İSTANBUL (A.A) - 112 gün sonra bu aziz millet ne derse, işte o olacak. Korkudan bahsedenlere söylüyorum; bakın, sandık orada, 12 Haziranda. Eğer millet size inanırsa, gereğini yapar, eğer millet size inanmazsa, siz de gereğini yapacak mısınız?'' dedi.
Erdoğan, Başakşehir'de Olimpa Alış Veriş Merkezi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, istikrardan, güven ortamından taviz vermeyeceklerini, Türkiye'yi istikrar ve güvenle bugünlere taşıdıklarını söyledi.
Türkiye'nin, Cumhuriyetin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alacağını ifade eden Erdoğan, ''Kardeşliğimizi daha da yücelterek, dayanışmamızı artırarak, istihdamla, üreterek, geleceği yakalayacağız'' dedi.
Erdoğan, Türkiye istikrarlı şekilde büyürken, Türkiye gelişirken, güçlenirken, bundan birilerinin ciddi şekilde rahatsızlık duyduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
''Şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Eskiden, mutlu bir azınlık, küçük bir azınlık kazanıyor, millet ise sadece izliyordu. Birilerinin işi yolunda gidiyor, tıkırında gidiyor, millet ise her seferinde kaybediyordu. Siyasi krizlerin, ekonomik krizlerin faturası en ağır şekilde milletin sırtına bindiriliyor, faturayı her zaman millet ödüyordu. İşte biz bu kısır döngüyü kırdık. Kazanacaksak hep birlikte kazanacağız. Türkiye büyüyecekse, 81 ilimizle, ilçelerimizle, köylerimizle, 74 milyon vatandaşımızla hep birlikte büyüyecek, adaletle kalkınacağız. Biz bunu söyledik ve 8 yıl boyunca bu hedefin peşinden koştuk, bu hedefe ulaşmak için mücadele verdik.
Ama bakıyorsunuz, milletin kazanmasından rahatsız oluyorlar. Millet kazandıkça kendilerinin kaybettiğini görüyorlar. Egemenlik millete geçtikçe, söz, karar, yetki milletin oldukça, işte o mutlu azınlık, egemenliğin kendi elinden kayıp gittiğini görüyor. Ekonomide artık millet kazandığı için, ülke kazandığı için ekonomik büyümeyi hazmedemiyorlar. Yeterli durumda değiliz daha iyi olacağız. Bundan hiç endişeniz olmasın. Siyasette artık millet söz sahibi olduğu için, millet karar sahibi olduğu için, demokrasiyi hazmedemiyorlar.''
-''VAN GÖLÜ NE ZAMAN DENİZ OLDU?''-
Başbakan Erdoğan, yargıda artık belli çevreler ve belli ideolojilerin değil, hukuk alanında yapılan reformlarla vicdan hakim olmaya başladığı için, Türkiye'nin bir hukuk devleti olmasını hazmedemediklerini ve son günlerde bu hazımsızlığın korkutma siyasetiyle açığa çıkmaya başladığını kaydetti.
Erdoğan, şunları söyledi:
''Kendileri bizimle hizmette yarışamıyorlar. Korku salarak bizi yıpratma gayreti içine girdiler. Çünkü hizmet üretemiyorlar. İşte anamuhalefetin Genel Başkanı çıkıyor aile sigortasıyla alakalı olarak aman yarabbim diyor ki 'en az 600 lira en fazla 1200 lira vereceğiz'. Kendine göre bazı hesaplar yapıyor bunun bize maliyeti 7 milyardır. Yani aritmetik de bilmiyor, matematik de bilmiyor. Yani biliyorsunuz 'kaynak benim' diyor. Soyadını değiştirmiş böyle bir durum var. Ve o kadar heyecanlı gidiyor ki ayakları yerden kesilmiş. İşte bugün Van'da yine bir konuşma yapıyor o da çok enteresan, çok ilginç. Çocukluğunda Van Denizi'nde ilk defa vapura binmiş. Van Gölü ne zaman deniz oldu ben bilmiyorum; böyle bir durum var. Kılavuzunuz doğru olmayınca, gölü de deniz zannedersiniz. Plan, proje üretemeyenler, gelecek adına bir hedef, bir vizyon koyamayanlar, millete korku salarak, kendi kitlelerini korkutarak, ayakta kalmaya çalışıyorlar.''
Erdoğan, 8 yıl boyunca, altını kalın çizgilerle çizerek, defalarca vurguladıklarını ve 'demokrasilerde söz de, karar da milletindir, millet getirir, millet götürür' dediklerini kaydetti.
Türkiye'yi Mısır'a ve Tunus'a benzetmeye kalktıklarını, 8 yılda 2 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 de halk oylaması yaptıklarını dile getiren Erdoğan, milletin, hür iradesiyle kararını verdiğini ve 24 saatte neticelerin açıklandığını söyledi.
-''SANDIK ORADA; 12 HAZİRANDA...''-
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Şurada 112 gün sonra yine sandık milletin önüne gelecek. 112 gün sonra milletim yine hür iradesiyle, vicdanıyla kararını verecek. 112 gün sonra bu aziz millet ne derse, işte o olacak. Korkudan bahsedenlere söylüyorum; bakın, sandık orada, 12 Haziranda... Bizi korku imparatorluğu kurmakla itham edenlere söylüyorum; demokrasiye inanıyorsanız, millete güveniyorsanız, hepsinden de önemlisi kendinize güveniyorsanız sandık orada, 12 Haziranda. Eğer millet size inanırsa, gereğini yapar, eğer millet size inanmazsa, siz de gereğini yapacak mısınız? Bakın ben diyorum ki 'partim ikinci parti olursa genel başkanlığı bırakır, Anadolu'nun yollarına düşerim, halkımın içine katılır orada çalışırım'. Bunu yürekten, gönülden söylüyorum. Bizi dikta hevesiyle itham edenler, peki partiniz ikinci parti olursa siz de kenara çekilerek ben genel başkanlığı bıraktım diyebilecek misiniz? Bunu hepsi için bundan önce de defaatle söyledim ama hiçbirisi kalkıp böyle bir açıklama yapamadı.
Sayın Bahçeli 8 ay gitti, 9. ayda 'ne yapayım beni istediler geldim' dedi. Bunlar koltuğu bırakamaz. Kaç yaşına gelirlerse gelsinler bırakamazlar. Niye çünkü bunlar koltuktan güç alırlar. Bunlar koltuğa güç katanlardan değil, koltuktan güç alanlardan. Liderlik koltuğa güç katmakla olur, koltuktan güç almakla olmaz. 8 yılda 2'si yerel, 2'si genel 4 seçime girdiler. 4'ünde de ikinci, üçüncü parti oldular, hatta baraj altında kaldılar ama koltuklarını terk etmediler. Koltuklarına sımsıkı yapışanlar, koltuklarını terk edemeyenler, hangi hakla, hangi yüzle korkudan, korku imparatorluğundan bahsedebiliyorlar. Şimdi 3 tane muhalefet partisi, arkalarına yandaş medyalarını da aldılar, sabah akşam korkudan bahsediyorlar. Bize 'yandaş medya' denilenlerin CEO'larına bakıyorsunuz il başkanlığına uğurluyorlar. Bize yandaş medyadan bahsedenler, köşe yazarlarını anamuhalefet partisinin içine gönderiyorlar 'gidin oradan milletvekili bir şey olun da yarın olur ya işimize yararsınız', tablo bu. Dürüst olun samimi olun yandaş, candaş geçin bu işleri. Siz ne yapıyorsunuz ondan bahsedin. Sabah akşam millete korku salmanın gayreti içine girmeyi bırakın. 112 gün sonra seçim var, bırakın bu korku ıslıklarını da planınız ne, projeniz ne, onlardan bahsedin, onu konuşun... Ah benim sevgili milletim, ah benim CHP'ye MHP'ye BDP'ye oy veren kardeşim. Şu başını iki elinin arasına al şu yapılanlara bir bak. Bu kadar yatırımlar yapılıyor. Genelde yerelde bu kadar yatırım yapılıyor dünya seni, Türkiye'yi konuşuyor. Bunları duymuyor musun, bunları görmüyor musun? Bunlar, durup dururken olmadı.''