Türker, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 100. Yıl Salonu'nda gerçekleştirilen Mali Milat konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Türkiye'nin faiz gelirlerini vergilememesinden kaynaklanan kaybının 2,5 katrilyon olduğunu belirten Türker, "IMF ile yapılan gözden geçirmelerde, vergi gelirlerinde meydana gelen azalmanın önemli bir boyutunu, faiz gelirlerinin tam vergilendirilmemesi oluşturmaktadır" diye konuştu.
58 Hükümet'in seçime giderken 'Mali Milat' sözü verdiği için Mali Milat Tasarısı'nı gündeme getirdiğini öne süren Türker, "Bana bu konuda tartışacak mısınız? diye soruyorlar. 'Tasarıyı görmeden hayır' diyorum. Eğer tasarının içinde; 'Mali Milat' dışında, faiz gelirlerinin, fon gelirlerinin ve bilmediğimiz gelirlerin vergi beyanı dışında bırakılması düzenlenmişse, bunun düşünülmesi gerekir. Türkiye'de zaten zaman zaman gündeme gelen ve yalnızca bazı kesimleri ilgilendiren yanlışlığın faturasını yine biz ödeyeceğiz" şeklinde konuştu.
"BAKANLIĞIM DÖNEMİNDE IMF İLE OLAN İLİŞKİLERDE ASLA TESLİMİYETÇİ BİR TUTUM İÇİNDE OLMADIM"
Mali Milat'ın siyaseten söz verildiği için değil, toplumun çeşitli kesimleri içinde tartışılarak, makro ekonomik göstergelere etkisi belirlenerek getirilmesi gerektiğinin altını çizen Türker, şöyle konuştu:
"Mali Milat kapsamına diğer gelirler de alınırsa, yani kara paranın aklanmasına olanak tanınırsa, Türk dış ticaretinin dünya ticaretinin ambargosuyla karşılaşması söz konusu olacaktır. Türkiye, imza koyduğu Kara Parayla Mücadele Sözleşmesi'ne uygun olarak çıkarttığı Kara Parayla Mücadele Yasası'nın dışına çıkarsa, uluslararası ticaret bizim ticaretimize ambargo ve Türkiye'ye verilen kredilerle ilgili önlemler getirir. Bu da Türkiye'nin yurtdışından elde ettiği kredinin faiz oranı yükselir. Mali Milat Yasa Tasarısı'nın üzerinde tasarının Plan Bütçe Komisyonu'ndan çıktığı halini görmeden tartışmayı doğru bulmuyorum."
Bakanlığı döneminde IMF ile olan ilişkilerinde asla teslimiyetçi bir tutum içinde olmadığını dile getiren Türker, "Ama IMF'nin de gerekli olduğu yerleri kabul etmemiz lazım. Türkiye, IMF'den 20 milyar dolarlık borcunu ödeme noktasında yardım istedi. Bu noktada IMF'nin Türkiye'ye son yardımı, krizden sonra, yalnızca Merkez Bankası'nın ödemeler dengesini kapatmak değil, 11-12 milyar doları da bütçe açıklarında kullandırması olmuştur" dedi.
Türker, Türkiye'nin Arjantin olmamasının nedenini ise "Arjantin olaylarının temelinde, oradaki bankacılık sektörünün tamamen ulusal olmaktan çıkıp, yabancı bankalar halini alması yatıyor. Türkiye'nin yaşadığı krize rağmen Arjantin olmamasının nedeni ulusal bankalara sahip olmasıdır" şeklinde açıkladı.
Türkiye'nin çok önemli bir dönem yaşadığını anımsatan Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı Türker, Türkiye'de geçen 3,5 yıl içersinde yaşanan krizlerin bir daha yaşanmaması için çok büyük yapısal değişikliklere gidildiğini, halkın bu değişiklikler nedeniyle çok büyük sıkıntılar çektiğini ifade etti. Türker, "Bu değişiklikleri yapanlar da parlamento dışında kalmıştır. Şimdiki Hükümet'in elinde her açıdan dengeye gelmiş, makro ekonomik dengeleri tutturmuş, kriz olgularına karşı tedbir almış bir Türkiye vardır" diye konuştu.
Öte yandan, Masum Türker, bir ülkede doların düşmesi, borsanın yükselmesinin uzun vadede borsa krizlerine yol açabileceği uyarısında bulundu.