Emekli subaylardan Bahçeli'ye ağır eleştiri

ANKARA (ANKA) - Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı Emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 12 Eylül'e ilişkin sözlerini değerlendirerek, "Sanki, aferin ellerinize sağlık gibi bir mesaj bulduk ve 12 Eylüle götüren faşizan çizgiye çıkaran, bizden Silahlı Kuvvetler'e gönderme yapan konuşma talihsiz oldu" dedi.

TESUD Genel Başkanı Küçükoğlu, gazeteci Uğur Dündar'ın hazırlayıp sunduğu "Arena" programında, üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasını öngören anayasa değişikliğine verdiği desteği protesto amacıyla MHP Genel Merkezi'ne bıraktıkları çelengin partililer tarafından parçalanması ve ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin grup toplantısındaki 12 Eylül'e ilişkin sözlerini değerlendirdi.

Reklam
Reklam

Küçükoğlu, Bahçeli'nin genel olarak Türkiye'deki yanlış bir algılamadan hareket ettiğini kaydederek, şöyle konuştu:
"Emekli Subaylar Derneği nedir, emekli subaylar nedir? Biz gerçekten bunu toplumda ifade etmekten ve kendimizi anlatmaktan son derece zorluk çektiğimizi ifade etmek isterim. Genelkurmayla organik bir bağımız yok. Bir bağ ararsanız, adres ararsanız, adres aslında Milli Savunma Bakanı. Neden Milli Savunma Bakanı, çünkü yasayla kurulduğumuz için diğer dernekler gibi genel kurulda kararlarımız doğrudan tüzüğe intikal ettirilemiyor. Tüzüğümüzü Sayın Milli Savunma Bakanı onaylıyor."

-FAŞİZAN ÇİZGİ-
Bahçeli'nin 12 Eylül'e ilişkin sözlerini "talihsizlik" olarak nitelendiren Küçükoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yanlışlık orada. 12 Eylül'de ben sadece binbaşı rütbesindeydim ve Londra'da askeri ataşeydim. 12 Eylül'ü ben yapmadım. 12 Eylül sonrasında da ben sadece Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü ve Baş Yaverlik görevlerini yaptım, herhalde hiç kimse de bir kurmay binbaşıya bir yarbaya ne yapması gerektiğini sormadı. Çünkü 12 Eylül'e eğer dönersek 10 Eylül'ü de konuşmamız gerekir. 12 Eylül öncesindeki Türkiye'yi de konuşmamız gerekir. Sadece Genelkurmay Başkanlığı'nın o sıralarda yayımladığı 12 Eylül öncesi ve sonrası kitapçığını bile incelemek, gerçekten yakın tarihimiz konusunda hepimizi rahatsız edecek sahneler ortaya koyar. Biz ona dönmek istemiyoruz. Bir şeyi daha ortaya koymak istiyoruz, ne zaman ki gerçekten simgesel bir olayla, yarın tekrar 12 Eylül öncesini yaşayabileceğimiz ortam endişesiyle ve laiklik düzeninden ciddi olarak sapış olacağını hissettiğimiz zaman devreye girmek durumunda kaldık. Sayın Bahçeli grupta bu konuşmayı yapmak yerine beni eleştirseydi, keşke beni ziyaret etselerdi daha önce ziyaret ettikleri gibi, bana dertlerini anlatsalardı. Sanki, aferin ellerinize sağlık gibi bir mesaj bulduk ve 12 Eylül'e götüren faşizan çizgiye çıkaran, bizden Silahlı Kuvvetler'e gönderme yapan konuşma talihsiz oldu. Sorunumuz MHP ile değil. hala biz el sıkma yollarını arıyoruz ve diyoruz ki düş kırıklığımız dediğimiz ifade kırgınlığa gitmesin ve sözler bitmesin."
Küçükoğlu, türban sorunuyla hiçbir zaman uğraşmadıklarını belirterek, "Ama biz diyoruz ki toplum içinde zaten bir anlamda defacto olmuş bir konunun, toplumda çatışmaya ve felaketlere yol açabilecek simgesel olayın siyasallaştırılmasına ve bu siyasallaşma içinde değerlerini paylaştığımız ve hala da aynı şeyi söylüyorum Milliyetçi Hareket Partisiyle TESUD'un değerleri çok yerde örtüşüyor. Liderlerinin yanlışlığı üzerinde biz demokratik paylaşımcı, çoğulcu, katılımcı bir simge ortaya koymak istedik" dedi.

Reklam
Reklam

-KİMSE PAŞA KOVALAMADI-
Küçükoğlu, MHP Genel Merkezi önüne çelen konulması sırasında yaşanan olayları ise şöyle anlattı:
"Ne paşa kovalandı, ne de kimse paşayı kovalayabildi ne de benim üyelerime bir saldırı oldu. Çelenkler konuldu, küçük bir grupla o çelengi koyduk. Neden kadın çoğunlukla olsun, çatışma kültürü yaşanmasın ve açıklama da yasakladık. Ben de maalesef uçak sis nedeniyle kalkmadığı için orada olamadım. Yazılan mektup dağıtıldı ve gruplar dağıldıktan sonra polis güvenliği arttırmak için çelengin önünden çelenkle bizim aramıza bir barikat kurdu. Bu barikattan doğan boşluktan, yani MHP binası ile çelenk arasındaki boşluktan o 4 kişi saldırıya geçti ve üç ayaklı bir tahtayla bir meydan muharebesi yaşandı ve bir cihadı andıracak şekilde ‘Tekbir' diye bir şeyler, ‘Allahu Ekber' diye, hani askerin en kutsal, savaşta askeriyle süngü hücumuna kalkmadan önce kullandığı o terim, ilk defa o dört şaşkın tarafından, kusura bakmayın çünkü Sayın Paçacı da aynı şeyi söyledi, bunlar oradaki görevlilerdi, bizim yetkililerimiz değildi diye, çelenk meydan muharebesi bizim görmediğimiz, sonradan teypten izlediğimiz, videodan, sizin ekranlardan izlediğimiz bir muharebeye dönüştü."

Reklam
Reklam

-ERGENEKON DAVASI-

Ergenekon Davası konusunda emekli generaller ve subayların orduevinde bir araya gelip Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a mektup yazarak "Artık ne duruyorsun gereğini yap" dedikleri iddialarına değinen Küçükoğlu şöyle konuştu:
"Ben bunun üzerine hemen medyayı topladım ve bütün devletin bütün makamlarına mektubumu ve bildirimi yazdım. Dedim ki hiçbir emekli subay, dernek üyesi böyle bir mektup yazamaz. Böyle bir mektup da doğru değil çünkü orduevinin içinde siyaset yapılamaz. Eğer bir grup toplanıp böyle bir eyleme kalksa, orduevi müdürü uyarısını yapar ve askeri inzibatla kulağından tutar dışarıya atar. Bu kadar gerçek dışı, provokatif bir haber olamazdı. İkinci haber ise benim genel merkez yönetim kurulu üyesi olan bir emekli tuğgeneralimizin imzasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'ne isyan çağrısı, darbe çağrısı yazan bir mektup yayınlandı. Mektubu ele geçirdim, medyayı topladım. O adı geçen arkadaşımızı da çağırdım, Celal Gürkan'ı. O da durumu anlattı ve hemen Genelkurmay Başkanına ve Milli Savunma Bakanı bir resepsiyonda bir büyükelçinin yanında bize taktirlerini sundu Sayın Başbakan dahil. Yani Hükümet'e dahi bilgi verildi." (ANKA)

Reklam
Reklam