Elektronik ekranlar çocuğunuzun sağlığını nasıl etkiliyor?

Fotoğrafı her sürüklediğinde çocuğunuzun beyninde neler oluyor, bir bilseniz!

Rick T Cartman / Mynet Haber

Deterjan markaları, reklam politikanızı değiştirin...

Çünkü çocukların sokakta dizlerini yaralayarak, tişörtlerini kirleterek arkadaş edinmeleri devri geride kaldı. Bu reklamlara devam etmeniz harika bir nostalji, çocukları iyiye, güzele yönlendirme yönünde şirin bir çaba; ama artık size para kazandırmıyor. Kusura bakmayın :(

Çocuklar artık birdirbir oynamıyorlar. İp atlamıyorlar. Sokakta kola kutularını ezip top yapmıyorlar, futbol oynamıyorlar. Önce hüplet, sonra gümlet devri de geride kaldı. Önce hüpletiliyor; sonra varsa yoksa Temple Run, Angry Birds, Candy Crush, Minecraft, artık bugünün çocukları hangi oyunları oynuyorlarsa...

Reklam
Reklam

Tabletlerin, laptopların, akıllı telefonların hayatımıza girmesinin mucizevi etkileri var elbette. Çocuklar için de öyle!

Hele bu aletlerin eğitim-öğretimde aldıkları yer gerçekten de iç açıcı. Matematiği, tarihi, ve hattâ uzayın derinliklerini bile çok daha eğlenceli ve kalıcı şekilde öğreniyorlar. Burası doğru. Ama şunu da kabul etmek lazım, yalnızca eğitim-öğretim değil mesele; çocuklarımızın tüm hayatları elektronik ekranlarla dolu. Lafı fazla da uzatmayalım, yukarıdaki paragrafta belirtmiştik zaten...

Peki bu elektronik ekranların, gelişiminin henüz başında olan çocuklarımız üzerinde nasıl etkileri oluyor? Elbette araştırıldı; üniversite tezlerine, bilimsel makalelere çoktan konu oldu. Her şey kanıtlandı. İşte etkiler:

1. Çocuk beyninin bazı bölgelerinde kalıcı hasarlar oluşuyor.

İngiliz Psikoloji Birliği üyesi Dr. Aric Sigman’ın araştırma sonuçlarıyla başlayalım.

Elektronik ekranlara günde ortalama 7 saat boyunca bakan çocukların, gelişme çağındaki beyinlerinde bazı kabiliyetleri kontrol eden bölgelerde kalıcı hasar oluşuyor. Hangi kabiliyetler mi? Odaklanmak, dikkati toplamak, diğer insanların davranışlarını değerlendirmek ve iletişim kurmak, yeni sözcükler öğrenmek…

Reklam
Reklam

Ayrıca, çocuklarınızın ‘kritik gelişim periyodu’ olarak belirtilen ve doğum ile 3 yaş arasını kapsayan zaman zarfında onları elektronik ekranlardan olabildiğince uzak tutmaya çalıştığınızın farkındayız. Şöyle söyleyelim; bu konuda daha çok çabalayın. Çünkü yukarıda belirttiğimiz hasarlar, bu zaman diliminde oluşmak için günde 7 saate de ihtiyaç duymuyorlar.

2. ‘İnsan davranışlarını değerlendirmek ve iletişim kurmak’ maddesini açacak olursak...

Elektronik ekranların yaydıkları sinyallerin yanı sıra, bu noktada çok daha temel bir ihtiyaç da devreye giriyor: Ekran yerine insanları gözlemlemek.

Beynimizin ön tarafında bulunan frontal lob, sosyal ilişkileri değerlendirmek ve uygun davranışları üretmekten sorumludur. Bu lob sayesinde diğer insanlarla empati kurarız, yüz ifadelerinden ve ses tonundan bir takım mesajlar çıkarabiliriz. Ve frontal lob da çocukluğun ilk çağlarında en hızlı gelişimini gösterir.

Tam da bu çağda çocuklarınızın arkadaşlarının, öğretmenlerinin ve sizin suratlarınız yerine bir ekrana bakıyor olmaları... Eh, elbette bazı davranışların ve algıların geri kalmasına sebep olacaktır.

Reklam
Reklam

3. Gerçek dünyada varolmayan bir ‘Hızlı Sonuç Alma’ durumuna alışırlar.

Telefondaki veya tabletteki fotoğrafları parmağınızla sürükleyerek öbür fotoğrafa geçmek, tek bir dokunuşla istediğiniz uygulamaya ulaşabilmek var ya; hani bayıldığımız bu kolaylıklar… Bunları artık anne kucağındaki bebekler de yapıyorlar; hattâ bu hareketle kağıda basılı dergideki resimleri değiştirebileceklerini sanıyorlar, şirin görüntüler sunuyorlar gözlere.

İşin aslı pek de şirin değil ne yazık ki. Çünkü elektronik ekranların sağladığı bu kolaylıklar çocuklarınızda, ‘her hareketin anında sonucu vardır’ algısı yaratıyor. Bu algının sonucu olarak üretilen dopamin enzimi her parmak hareketinde tekrar beyne vuruyor; çocuğunuzun beynini her hızlı sonuçta daha fazla dopamine alıştırıyor.

Gerçek dünyada her hareketinin anlık sonucuna ulaşmaması halinde, bir düşünün… Beyin dopamin yağmuruna doyacağını sanırken (ve aslında bir bakıma dopamine bağımlı hale gelmişken), dopamin salgılanmıyor. Çocuğunuz için epey huysuz, epey huzursuz bir durum.

Reklam
Reklam

4. Son olarak, biraz da yararlarından bahsedelim...

Akıllı telefonların ve tabletlerin sağladığı yararlar da var elbette. Yazımızın başında eğitim&öğretim kısmına değinmiştik, aslına bakarsanız çok daha fazlası var. Eğer çocuğunuzun günde birazcık (en fazla bir saat) akıllı telefon kullanmasına izin verirseniz, çocuğunuzun düzen duygusu, hızlı tepki verebilmesi ve hattâ dil bilgisi gelişecektir.

Özetleyelim; çocukluk döneminde kilit süre: GÜNDE YALNIZCA 1 SAAT.

Kaynak: psychologytoday.com