Baş dönmesi şeklinde tarif edilen şikayetler, onlarca farklı sebebe bağlı olarak meydana gelebilir ve çoğu zaman sıradan bir durum kabul edilir. Gerçekten de toplumdaki herkes, yaşından ve cinsiyetinden bağımsız olarak, hayatında pek çok defa, kısa süreli baş dönmeleri yaşamıştır. Açlık, yorgunluk, uykusuzluk gibi herkesin her gün karşılaşabileceği olumsuzluklar ya da enfeksiyon hastalıkları, tansiyon düzensizlikleri, kansızlık gibi durumlar ve araç tutması, baş dönmesinin en sık rastlanan sebepleri arasında yer alır. Hatta baş dönmesi, kadınların adet ve gebelik dönemlerinin neredeyse karakteristik bir özelliği sayılır. Baş dönmesinin bir hastalık belirtisi ya da başlı başına bir hastalık olarak ele alınması için tekrarlama sıklığına, süresine, eşlik eden diğer şikayetlere ve bu durumun kişinin hayatını nasıl etkilediğine bakmak gerekir. Vertigo ise, özel bir tür baş dönmesidir ve bu özelliğini kaynağından alır; vertigonun kaynağı, vücudun denge sistemidir.
Latince kelime anlamı "dönmek" olan vertigo, tıpta kelimenin tam anlamıyla bir "baş dönmesi" halini tanımlar. Hastalar tarafından, "sanki altımdan yer çekiliyor" ya da "boşlukta gezer gibiyim", "sersem gibiyim" şeklinde tarif edilen haller vertigo değil, dizziness (sersemlik) olarak tanımlanır. Gözler açıkken mekan kişinin çevresinde dönüyormuş gibi, gözler kapalıyken de kişinin kendisini dönüyormuş gibi hissetmesi şeklindeki şikayetler, yani gerçek bir dönme hissi vertigo olarak değerlendirilir. Vertigo, dairesel hareket halüsinasyonu olarak da tanımlanır.
Vertigo, vücudun denge mekanizmasında meydana gelen bir bozukluğun sebep olduğu baş dönmesidir. Diğer bir deyişle vertigo bir hastalık değil, vücudun denge sisteminde meydana gelen bir hastalığın ya da bir dizi aksaklığın belirtisidir. Bu durumda çevremizde sık sık duyduğumuz "vertigo hastalığı" şeklindeki ifadenin yanlış bir kullanım olduğunu da belirtmemiz gerekir. Vertigo, tıpkı yüksek ateş ya da mide bulantısı gibi bir belirtidir ve denge sistemindeki bir aksaklığı işaret eder.
Vertigo duyusal bir yanılsamadır. Kişi hareket etmediği halde, kendisini ya da çevresini hızla dönüyormuş gibi hisseder. Çoğu kişi, eş-dosttan duyduklarının da etkisiyle "yer ayağımın altından kayıyor, düşecek gibi/bayılacak gibi oluyorum, kafamın içi bomboş" ve benzeri şekillerde tarif ettikleri şikayetlerinin vertigo olduğunu düşünürler. Oysa vertigo, tüm bu şikayetlerle karıştırılamayacak kadar belirgin bir dairesel hareket hissidir. Eğer gerçek bir vertigo atağı geçirirseniz, bunu mutlaka anlarsınız. Ama eğer şüpheleriniz varsa, gerçek bir vertigo atağının nasıl bir şey olduğunu anlamak için kendiniz bir vertigo testi yapabilirsiniz. Bunun için ayakta dururken kendi çevrenizde 30-40 defa dönün. Durduğunuzda, ayakta durmakta güçlük çeker, bulunduğunuz oda dönmeye devam ediyor gibi hissedersiniz. İşte vertigo böyle bir illüzyondur.
Vertigo temelde kulakla ilgili bir şikayettir. Vertigoya sebep olan hastalık, kulakla beyin arasındaki herhangi bir yerde olabilir. Öte yandan bu hastalığa başka sistemlerin de sebep olması mümkün.
Vertigo, vücudun dengede durmasını sağlayan sistemdeki aksaklıklardan meydana gelir. Kemikler ve kaslardan oluşan iskelet sistemi hareket etmemizi sağlar. Düşmeden, devrilmeden, yalpalamadan yani dengeli bir şekilde hareket etmemiz için ise, bulunduğumuz ortamı her yönüyle algılıyor olmamız gerekir. Denge, vücudumuzun mevcut pozisyonu, yapmak istediğimiz hareket, bulunduğumuz ortam ve yapacağımız işle ilgili bilgiler birlikte değerlendirilerek sağlanır. Bu bilgilerin sağlıklı değerlendirilemediği durumlarda ise başımızı ve vücudumuzu kontrol edemeyeceğimiz hissine kapılırız.
Denge sisteminin kumandası, beynin altında yer alan beyinciktedir. Ortama dair bilgiler gözler tarafından; başın pozisyonuna dair bilgiler iç kulaklar tarafından; vücudun pozisyonuna dair bilgiler de omurilik tarafından, beyinciğe ulaştırılır. Beyincik tüm bu verileri işleyerek vücudun dengeli bir şekilde durmasını ya da hareket etmesini sağlar. Vücudun dengesi, verilerin beyinciğe vücudun her iki yanından, eş zamanlı (senkron) bir şekilde iletilmesine bağlıdır. Sistemde rol alan organların herhangi birinden bilgi iletiminde bir aksaklık, senkron bozukluğu olduğunda, çoğu insanın "sarhoşluk" benzetmesi yaparak tarif ettiği dizziness hali yaşanır. Sistemin tamamında yani hem göz, hem orta kulak hem de omurilikte aynı anda bir bozukluk yaşandığında hissedilen baş dönmesi ise, vertigo olarak adlandırılır. Yani vertigo temelde kulakla ilgili bir sorun olmakla birlikte, görme ve hareket mekanizmasını da içine alarak beyne kadar uzanan sisteme ait bir bulgudur.
Vertigo denge sistemindeki sorunlardan kaynaklanan bir şikayet olduğuna göre, sebeplerini de denge sisteminde aramamız gerekir. Vücudumuzda başka başka sistemlerde yer alan, birbirinden tamamen farklı prensiplere göre işlevlerini yerine getiren kimi organ ve dokular, bir başka sistemin ortak elemanları olabilirler. Tıpkı denge sistemini oluşturan organ ve dokular gibi. Vücut dengesi 3 ayrı sistemin iş birliği ile sağlanır.
Vestibüler sistem: Denge duyusu ile ilgili sistem. İç kulakta yer alır ve reseptörleri sayesinde başın yatay ve dikey hareketlerini, bu hareketlerin hızını algılayarak, bu bilgileri beyne iletir.
Oküler sistem: Görme ile ilgili sistem. Mekan algısının oluşması ve vücudun çevreye uyumlu hareket edebilmesi için göz kaslarını kontrol eder.
Serebellar sistem: Derin duyu alıcıları. Vücudun neresinin yere değdiğini, neresinin hareket ettiğini algılar ve kasları her an (uyurken bile) harekete hazır halde tutar.
Bu 3 sistemin her biri çevre ve vücut hakkında sahip oldukları bilgileri merkezi sinir sistemine, yani beyin ve omuriliğe iletirler. Beynin 3 sistem arasındaki koordinasyonu sağlayabilmesi ve vücudu harekete geçirebilmesi için bu bilgilerin birbiriyle tutarlı olması gerekir. Araç tutması dediğimiz durum, bu koordinasyon bozukluğuna en güzel örnektir. Seyir halindeki bir aracın içinde kitap okuduğunuzu düşünün. Başınızın ve vücudunuz aracın hareket ettiğini algıladığı halde, gözleriniz yolu değil sadece kitabı gördüğü için bu hareketi algılayamaz, görsel oryantasyon sağlanamaz. Eksik ya da tutarsız bilgi alan beyin de bu durumda ne yapacağını bilemez ve mide bulantısı ya da baş dönmesi gibi belirtilerle vücudun savunma sistemlerini harekete geçirmeye çalışır.
Denge mekanizmasının en önemli aktörü iç kulakta yer alan vestibüler sistemdir. Vertigo da çoğu zaman vestibüler sistemdeki bir aksaklıktan kaynaklanır. Vertigo, oluşma kaynağına göre 2 grupta ele alınır.
1. Periferal vertigo
İç kulakta ya da vestibüler sinirlerde meydana gelen bozukluktan kaynaklanır. Vertigoya sebep olan iç kulak hastalıklarından başlıcaları;
Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV): Vertigonun en sık rastlanan sebebidir. Baş dönmesi, başın hareketi ile ortaya çıkar ve ataklar halinde tekrar eder. Halk arasında "kristal oynaması" olarak bilinir. Şikayetler hastaların yarısında 3 ay içinde kendiliğinden ortadan kalkar. Bu süre içinde düşmelere ve çarpmalara bağlı yaralanmalara karşı dikkatli olunmalıdır. Atakların sık aralıklarla tekrar etmesi durumunda iç kulağa ait başka bir hastalıktan şüphe edilebilir.
Vestibuler Nörit: Vertigonun 2. en sık rastlanan sebebidir. Sebebi tam olarak bilinemeyen iltihaplı bir hastalıktır. O kadar hızlı ve şiddetli başlar ki, hastalar ölüm korkusu yaşarlar. Ortalama olarak 2 günle 6 hafta süren hastalık, kalıcı bir hasar bırakmadan kendiliğinden iyileşir. Şiddetli baş dönmesine mide bulantısı, kusma, yutma güçlüğü de eşlik eder.
Meniere Hastalıkları: İç kulak tansiyonu olarak da bilinen hastalık, iç kulak sıvısındaki artıştan kaynaklanır. Ani gelişen vertigo atağı ile birlikte kulakta dolgunluk hissi, işitme kaybı ve çınlama şikayetleri de olur.
Vestibüler sinirde meydana gelen bozukluklar ise;
Menenjit,
Sifiliz,
Kabakulak gibi virütik hastalıklar ve
Tümör kaynaklıdır ve bu hastalıklar da vertigoya sebep olabilir.
Bunlar dışında soğuk hava, kafa travmaları ve bazı ilaçlar da periferal vertigoya sebep olabilir.
Beyindeki denge merkezlerinde meydana gelen sorundan kaynaklanır. Bu durumda vertigoya baş ağrısı, uyuşma, felç, konuşma bozukluğu, çift görme, yutma bozukluğu gibi belirtiler de eşlik eder. Denge bozukluğu çok şiddetlidir. Hastalar sadece ayaktayken değil otururken bile dengelerini koruyamadıklarını, kendilerini bir gücün ittiğini ya da çektiğini hissettiklerini söylerler. Santral vertigonun en sık görülen nedenleri;
Migren,
Multiple Skleroz (MS),
Otoimmun iç kulak hastalıkları ve
Beyin damarlarının hastalıklarıdır.
Vertigonun kendisi bir belirtidir zaten. Fakat şikayetlerin gerçek bir vertigo olup olmadığının anlaşılabilmesi yani baş dönmesinin gerçek kaynağının tespit edilebilmesi için, dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Hastalar çoğu zaman yaşadıkları sersemlik hissini baş dönmesi olarak tanımlarlar. Vertigo ile dizziness halini birbirinden ayırt etmek, teşhisi doğru koymak ve doğru tedavi seçeneklerine zaman geçirmeden yönelmek açısından çok önemlidir. Gerçek bir vertigo;
Başta hissedilen ve şiddetli bir şekilde gerçekmiş algısı yaratan dairesel hareket halüsinasyonudur.
Vertigonun bazı türleri hastalarda paniğe yol açar ama hiçbiri, asla bayılma hissi yaratmaz.
Bilinç kaybına sebep olmaz. Hasta baş dönmesi sırasında yaşadığı her şeyin bilincindedir ve sonrasında da olan biteni gayet net bir şekilde hatırlar.
Vertigo teşhisi konan hastalar yaşadıkları baş dönmesini, bulundukları ortam kendi çevrelerinde dönüyormuş gibi ya da kendileri bulundukları ortamın etrafında dönüyormuş gibi hissettiklerini söylerler. Bir yere tutunma ya da oturma ihtiyacı hissederler. Tutunamadıklarında ya da oturamadıklarında ise düşerler.
Vertigonun sebebi mutlaka bir iç kulak hastalığıdır ve tedavisi için önce Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları uzmanına danışmak gerekir. Burada yapılan muayene ve tetkikler sonunda hastanın tarif ettiği durumun gerçek bir vertigo değil, sersemlik hali yani dizziness olduğu tespit edilirse hasta, diğer bulgular da dikkate alınarak Dahiliye, Nöroloji, Kardiyoloji, Göz, Fizik Tedavi ya da Psikoloji servislerinden birine yönlendirilecektir. Birden fazla sistemi ilgilendiren bir belirti olduğu için şikayetin multidisipliner bir yaklaşımla ele alınmasında ayrıca fayda vardır.
Önce hastanın hikayesi dinlenir ve baş dönmesini tarif etmesi istenir. Bahsettiği baş dönmesinin vertigo olup olmadığının anlaşılabilmesi için gereken en önemli veriler, hastanın hikayesinde gizlidir. Bu verileri ortaya çıkarmak için doktorun doğru soruları sorması yeterlidir. Baş dönmesinin sıklığı, süresi, eşlik eden diğer şikayetler, harekete bağlı olup olmadığı gibi ayırt edici durumlar değerlendirilerek ve tabii hastanın yaşı, mevcut hastalıkları, kullandığı ilaçlar, kafa travması ya da enfeksiyon geçirip geçirmediği de dikkate alınarak, %90'a varan doğruluk payıyla vertigo tanısı konulabilir. Bundan sonra yapılacak olan tüm tahlil ve tetkikler, öngörülen bu tanıyı doğrulamaya yöneliktir. Tanıyı doğrulamak için hastadan; işitme testi, kafatası röntgeni, tomografi, MR, ENG gibi tetkikler, bazı kan testleri ya da kardiyoloji değerlendirmesi istenebilir.
Baş dönmesinin vertigo olduğunun kesinleşmesiyle birlikte, sebebin denge sisteminden ve büyük ihtimalle iç kulaktan kaynaklandığı da kesinleşmiş olur. Tedavi planı vertigoya sebep olan bu kulak yolu hastalığına yönelik olarak planlanır. Çoğu zaman muayene sırasında doktor tarafından uygulanan (ve her zaman mutlaka doktor tarafından uygulanması gereken) vertigo manevra olarak adlandırılan basit bazı kafa hareketleri ya da vertigo ilaçları tedavi için yeterli olurken nadir olarak cerrahi müdahale de gerekebilir.
Vertigonun en sık rastlanan sebebi, kristal oynaması olarak bilinen, Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo, yani pozisyona bağlı vertigodur. İç kulaktaki denge merkezinde, gözle görülemeyecek kadar küçük kristalize parçacıklar vardır. Kanalit adı verilen bu parçacıklar, bir travma neticesinde ya da meniere ve otoskleroz gibi kulak hastalıkları nedeniyle, çoğu zaman da anlaşılamayan bir sebeple yerlerinden koparak iç kulaktaki sıvı dengesinin bozulmasına yol açar. Bazen bu parçacıklar kulağın başka kanallarına geçerek işitmeyle ilgili sıkıntılar yaratırlar. Kristal kopması, hastalar başlarını hareket ettirdiklerinde, örneğin gece uykusu sırasında başlarını diğer tarafa çevirmek istediklerinde baş dönmesi olarak kendini belli eder. Pozisyonel vertigonun ilk tedavi seçeneği, manevra tedavisidir. Tedavinin amacı kristalleri girdikleri kanaldan çıkarıp olmaları gereken yere geri getirmektir. Mutlaka uzman bir hekim tarafından yapılması gereken bu tedavi hemen sonuç verir ve hastayı baş dönmesinden kurtarır.
Dix Hallpike manevrası, anatomi bilgisi ve uzmanlık gerektiren bir uygulamadır. Bazı hastalar internette rastladıkları "vertigo egzersizleri" konulu içeriklere inanarak kendi başlarına bu manevraları yapabileceklerini düşünürler. Fakat bu girişim kristallerin çok daha başka yerlere kaçmasına ve şikayetlerin daha da artmasına sebep olabilir.
Vertigo çoğu zaman kendiliğinden geçer. Doktorun önerilerine ek olarak; kulak içi sıvısının katı-sıvı dengesini bozacak aşırı tuz kullanımından, vertigoyu tetikleyici ani baş hareketlerinden ve alkol, sigara, stres, kafein gibi alışkanlıklardan kaçınmak, bol sıvı tüketmek ve düzenli beslenmek de tedaviye yardımcı olacaktır. Öte yandan hastaların mutlaka hareket etmeleri, tercihen yürüyüş yapmaları istenir.
Vertigo bazen o kadar ani ve şiddetli başlar ve bazen o kadar uzun sürer ki, baş dönmesi geçtikten aylar sonra bile hasta tam anlamıyla kendini toparlayamaz. Bir de eğer baş dönmesine mide bulantısı da eşlik ediyorsa hastalar için hayat daha da zor hale gelir. Baş dönmesinin ilk ortaya çıktığı anlarda hissedilen korku, bazı hastalarda kalıcı hale gelebilir. Özellikle kulak içi sıvısındaki dengesizlikten kaynaklanan ve kafa hareketlerine bağlı olarak ortaya çıkan vertigo, hastaların hareket etmekten kaçınmalarına sebep olabilir. Yutma güçlüğü ve mide bulantısının da söz konusu olduğu durumlarda hastanın beslenme düzeni bozulur, hareket kısıtlığı sosyal hayatını felce uğratır.
Vertigo, doğru teşhis ve düzenli bir tedaviyle en fazla 6 ay içinde tamamen iyileşir. Şikayetler geçtikten sonra da düzenli doktor kontrolleri ve basit yaşam tarzı değişiklikleriyle tekrar etmesinin önüne geçilebilir.
Bazı durumlarda vertigoya neyin sebep olduğu anlaşılamaz. Bu durumda şikayetleri ilaçlarla kontrol altına almaktan ve beklemekten başka yapacak bir şey yoktur. Bu sırada bazı küçük değişikliklerle süreci hızlandırmak ya da vertigonun tekrar ortaya çıkmasını önlemek mümkün olabilir.
İşe sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklarınızı bırakarak ve kafeini azaltarak başlayabilirsiniz.
Kasların gevşemesini sağlayan egzersizleri düzenli bir alışkanlık haline getirin. Yürümek her zaman ve her koşulda uygulanabilecek en kolay egzersiz seçeneğidir. Özellikle doğada yapılan yürüyüşler, bağışıklık sistemini de güçlendirerek baş dönmesinden korunmanıza yardım eder. Yüzmek boynun ani ve sert hareket etmesini gerektirdiğinden, vertigoya sebep olabilir.
Stresten uzak durun.
Uykunuza özen gösterin.
Yolculuk sırasında kitap okumayın.
Yükseklik ya da pozisyona bağlı gelişen vertigo atakları yaşıyorsanız, tetikleyici hareketlerden kaçının. Örneğin yüksek bir yere çıkmanız gerekiyorsa, aşağı bakmamaya çalışın.
Vertigo bitkisel tedavi ile geçirilebilecek bir şikayet değildir. Fakat sevdiğiniz bitki çayları stresinizi azaltmak ve sıvı tüketimini artırmak bakımından faydalı olabilir.
Vertigo genellikle ani baş hareketleri sonrasında ortaya çıktığı için bu tür hareketlerden kaçınmak gerekir. Yatarken yön değiştirmek gerektiğinde ve yataktan kalkarken de yavaş hareket edilmelidir.