ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB) kabul edemeyecekleri koşullar dayatması halinde Türkiye'nin AB'ye hayır demekten çekinmeyeceğini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, bugün Başbakanlık Resmi Konutu'nda AB üyesi ülkelerin büyükelçilerine öğle yemeği verdi. Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, Başbakan Erdoğan, yemekte yaptığı konuşmanın ardından büyükelçilerin yönelttikleri soruları cevapladı. Bir büyükelçinin, kadın hakları konusunda Türkiye'nin hangi adımları atacağı yönündeki sorusu üzerine Erdoğan, kadınlara karşı ayrımcılığı gidermek için bu konudaki yasayı Alman kanunlarından tercüme ettiklerini ifade etti. Erdoğan, Almanya'da yasal düzeyde kadınların durumu neyse Türkiye'de de kadınların hukuki olarak aynı düzeyde olduklarını belirtti.
Bir büyükelçinin, "Türkiye'den Kıbrıs'la ilgili 17 Aralık'tan önce bir açılım beklenebilir mi?" şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, bunun kesinlikle söz konusu olamayacağını, olmasının da zaten hakkaniyete aykırı olacağını vurguladı. AB üyesi ülkelerin büyükelçilerine Kıbrıs sürecini ayrıntılarıyla anlatan Erdoğan, "Şimdi siz Rum kesimini sınır sorunlarıyla birlikte içinize aldınız. Bu sorun artık AB'nin sorunu. Bu sorunu bizim çözmemizi bekleyemezsiniz. Birleşmiş Milletler bu konuda bir girişim başlatırsa, biz daha önce yaptığımız gibi iyi niyetimizle yapıcı katkımızı esirgemeyiz. Ama bu müzakere başladıktan sonra söz konusu olabilir. Bugünün meselesi değil" ifadelerini kullandı.
Yemeğe katılan bir büyükelçi, AB'de kararların uzlaşmayla alındığına işaret ederek, Türkiye'nin de bu uzlaşmalara açık olması ve bu ilkeyi göz önünde bulundurması gerektiğini belirtti. Bu değerlendirme üzerine Başbakan Erdoğan, bu uzlaşmanın Helsinki ve Kopenhag'da yapıldığını hatırlatarak, uzlaşmanın sağlanması üzerine birçok reformu gerçekleştirdiklerini anlattı. Türkiye'nin, o uzlaşmaya riayet ettiğini kaydeden Erdoğan, 17 Aralık Zirvesi için hazırlanan bir taslakta Türkiye ile tam üyeliğin gerçekleşmemesi halinde Türkiye'nin AB kurumlarıyla bağlarını koparmayacak bir çözümün bulunması gerektiği yönündeki ifadelere dikkat çekti. Taslağa bu ifadenin yazılmasının, Türkiye'yi ve Türk halkını tanımamak anlamına geldiğini bildiren Erdoğan, kabul edemeyeceği bir takım koşulların dayatılması halinde Türkiye'nin AB'ye hayır demekten çekinmeyeceğini vurguladı.
"Türkiye bugüne kadar ne yaptıysa AB'nin kaynaklarıyla değil kendi kaynaklarıyla ve çabalarıyla yapmıştır" diyen Erdoğan, müzakerelerin başlatılmaması halinde de ne yapacağına Türkiye'nin kendisinin karar vereceğini ifade etti. Türkiye'nin kendi ayaklarının üzerinde durabilecek güce sahip bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, bundan sonra da Türkiye'nin kendi bildiği yolda yürüyebileceğini belirtti. Başbakan Erdoğan, "Biz Kopenhag Kriterleri'nin de, Maastricht Kriterleri'nin de ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Böyle bir durum ortaya çıkarsa, bunları kendi başımıza yaparız" diye konuştu.
Yemekte Ankara Anlaşması ve Gümrük Birliği Anlaşması'nın 25 ülkeyi de kapsamasına yönelik uyum protokolü de gündeme geldi. Başbakan Erdoğan, Gümrük Birliği Anlaşması'na ek protokol uygulanmasının müzakere dönemine ait bir konu olduğunu belirterek, Türkiye'nin zaten Gümrük Birliği Anlaşması'nı, 25 AB üyesi ülkeye yaygınlaştırılmasını içeren bir düzenlemeyi yaptığını anlattı.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, müzakereler başladığında AB'den fonların akacağı yönünde bir düşüncesinin olmadığını vurgulayarak, Türkiye'nin, AB'nin dış ticaret açığını finanse eden bir ülke olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, müzakerelerin başlamasından sonra AB'den kaynakların geleceği havasında olmadıklarını bildirdi.
Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Sjoerd Gosses ise, AB içinde en iyi uzlaşmanın, iki tarafın da tam anlamıyla memnun olmadığı uzlaşma olduğu yönünde bir söz bulunduğunu hatırlatarak, uzlaşmaların her iki tarafı da memnun etmesinin her zaman mümkün olmadığını kaydetti.
Öte yandan, Başbakan Erdoğan'ın yemeğin sonunda büyükelçilerden, yaptığı açıklamaları başkentlerine iletmelerini istediği öğrenildi.