İSTANBUL (AA) - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Karadaş, epilepsi tanısını koyarken en önemli verinin nöbet öyküsü olduğunu belirterek, nöbet öyküsünü dinlemekten ve beyne yönelik görüntüleme yöntemlerinden faydalanılabileceğini bildirdi.
Karadaş, yaptığı yazılı açıklamada, bir grup beyin hücresinin aniden anormal bir şekilde aşırı elektrik boşalımlarıyla ortaya çıkan davranış ve algı değişimleri nöbetlerine epilepsi (sara) denildiğini aktardı.
Epilepsinin, nöbetleri birkaç dakika sürüp geçen, tekrarlayıcı bir hastalık olduğunu anlatan Karadaş, rahatsızlığın, genetik, doğum sırasındaki hasar, beyin enfeksiyonları, beyin damar hastalıkları, kafa travmaları, kullanılan bazı ilaç ve maddelere bağlı olarak hemen her yaşta görülebildiğini vurguladı.
Karadaş, epilepsinin uzun süreli tedavi ve izleme gerektiren bir hastalık olduğuna işaret ederek, hastalığın toplumun yaklaşık yüzde 1'inde görülebildiğini kaydetti.
Hastalığın yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilediğini belirten Karadaş, "Hastalık sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur. Ancak epilepsi, nöbetin uzun sürmesi ve bilinci 5 dakikadan daha uzun süreli bozmasıyla da yaşamı tehdit eden bir hastalıktır." ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Karadaş, bazı nöbetlerde beyin hücrelerinin bir kısmının anormal uyarıldığını ve bu kısımla ilişkili vücut bölgesinin etkilendiğini anlatarak, şu bilgileri verdi:
"Epilepsi tanısını koyarken en önemli veri nöbet öyküsüdür. Hasta ve hasta yakınlarından nöbet öyküsünü dinlemek ve bu öyküyü desteklemek amacıyla beyne yönelik laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerinden faydalanılır. Tanı amacıyla yapılan beynin incelemelerinin ilk basamağı beyin hücrelerinden çıkan elektrik akımlarının yazdırılması esasına dayanan EEG'dir. EEG'nin farklı uygulamalarıyla tanıyı desteklemek oldukça önemli yöntemlerdir. Bunların dışında ihtiyaç duyulduğunda nörogörüntüleme de yapılmaktadır."
- "Tedavi planı kişiye özgü yapılmalıdır"
Doç. Dr. Ömer Karadaş, tedaviye öncelikle antiepileptik ilaçlarla başlanıldığını belirterek, "Tedaviye başlama kararı, hasta, ailesi ve doktoru arasında, risk ve faydalar konuşulduktan sonra alınmalıdır. Tedavi planı kişiye özgü yapılmalıdır. Epilepsi tedavisi ömür boyu sürebileceği gibi, bazı kişilerde iyi düzeyde olabilir ve ilaç kullanımı sırasında 2-5 yıl nöbetsizlik dönemi olabilir. Bu şekilde uzun nöbetsizlik dönemi olan hastalarda, kullandığı epilepsi ilacı kademeli bir şekilde ortalama 6 ayda azaltılıp kesilir. İlaç kesimi sonrası herhangi bir zamanda nöbet görülürse tekrar ilaca başlamak gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Epilepsi hastalarının yüzde 30-40'ının tedavilerinde birkaç epilepsi ilacını birlikte ve uzun süre kullanmalarına rağmen bayılmaya devam edebileceklerini vurgulayan Karadaş, şunları kaydetti:
"Bu hastaları biz ilaca dirençli hasta olarak kabul etmekteyiz. İlaca dirençli hastalar epilepsi merkezlerine sevk edilmelidir. Bu merkezlerde ilaca dirençli hastalarda bireysel değerlendirmeler yapılır. Hastaya uygun diğer ilaç dışı cerrahi tedavi seçenekleri uygulanabilir. Vagal sinir stimulasyonu (VNS) ve epilepsi cerrahi seçenekleri değerlendirilir. Uygun hasta seçimiyle birlikte bu tedavi seçeneklerindeki başarı oranı yüksek olmaktadır, hatta önemli oranda epilepsi hastasında tam nöbetsizlik durumu sağlanabilmektedir."
Ömer Karadaş, doğurganlık çağında epilepsi tanısıyla takip edilen kadınların hastalık ve gebelik hakkında doğru bilgilendirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, bu dönemde epilepsi tipine göre en uygun ilacın daha düşük dozda kullanılması gerektiğini sözlerine ekledi.