Onur Aykut BAHÇIVAN - Mynet Haber Merkezi
‘Eline her olta alan delikanlılık yapmasın!’ sloganıyla yayın hayatına başlayan Kefal Dergi’yi çıkartan gençler ilk sayı olmasına rağmen dergiye gösterilen ilgiden oldukça memnun. Bu ilginin en büyük nedeni ise diğer edebiyat veya siyaset dergilerindeki gibi tüm içerik sadece metinlerden oluşmuyor. Kişilerden gelen güzel karikatür veya fotoğraflarda yer alıyor. Böylece okurken insanın dertlenmek yerine keyiflenmesi ve içeriğinin de son derece anlaşılır olması sağlanmış. Dergiyi çıkaranların tek dertleri kendi sohbetlerine artık milleti de ortak etmek.
Kefal Dergi’yi yayınlayan gençler, derginin adının ‘Kefal’ olmasının özel bir sebebi olduğunun altını çiziyor. Sloganından da anlaşıldığı gibi; Kefal Dergisi, “Eline her olta alan delikanlılık yapmasın!” mesajını vererek, edebi olmasının yanında mizahi bir duruş da sergiliyor.
“ÖĞRENCİLER ÖZGÜR DEĞİL”
Dergi sahibi Kemal Can Kayar, dergiyi çıkarmalarındaki en büyük etkenin, öğrencilerin okul bünyelerinde yeterince özgür olamadıklarını söyleyerek, “Biliyorsunuz ki üniversiteler öğrencilerine kendi bünyelerinde sesini duyurması için bir çok yayın imkanı sunuyor. Fakat bu imkanların hemen hepsi bürokrasinin sonu gelmez karmaşıklığında boğuluyor ve zaten büyük bir kısmı da sadece o okul içerisinde kalıp sesini okulun duvarlarının dışına taşımıyor. Her şeyden önemlisi de bizim muhalefet etme ve biraz da dalga geçme ihtiyacımız. Üniversiteler içinde ne yazık ki bu kadar özgür olamıyoruz. Matbaanın parasını kendi cebimizden verip daha sonra da Davutpaşa'dan sırtlanıp bütün Türkiye'ye dağıtmaya çalışırken kimse bize hesap soramıyor ve her türlü sorumluluk bize ait. Böyle yavaş yavaş büyüyerek hatta dergiyi bir süre sonra başka bir inisiyatife devrederek ilerlemek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“TEKELCİ ZİHNİYETTEN UZAĞIZ”
Dergiyi ‘tekelcilik’ zihniyetinden yoksun bir biçimde her geçen gün başka taze kanların katıldığı bir yapı olarak tasarladıklarını ve herkesi de bu yapının içine davet ettiklerini belirten dergi sahibi, “Dar bir çevrede gelişen bir şeydi bu dergi fikri. Bu şekilde yapılsaydı bizim için heyecansız ve kısa ömürlü olacaktı. Fakat daha sonra sürekli genişleyip kendini devretme fikri bizi bu işi yapmaya çok heveslendirdi. Çünkü burada sadece bizim isimlerimiz olursa tekelci, kibirli yayıncılık anlayışından ne farkımız kalır diye düşündük. Her sayıda daha da genişlemeyi düşünüyoruz, herkesi içeri buyur ediyoruz. Ben kişisel olarak da daha sivri yazılar yayınlansın, dergi kendiyle hesaplaşmasını başarsın istiyorum” şeklinde konuştu.
“BİZE YOLLANAN YAZI VEYA FOTOĞRAFLARA HER ZAMAN YER VAR”
Tümüyle bir edebiyat dergisi olmadıklarını ve zaten o kadar da ciddi olmadıklarını dile getirirken, ellerine güzel bir fotoğraf veya çizim geldiğinde de bunu bastıklarını söyleyen Kayar, “İlk önce Kefal Dergi'nin belli bir içeriği yok. Bize gelen öykülere, şiirlere dergimiz de her zaman yerimiz var ama bir edebiyat dergisi değiliz. Çünkü o ciddiyetimiz yok. Bu dergi bir edebiyat dergisi dersek o sorumlulukla hareket etmek gerekir. Zaten dergiyi çıkartan asli kadro içinde edebiyatla alakası olmayan arkadaşlar da var. Kimsenin önceliği yok kağıdın üzerinde. Güzel fotoğraf gelir onu basarız, çizim gelir onu basarız. Derdimiz alt kültürlere sahip çıkmak. Nasıl bir içeriği var mevzusu önemli; buna vereceğimiz yanıt popüler yayınlar da konuşulmayan kendi dilimizi konuşmak” dedi.
Türk edebiyatının efsane isimlerinden Adalet Ağaoğlu Kefal'in ilk sayısına konuştu
“KALİTEMİZ DÜŞERSE DERGİYİ ÇIKARMAYIZ”
Kefal Dergi’nin her sayıda kendini daha da geliştireceğini ve hatta böyle olmadığı takdirde dergiyi çıkarmayacaklarını savunan derginin sahibi Kayar, “Kefal Dergi her sayı da kalitesini katlamayı kendine ilke edinmiştir. Eğer bunu başaramazsa derginin çıkması için bir sebep kalmamıştır. Önümüzde çok güzel bir ikinci sayı var. İlk sayımız bir çok insan tarafından beğenildi. Biliyoruz ki, bir çok hatası olan bir sayıydı. Yeterince geniş kapsamlı değildi. Ama bu sayıyı beğenmeyen biz; ikinci sayıyı da beğenmeyeceğiz ki hep daha iyisi olsun diye” şeklinde konuştu.
DERGİNİN İÇERİĞİNDEN BAZI BÖLÜMLER:
Kronos Başlıklı Yazıdan Bir Bölüm: “Zaman… Üzerine yazılar, şiirler, şarkılar yazılan, tablolarda resmedilen. Varlığı ilimin, bilimin, sanatın tüm yollarıyla kanıtlanırken hala yokluğundan şikayetçi olduğumuz zaman. Bizim büyük inkarımız.”
Kadın Ölmez, Yalnızca Gider: “Yaşadığını biliyorum, nefes aldığından eminim. Sakın bizi duyduğunu bizi izlediğini düşünüp kendini kandırma. Ama ölmediğini biliyorum. Sadece gittin. Güney ülkeleri gibi bir yere. Daha sıcak, daha içten bir yere.”
Uçan Hasan: “Bahçemizdeki erik ağacına tırmanıp, en yüksek yerinden atlayan, akıl sağlığının pek yerinde olmadığını düşündüğüm biriydi o. Adı Hasan’dı. Nam-ı diğer Uçan Hasan.”
Sefaköy metrobüs köprüsünde uçakları izleyen vatandaşların öyküsü, 90’lı yılların çocukları, Hürriyet Mahallesi'ndeki Hollandalı Leo, kaos teorisi, sınıf başkanlığı ile devlet başkanlığı arasındaki benzerlik, “bir ayrılık hikayesi” olan “sünnet”, İstanbul’un lekeleri ve 20. Yüzyılın ütopik memleketleri… tüm bunlar ve daha fazlası Kefal’in ilk sayısında…