ise yüzde 31’lik bir avantaj elde ediyoruz. Bu iller ve bölgeler bütünüyle örnek olarak verilmiş iller ve bölgeler. Tüm bu örnekler bize ikinci bir ‘üretim üssü/merkezi/hub’ının, üretim aksının Türkiye genelinde rekabetçi üretime katkı sunacağına işaret ediyor. “
Zafer Çağlayan, ‘Türkiye Lojistik Master Planı’nın tamamlanması ile birlikte üretim üstlerinin tüm Türkiye sathında yaygınlaştırılmasına yönelik projenin lojistik unsurunun tamamlanacağını da sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz