Koronavirüse iyi geleceği, hastalıktan koruyacağı ya da tedavi edeceği düşüncesiyle kullanılan bazı kürler, sağlığı tehdit ediyor. Sanal dünya ise bu tür tehlikeli reçetelerin ve kulaktan dolma bilgilerin yer aldığı bir ortamı yaratıyor. Halk arasında yaygınlaştığı görülen yanlış bilgi ve yönlendirmelerin, salgının kontrolünü zorlaştıracağına dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Mikrobiyolog İpek Ada Alver, "Özellikle sosyal medyada, koronavirüse iyi geldiği iddiasıyla çeşitli madde ve karışımlar paylaşılırken alternatif tedavi yöntemleri sunuluyor ve bu yanıltıcı bilgiler bir anda milyonlarca kişiye ulaşabiliyor" diyerek uyardı.
Bilinçsizce uygulanan yöntemlerin çok ciddi yan etkilere neden olabileceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Mikrobiyolog İpek Ada Alver, American Journal of Tropical Medicine and Hygiene dergisinde yayınlanan araştırmada elde edilen verileri değerlendirerek şunları söyledi:
"Yaptığımız araştırmalara göre arama motorlarında en çok 'koronavirüse iyi gelen tedaviler' ya da 'bitkisel kürler nedir' soruları karşımıza çıkıyor. Aslında biz şu anda hem salgınla mücadele ediyoruz hem de insanların hurafe inançlarıyla mücadele ediyoruz. Amerika'daki bilimsel yayında yer alan verilere göre arama motorlarında ilk olarak koronavirüse karşı iyi gelen kürler, bitkisel tedaviler araştırılıyor. Bu da semptomları olan hastanın bu şekilde gidip test yaptırmamasına neden oluyor. Kişi farmakolojik tedavi yöntemlerini reddederek alternatif tedavi yöntemlerini tercih ediyor. Bu koronavirüsle mücadeleyi zorlaştırıyor. Bunlar bilinçsizce uygulandığında çok ciddi yan etkilerle karşı karşıya kalınacaktır. Bunun yerine aşıya güvenmek, maske, mesafe ve temizlik kurallarına uymayı öneriyoruz."
Hurafe olarak adlandırılan bilimselliği kanıtlanmamış bu yöntemlere Türkiye'de de başvurulduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Mikrobiyolog Alver, "Bu hurafelerden en önemlisi ülkemizde yaygın şekilde görülen arı sokmasının koronavirüs tedavisinde etkili olduğu düşüncesi. Malatya'da da arıcılara çok büyük bir talep oluştuğu biliniyor. Aynı zamanda internet sitelerinde sıkça sorgulanan udi hindi otu da sıklıkla başvurulan yöntemler arasında. Bunun dışında Çin'de günde 1,5 kilo sarımsak yiyen kadının boğazının tahriş olması sonucu hastaneye kaldırıldığı, İran'da da dezenfektan olarak kullanılan etil alkolün içilmesi sonucunda pek çok kişinin hayatını kaybettiği biliniyor" ifadelerini kullandı.
Bu tür bitkilerin ve yöntemlerin bilinçsiz kullanılmasının zararlarını anlatan Alver, "Öncelikle bu tür ürünlerin bilinçsiz ve yanlış kullanımı organ yetmezliğine sebep olabiliyor. Özellikle son zamanlarda yaşanan arı sokması ile ilgili haberler gördük ancak arının iğnesinde 18 farmakolojik ajan var. Bu 18 kimyasal kişiye zarar verebilir. Kişinin bunların birine dahi alerjisi olsa yüzde, gözde şişmeler meydana gelebilir. Bununla başlayıp ardından ciddi solunum güçlüğüyle seyreden şok dediğimiz ani ölümle karşı karşıya kalabiliriz. Bunun yanında özellikle etil alkol kişiyi ölüme kadar götürebilir. Bunun dışında satış rekorları kıran udi hindi otu da karaciğer yetmezliğine yol açabilir. Sosyal medyada alanında uzman olmayan kişilerce önerilen bu bitkisel kürler ne yazık ki kişilerde organ yetmezliği hatta ölüme davetiye çıkarabilir. Lütfen bunların araştırmasını ve alanından uzman kişilerden bilgi almanızı öneriyorum" tavsiyesinde bulundu.
DHA