Taze fasulye ve bulgur pilavının birleşimi olan bu yemeğin hası Hakkari fasulyesiyle yapılır. Yani menüde “savaalobya” yazısını görünce “Hakkari fasulyesi mi usta? :))” diye sorarak bilinçli bir tüketici olabilirsiniz. Haşlandıktan sonra, salça ve soğanla kaynatılan fasulye mis gibi bulgur pilavıyla birleşir. Salça ve yoğurtla yapılan sos eklendikten sonra afiyetle yemeye hazır!
Gulul çorbası, Anadolu mutfağında sıkça görülen ayranlı çorbalardan birisi. Hafif olması ve kolay pişirilmesiyle özellikle yaz aylarında tercih edebileceğiniz efsane bir çorba. Bu çorbayı benzerlerinden ayıran en önemli özellik, servis etmeden önce tabağa konulan bal ve reçel. Tenceredeki çorba, tabaktaki balın veya reçelin üstüne konarak servis ediliyor. Gulul çorbası aynı anda hem yemek, hem de tatlı keyfini yaşatarak kafaları karıştırıyor.
Sıradaki yemeğimiz sakatat tutkunları için geliyor! Hayvancılığın ekonomisinde önemli bir yer tuttuğu Hakkari bu yemekle sakatatın hakkını veriyor. Kepaye için bağırsaklar ve işkembe; pirinç, kıyma, salça ve maydanozdan oluşan iç harcıyla doldurulur. Tabii ki sonrasında bağırsakların ve işkembenin bir ucu iğne iplik yardımıyla dikilir. Kaynayan nohutlu suya atılan sakatatlar kıvama geldikten sonra yemeye hazır. Bu lezzeti tadacak kadar şanslı olan sakatat tutkunlarına ne mutlu!
Etin ve yoğurdun ağırlığını koyduğu bu yemek, taliplerine unutulmaz bir ziyafet vaat ediyor. Ancak yapımının oldukça emek istediğini belirtmeden geçmeyelim. Yoğurtlu karışımın içinde pişen kemikli etin üstüne pirinç ve kıymadan yapılan köftenin eklenmesiyle yemeğin ana karışımı yapılıyor. Sonrasında ise, tereyağı, tuz ve baharattan oluşan sos yemeğin üstüne dökülüyor. Servise hazır hale gelen doğaba mis gibi dağ havasını sofralarınıza getirecek!
Bu enfes yemeği anlatmadan önce siyabunun ne olduğundan bahsetmeliyiz. Siyabu, insan boyunu geçen karlar kalktıktan sonra yetişen ilk bitkidir. Dağların eteklerinde yaşayan Hakkari halkı, kışın bitişini müjdeleyen bu bitkiyi kavurup üstüne yumurta kırarak enfes bir yemek hazırlamış. Siyabu bitkisi taze olarak yenebileceği gibi, salamura haline getirilerek bütün bir yıl boyunca tüketilebiliyor.
Hegedan da karlar kalkarken bahara yaklaşan doğanın sunduğu mucize bitkilerden birisi. Hakkari mutfağında yemeklerde sıkça kullanılan bitki pilavla birleşince ortaya muhteşem bir ikili çıkıyor. Hegedan, pilavda ve yemeklerde kullanılmadan önce haşlanıyor.
Kıris, üzüm ve sumak suyuyla birlikte pişirilen enfes bir içli köfte. Cevizden besni üzümüne kadar detaylı bir malzeme listesi olan bu yemeğin yapımı inanılmaz zahmetli. Hakkını vermek için bir ustanın elinden yemek şart desek yeridir. Kırisi normal içli köftelerden ayıran en önemli özellik pişirildiği suyun kemikli etten yapılması. Yani, Hakkari’de üretilen enfes etin tadı bu köftenin hem içinde, hem de dışında fazlasıyla hissediliyor.
Bu topraklara gelip de kebapsız kalacağımızı düşünmediniz herhalde. Parmak kebabın adı, parmak şeklinde kesilen yeşilbiber ve patlıcandan geliyor. Kendi suyu içinde haşlanan kuşbaşı etler, kızartılıp yağları süzülen yeşilbiber ve patlıcanla birlikte fırına sürülüyor. Salçalı sosuyla birlikte 25 dakika fırında kalan kebabımız yiyenlere unutulmaz anlar yaşatmaya hazır!
Ramazan ayı ve bayramlar gelince Hakkarili kadınlar yoğun bir kade mesaisine başlar. İmece usulüyle yapılan bu çörek Ramazan boyunca evlerde afiyetle yenir ve ekseriyetle komposto ile tüketilir. Hamurun içine un helvası konulduğu gibi ceviz ezmesi de konabilir. Kade, pişmeye gönderilmeden önce üstüne yumurta sürülür ve susam serpilir. Dileriz ki bu lezzetli gelenek hiç unutulmaz.