İSTANBUL (AA) - Enerjisa Enerji AŞ Üst Yöneticisi Ziya Erdem, elektrikte sisteme yapılan yatırımların karşılığının alınması anlamında tek kaynağın nihai tüketici olduğunu belirterek, "Enerji sektöründeki birtakım sıkışıklıkları aşmak için en önemli yol pazarın serbestleşmesinden geçiyor. Serbestleşme oluşmadığında rekabet de oluşamıyor ve bu sebeple sektörde dönmesi gereken çark dönmüyor." dedi.
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından bu yıl "Sürdürülebilir Ortak Gelecek" temasıyla 27'ncisi düzenlenen Kalite Kongresi kapsamında "Enerjide Neredeyiz?" oturumunun moderatörlüğünü SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın yaptı.
Oturumda konuşan Enerjisa Enerji AŞ Üst Yöneticisi Ziya Erdem, özelleştirmeden bu yana özel sektörün enerjide yaklaşık 105 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdiğini ve 52-53 milyar dolarlık bir borç yükünün bulunduğunu söyledi.
Son 6 ay içinde yaşanılan "ekonomik rüzgarın enerji sektörünün borç yükünü çevirebilmesini zorlaştıran bir şekilde estiğini" dile getiren Erdem, özel sektörün yaptığı yatırımların karşılığını tarifeden aldığını anımsattı.
Erdem, ağustos ayından itibarıyla 3 ay üst üste elektrikte zamlı tarifelerin uygulandığına dikkati çekerek, "Bunun sebebi, sisteme yapılan yatırımların karşılığının alınması anlamında tek kaynağın nihai tüketici olmasıdır. Yani maliyetler arttığı sürece maalesef bunun karşılığı olan tarifelerin de artması gerekiyor. Hatta önümüzdeki dönemde biraz daha artırılması gerekecek. Bu yüzden, enerji sektöründeki birtakım sıkışıklıkları aşmak için en önemli yol pazarın serbestleşmesinden geçiyor. Bu sektörü serbestleştiremezsek, o zaman bu sıkıntıların halkımız tarafından yaşandığı ve çekildiği bir sektör haline gelir. Serbestleşme oluşmadığında rekabet de oluşamıyor ve bu sebeple sektörde dönmesi gereken çark dönmüyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "YEKDEM'e gerek yok"
Limak Enerji Grubu Üst Yöneticisi Birol Ergüven de Türkiye'nin güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerjide önemli mesafe aldığını belirterek, bu alanda ciddi yatırımların olduğunu ve daha fazlasının da başarılabileceğini söyledi.
Şebekenin daha fazla yenilenebilir enerji yatırımını kaldırabileceğini vurgulayan Ergüven, özellikle güneş enerjisi santrallerinin dağınık olmasından dolayı büyük kapasiteli santrallerden önemli bir farkı olduğunu ve bu şekilde iletim hatları daha az kullanıldığı için arz güvenliğine katkı sağladığını anlattı.
Yenilenebilir enerji yatırımlarında artık maliyetlerin çok düştüğüne dikkati çeken Ergüven, "Bu yüzden, alım garantisi olarak Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması'ndaki (YEKDEM) rakamlara ihtiyaç yok çünkü YEKDEM'deki fiyatlardan çok düşük seviyede bu yatırımlar yapılıyor. O yüzden YEKDEM gerekli değil. Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEKA) yenilenebilir enerjide standart haline geliyor. Buradaki yarışma mantığı doğru çünkü kim daha az para istiyorsa yatırımı o yapıyor. Hassas konu ise ekipman üretimindeki yerlilik oranı. Dünyanın bu kadar globalleştiği bir ortamda 'biz yapalım' diyebiliriz ama bu yaptıklarımızın ne kadar yaşayacağını iyice ölçmek lazım ki, bu da çok teknik bir konu." diye konuştu.
- "Atık yönetiminde tek otorite olmalı"
Zorlu Enerji Yatırımlar, İşletme ve Bakımdan Sorumlu Genel Müdür Ali Kındap ise Türkiye'deki biyo kütle ve atık enerjisinde kaynak tarafında sürdürülebilirliğin sağlanması gerektiğine dikkati çekti.
Biyokütlede büyük kapasitelerin işletmeye alındığını ama gerçek kapasitelerinde çalışamadığını aktaran Kındap, "Türkiye'de 100 tane biyokütle ve çöp gazı santrali bulunuyor. Bu santrallerin kapasitesi ise 620 megavat seviyesinde. Atık konusunda, atıkların kaynağından bertarafına kadar tek bir otorite tarafından yönetilmesi gerekiyor. Büyükşehirler ciddi atık üretiyor. Daha küçük şehirler için de bölgesel atık merkezleri kurulabilir. Atıklar özellikle doğuda ısıtma ve elektrik amaçlı, batıda ise soğutma amaçlı değerlendirilebilir ama bunun öncelikle mevzuatsal olarak düzenlenmesi ve tek bir otorite üzerinden yönlendirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.