En kötü gün bugünse, bugün de son sözümüz Galatasaray!

Türkiye'nin en büyük kulüplerinden biri olan Galatasaray bugünlerde zorlu bir dönemeçten geçiyor.

Fatih Terim'in A Milli Futbol Takımı'nın başına geçmesiyle başlayan bu süreçte; ligde üst üste alınan 3 beraberliğin üzerine, birde Real Madrid'e Şampiyonlar Ligi'nde 6-1 gibi kimsenin beklemediği şok bir sonuç alınınca, basında Galatasaray'a karşı eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor.

Malum Türkiye'de yaşıyoruz; ne zaman birisi başarılı olsa onu tepelere çıkarırken, başarısızlıkta da yerin dibine sokmaktan geri kalmıyoruz. Herhalde Türkiye'de yakın zamanda mutluluğu ve mutsuzluğu böylesine karışık duygularla yaşayıp bu derece üzerine gidilen tek insandır Fatih Terim.. Böylesine büyük bir hocaya aldığı kötü sonuçlar sonrası saldırmak ve Galatasaray'dan koparma çabaları bana fazlasıyla bilinçli bir hareketin sadece ufak bir başlangıcı olarak görünüyor.

Reklam
Reklam

Alınan bu büyük yenilgi sonrası ne desek boş ama gereksiz abartılı eleştirilerin kıskançlıktan öteye ve Galatasaray'a saldırmaktan başka hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum..

30 dakika Real Madrid'e karşı tek kale oynanılan bir maçta eğer Galatasaray golü atamıyorsa bunun hatasını Fatih Terim'de aramamak lazım.. Maçın başından itibaren taraftarın koreografisinden tutun da, seyircinin staddaki atmosfer muazzamdı. Ercan Taner ağabeyin maç anlatımını zaten hiç saymıyorum, statta maçı canlı takip etmeyene bile o heyecanı yaşattığı için ona ne kadar teşekkür etsek bunca yıldır az gerçekten.. 

Eğer ilk golü atsaydı Galatasaray şuan çok farklı bir skor üzerine konuşuyor olacaktık ama böyle kötü sürprizlere de hazır olmalıyız futbolseverler olarak. Ve yenilen bir takımın tarafı olarak başta Cristiano Ronaldo'nun 90 dakikanın sonuna kadar gösterdiği gol çabasına ve diğer futbolcuların mücadeleci ruhunu da tebrik etmek lazım. Malum bu ruh ve futbol bizim futbolcularda ilk golü yedikten sonra adeta kayboldu. Üstlerinden şoku atamadan ard arda gol yiyen Muslera'ya da tek kelime bile kızamıyorum.. Savunma böyleyken 10 tane bile gol yese çok normal..

Reklam
Reklam

Pazar gecesi Galatasaray için çıkış da olabilir, bir sonun başlangıcı da..

22 Eylül Pazar günü saat 19.00'da Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacak olan Beşiktaş - Galatasaray derbisi aslında bu kötü gidişin bir sonu da olabilir ya da bir sonun başlangıcı da malesef..

Galatasaraylı futbolcular bir an önce kendine gelip, Real Madrid yenilgisini üzerine alarak takımın oynadığı futbol için maç sonu taraftarlardan özür dileyen Fatih Terim'e; gerçek Galatasaray ruhunu ve gerçek Galatasaray futbolunu bir an önce göstermek zorundalar.. Kadrosuna baktığınızda Süper Lig'in en güçlü ve en pahalı kadrosuna sahip bir takımın böylesi sonuçlar almasının altında kafa olarak futboldan kopmalarına ve şanssızlıklara bağlamaktan başka bir neden bulamıyorum..

Sarı Kırmızılılar geçmişte aldığı çok büyük başarıları altyapısından yetiştirdiği gençler ve dünya çapında adı duyulmuş 1-2 yıldız ile başarmışken, şimdi altın bir 11'e sahip olarak bunun üstüne çıkmak zorundalar.. Eğer çıkamıyorlarsa bu Metin Oktay'a, Gheorge Hagi'ye, Hakan Şükür'e ve en başta Ali Sami Yen'e büyük bir ayıptır!

Reklam
Reklam

Türkiye'de ister Galatasaray'ı tutun ya da tutmayın ama Avrupa'da Şampiyonlar Ligi'nde bizi temsil ettiği ve dünden bugüne kazandığı başarılardan dolayı Real Madrid yenilgisi sonrası Galatasaray'ı daha bir bağlılıkla desteklemeliyiz. Çünkü gün kazanma günüdür, vazgeçme değil! Ve Fatih Terim'in söylediği gibi; “Kaybetmekten korkma! Bir şeyi kazanmak için, bazı şeyleri kaybetmelisin ve unutma; kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin..”