Türkiye'nin uzay boşluğundaki en eski gözü olan İstanbul Üniversitesi (İÜ) Gözlemevi, 1933 yılından beri yaptığı günlük güneş gözlemleri ile astronomi tarihine tanıklık etti. Almanya'da yaptırıldıktan sonra İstanbul'a getirilen tarihi teleskopla güneş üzerindeki patlamalar saniye saniye kayıt altına alındı. Gözlemevinde kaydedilen güneş patlamaları, yüzlerce yolcu taşıyan uçakların nasıl faciadan korunduğunu, milyonlarca dolarlık uyduların nasıl kurtarıldığını biraz da ürküten görüntülerle ortaya koydu. Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk dönemlerinde Astronomi çalışmaları için adımlar atıldı. Yerli imkanlar yetersiz kalınca Almanya'dan siparişle teleskop alınmasına karar verildi. 1933 yılında İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi bünyesinde kurulan Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü için tasarlanan teleskop döneminin büyük teknolojik vizyonunu yansıtıyordu. Araştırma ve gözlem için kullanılacak teleskop büyük bir heyecan ile gözlemevine yerleştirilmişti. Beyazıt'taki İÜ ana kampüsü içinde bulunan gözlemevinin binası da haliyle özel olarak tasarlandı. Kubbe altına yerleştirilen teleskop, binadan bağımsız olarak 3 kat seviyesinden zemine direkt olarak monte edilmişti. Sarsıntıların önlenmesi için alınan önlem, bugün bile uygulanıyor. Öğrencilerin de kullanımında olan Carlzeiss Jena marka teleskop, adeta Türkiye'nin astronomi tarihiyle yaşıt. Gözlemevinin en nadide parçası olan teleskop ile bugün bile uluslararası kuruluşlara Türkiye'den aktarılan verilerin günlük tespiti ve ölçümü yapılıyor. Tıkır tıkır çalışan kendine özgü teleskobun kaydettiği veriler de, tanıklık ettiği olaylar da kitaplara konu olacak cinsten. Merkezin görevlilerinden Prof.Dr. Adnan Ökten, yıldız, güneş, uydu, astroid, kuyrukluyıldız, meteor, metorit ve tutulma gözlemleri yaparak uluslararası kuruluşlarla paylaştıklarını belirtti. Dünyada sayılı 200 gözlemevi ile irtibatlı olan merkezi anlatan Öktem, aynı zamanda NASA, ESA gibi kuruluşların da uydularının verilerini takip ettiklerini hatırlattı. YOLCU UÇAKLARI İÇİN ALARM VERİLDİ1945 yılından bu yana düzenli olarak yapılan ölçümlerin kayıtlarının tutulduğunu ifade eden Ökten, bu takibin amacını, güneş patlamalarının dünya ile direkt ilişkili olması olarak anlattı. Ökten, "Bu olayları takip ediyoruz çünkü bunların dünya üzerinde de etkileri oluyor. Uyduda astronotlar uyarılıyor, dışarıda ise içeri çağrılıyor. Çok büyük patlamalar sırasında dünya üzerinde belirgin etkileri var. Haberleşme, petrol boru hatları, göçmen kuşların geçiş yolları gibi yerlerde bir takım somut etkileri var." dedi. Gözlemevinde yaşanan yaklaşık 40 yıl önceki olayı anlatan Ökten, güneşteki patlamaların BBC radyo sinyalleri üzerinden etkilerini şu çarpıcı ifadelerle anlattı: "1980 yıllarıydı. Burada ben de hocam ile birlikte çalışıyorduk. BBC'den zaman tayinleri için radyo sinyalleri alıyoruz. Birden sinyaller kesildi. İlkin farkına varamadık kesintinin. Sonra teleskoptan baktığımda güneşin üzerinde çok büyük bir patlama olduğunu gördüm. O patlamanın direkt etkisini dünya üzerinde radyo sinyallerinin kesilmesiyle gördük. Yaklaşık 2 buçuk saat süreyle sinyaller kesildi. Tehlikeli sonuçları olabilir. Uçakta pilotlar havada iken haberleşemeyebilir, uydular da olabilir." 8 DAKİKA SONRA DÜNYADA Benzer bir olayın 6 ay kadar önce de yaşandığını hatırlatan Ökten, büyük bir güneş patlamasının ardından alarm seviyesinin yükseldiğini söyledi. Ökten, " Pilotlar uyarılmıştı. Özellikle kıtalar arası uçan, Amerika'ya gidip gelen yolcu uçakları alt enlemlerden uçtular. Kendi rotalarından uçamadılar. Yüksek oranda radyasyon tehlikesi oluşuyor. Biz patlamayı, gerçekleştikten 8 dakika sonra dünyada görebiliyoruz. Ancak küçük parçacıkların geliş zamanı 48 saate kadar çıkabiliyor. Bu tehlikelerden korunmak için Soho Uydusu bulunuyor. Bu uydu sadece güneşi gözlüyor ve olabilecek tehlikelere karşı uyarı mekanizması yürütüyor." ifadesini kullandı. Bu gözlemlerin önemini en son Rusya'da yaşanan bir olayı örnek vererek anlatan Ökten, tespit edilemeyen bir astroidin Rusya'ya düştüğünü ve görevlilerin bundan habersiz olduğunu söyledi. Ökten, " Rusya'ya astroit düştüğü gün bir başka astroidi takip ediyorduk. O da dünyaya çok yakın geçecekti. 5 bin kilometre yakından geçecekti yani bizim suni uyduların bulunduğu mesafeden geçecekti. Daha yakından da geçebilirdi. O zaman dünyanın çekim kuvvetinin nasıl bir etki yapacağı düşünüldüğünde dünyaya düşme ihtimali olabilirdi. Rusya'da düşeni tespit edemediler mesela. Çünkü o güneşin olduğu bölgeden geliyordu, onu gözlemlemek çok zordur. Onu kaçırdılar. Yakalayamadılar." dedi. Bölümün yüksek lisans öğrencisi Ümit Kavak da bu tip teleskoplara modern kameraların monte edilmesiyle uzay derinliğindeki cisimlerden çok kaliteli görüntü alınabildiğini belirtti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz