Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) ne demek? Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) TDK sözlük anlamı nedir?

Atasözleri ve deyimler, belirli durumları çarpıcı bir şekilde ifade eden kalıplaşmış sözlerdir. Birleşik fiiller de yeni bir anlam kazanarak kalıplaşmış bir ifade sunarlar. Ancak bu sözler geçmiş zamanlarda ortaya çıktığı için günümüzde bazılarını anlamak zordur. Bazıları ise ilk duyulduğu andan itibaren anlamını ortaya serer. Kalıplaşmış ifadelerden biri olan Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) ne demektir? Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak), TDK sözlük anlamı nedir?

Atasözleri ve deyimler genellikle ortaya çıktığı dönemin popüler inanışlarını ve bilgilerini içeren ifadelerdir. Birleşik fiiller ise belirli kelimelerle birlikte kullanılarak yeni bir anlam sunarlar. Bu fiiller tıpkı atasözleri ve deyimler gibi bazı şeyleri ifade etmeyi kolaylaştırırlar. Bu sözlerden biri olan Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak), TDK sözlükte ne anlama gelir? Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) ne demek?

Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) Ne Demek? Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) TDK sözlük anlamı nedir?

  • Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) TDK sözlüğe göre 1 farklı anlama sahiptir.
Reklam
Reklam

Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) TDK sözlük anlamı şu şekildedir:

  1. bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz duruma gelmek

    Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) Cümle İçerisinde Kullanımı

    "Diplomatlarımıza, büyükelçilik ve temsilcilik binalarımıza, tankerlerimize yapılan saldırılara karşı elimiz kolumuz bağlı duruyoruz." - Talât Halman

Eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) ile Kurulan Atasözleri, Deyimler ve Birleşik Fiiller

el açmak el almak el atmak
el ayak çekilmek el ayak (veya etek) çekmek el bağlamak
el basmak el bebek gül bebek el bende!
el çekmek el çektirmek el çırpmak
el değiştirmek el değmemek el dokunulmamak
el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz el el üstünde oturmak el elde baş başta
el elden kalmaz, dil dilden kalmaz el elden üstündür (ta arşa kadar) el eli yıkar, iki el yüzü
el el ile, değirmen yel ile el ermez, güç yetmez el etek öpmek
el etek tutmak el etmek el kadar
el kaldırmak el katmak el koymak
el ovuşturmak el öpenlerin çok olsun! el öpmek
el öpmekle ağız aşınmaz el pençe el pençe divan
el pençe divan durmak el sıkmak el sıkışmak
el sürmemek el tazelemek el terazi, göz mizan
el tutmak el (veya elini) uzatmak el üstünde tutmak
el vergisi, gönül sevgisi el vermek el vurmamak
el (veya elini) yakmak el yarası onulur, dil yarası onulmaz el yıkamak
elde avuçta (ne varsa) elde avuçta (bir şey) kalmamak elde etmek
elde kalmak elde (veya elinde) olmamak elde tutmak
eldeki yara, yarasıza duvar deliği elden ağza yaşamak elden ayaktan düşmek (veya kesilmek)
elden bırakmamak (veya düşürmemek) elden çıkarmak elden çıkmak
elden geçirmek elden gel! elden geldiği kadar
elden gelmemek elden gitmek elden kaçırmak
elden kaçmak ele alınır ele alınmaz
ele almak ele avuca sığmamak ele bakmak
ele geçirmek ele geçmek ele gelmek
ele vermek eli alışmak eli altında olmak
eli (veya elleri) armut devşirmek eli ayağı (olmak) eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak)
eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak eli ayağı titremek eli ayağı tutmak
eli aza varmamak eli boş çıkmak eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)
eli boş gelmek eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak) eli değmek
eli dursa ayağı durmaz eli ekmek tutmak eli eline değmemek
eli ermek eli ermez gücü yetmez eli genişlemek
eli gitmek eli harama uzanmak eli işe yatmak
eli kalem tutmak eli kırılmak eli kırılsın!
eli kolu bağlı durmak eli kurusun! eli olmak
eli para görmek eli silah tutmak eli varmamak (veya gitmemek)
eli yatmak elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi elinde bulunmak (veya olmak)
elinde büyümek elinde kalmak elinde olmak
elinde olmak elinde patlamak elinde tutmak
elinde ... var elinden elinden almak
... elinden çıkmak elinden (bir şey) düşmemek elinden (bir şeyi) düşürmemek
elinden bir iş (veya şey) gelmemek elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak
elinden geleni yapmak elinden gelmek elinden hiçbir şey kurtulmamak
elinden iş çıkmamak elinden iyi iş gelmek elinden kan çıkmak
elinden kurtulmak elinden tutmak eline almak
eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek) eline ayağına üşenmemek eline bakmak
eline doğmak eline düşmek eline erkek eli değmemiş olmak
eline eteğine doğru eline eteğine sarılmak eline fırsat geçmek
eline geçmek eline kalmak eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık
eline su dökemez eline tutuşturmak eline yüzüne bulaştırmak
elini arı kovanına sokmak elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek) elini ayağını öpeyim
elini belli etmek (veya göstermek) elini çabuk tutmak elini kana bulamak (veya bulaştırmak)
elini kolunu bağlamak elini kolunu sallaya sallaya gelmek elini kolunu sallaya sallaya gezmek
elini kulağına atmak elini oynatmak elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi)
elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak elini sürmemek elini taşın altına koymak (veya sokmak)
elini veren kolunu alamaz elini vicdanına koymak elinin altında (olmak)
elinin hamuruyla erkek işine karışmak elinin tersiyle çarpmak elinin tersiyle itmek
elinle ver, ayağınla ara eliyle koymuş gibi elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak
elle tutulur elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır) elle tutulur tarafı olmamak
eller yukarı! ellerde gezmek ellerim yanıma gelsin
elleri (veya ellerin) dert görmesin
Anahtar Kelimeler: