Erdoğan: Cemaat değil örgüt diyeceksin, neden korkuyorsun

Başbakan Erdoğan, Yirmidört TV'nin canlı yayınında Mustafa Karaalioğlu'nun sorularını yanıtladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Düşünün, ben bir başbakanım, benim telefonlarımı dinleyemezler. Böyle bir yetki yok. Bunu servis edeni bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi? Görevimiz. Bundan rahatsız oluyorlar. Bunların hepsine biz şu anda ulaştık. Burada da bizim sabrımız var. Çünkü şu anda eğer biz bazı şeyleri açıklamaya kalkarsak biz bir defa bu işi çözemeyiz. Bu işi yapacaksak bunu tam kazımamız lazım. Bunu hukuk içinde yerli yerine oturtmamız lazım. Onun için de dikkatli olmaya mecburuz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Kanal 24 televizyonunun "Başbakan Erdoğan ile Özel" başlıklı canlı yayınında Star Medya Grubu Başkanı Mustafa Karaalioğlu'nun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Erdoğan'ın Siirt ve Mardin'deki mitinglerin ardından Ankara'ya gelerek programa katıldığını anımsatılması ve mitinglere ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, "Siirt, bizim için farklı, damadıyız. Oradan da artık büyükşehir olan Mardin'e geçtik. Siirt'te bugüne kadar olanın fevkinde bir katılım vardı, coşku gayet iyiydi. Mardin'i de ben bugüne kadar hiç böyle görmedim. Gecikmeli gittim, yaklaşık 2 saati buldu gecikme. Zaman zaman hava da yağışlıymış ama buna rağmen sağolsun hiç dağılmamışlar" diye konuştu.

Gezi Parkı olaylarından sonra miting katılımlarında belirgin bir artış gözlemlendiğinin, yerel seçimlerde bu kadar çok heyecan beklenmediğinin belirtilmesi ve nedenine ilişkin soruya Başbakan Erdoğan, "Gezi Parkı olaylarıyla şu anda yaptığımız mitingleri bağlantılı hale getirmek doğru değil" yanıtını verdi.

Gezi Parkı olaylarından sonra yapılan mitingleri anımsatan Erdoğan, Ankara'da yüz binler, İstanbul'da bir buçuk milyona yakın vatandaşın katıldığı mitingler düzenlendiğini ifade etti. "Orada çünkü milli iradeye karşı çok ciddi bir saldırı vardı. Milli iradeye karşı bu saldırı halkı ciddi manada rahatsız etmişti. Çünkü bu bir milli irade hırsızlığıydı. Buna tabii halk, çok ciddi bir cevap verdi" diyen Başbakan Erdoğan, Fas, Cezayir ve Tunus'a yaptığı ziyaretlerden dönüşünde Atatürk Havalimanı'nda yapılan karşılamayı hatırlattı. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tamamıyla anında bir toplantı. Çünkü ben oradan çıkarken ben böyle bir şeyi arkadaşlarıma söylemedim. Uçakta haberini aldım, Atatürk Havalimanı'nın önünde 100 bini aşkın insan toplandı. Sonra Ankara'ya gidişim öyle oldu. Sonra Ankara'da yapılan miting, arkasından İstanbul, bunlar art arda geldi. Hepsi birbirini ciddi manada tetiklemişti. Şimdi yerel seçime geldik ama bu yerel seçimin de Gezi olaylarına benzer 17 Aralık, 25 Aralık tetikleyicisi var. 17 Aralık'ı halkımız artık bir darbe olarak gördüğü gibi, biz de tabii aynı şekilde görüyoruz. Bir paralel yapı olayı. Ben bunu zaman zaman 'paralel devlet' olarak da değerlendirdim. 25 Aralık olayı ki bunlar daha henüz netleşmedi, daha netleşecek bunlar.

Devletin kurumlarını ele geçirme, işgal etme, buradaki art niyetin bir faturası ortaya çıktı. Bunu tabii ilk zamanlar belki vatandaşa yansıtılmadığı için hissetmiyor olabilirdi ama vatandaş, bu son olaylarla birlikte, özellikle de MİT Müsteşarıma yönelik olay, özellikle mayıs ayı olayları, haziran olayları hatta Gezi olaylarının içerisindeki gelişmeler, onlarla artık bunu bütünleştirmeye başladı. Bunları bütünleştirmeye başlayınca hakikaten, bu montaj bir çok görüntüler, bunun yanında çeşitli telefon dinlemeleri. Düşünün, ben bir başbakanım, benim telefonlarımı dinleyemezler. Böyle bir yetki yok. Cumhurbaşkanını dinleyemezsin. Mahkeme kararıyla da dinleyemez benim telefonumu."

"Teşhir olacak"

Kendisinin bakanlarla yaptığı konuşmaların, Adalet Bakanı ile yaptığı konuşmanın dinlendiğini ve servis edildiğini söyleyen Erdoğan, "Bunu servis edeni bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi? Görevimiz. Bundan rahatsız oluyorlar. Bunların hepsine biz şu anda ulaştık" değerlendirmesinde bulundu.

Karaalioğlu'nun "Henüz bir teşhir de yok ortada" sözleri üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Olacak. Burada da bizim sabrımız var, olacak. Çünkü şu anda eğer biz bazı şeyleri açıklamaya kalkarsak biz bir defa bu işi çözemeyiz. Bu işi yapacaksak, bunu tam kazımamız lazım. Bunu hukuk içinde yerli yerine oturtmamız lazım. Onun için de dikkatli olmaya mecburuz. Devletin kendi içindeki mekanizmalarının, çarklarının daha sağlıklı dönebilmesini veya döndüğünü görmemiz lazım. Bunun tam manasıyla sağlıklı döndüğünü gördüğümüz anda da o zaman bu işe müdahalenin vakti gelmiş demektir."

"Kapıların altından broşür dağıtıyorlar"

"Paralel yapı dediğiniz unsurlarla 10 yıl, 5 yıl önce bir politik çatışma düşünür müydünüz?" sorusunu yanıtlarken Erdoğan, böyle bir şeyi aklının ucundan geçirmediğini, hep iyi niyetle baktıklarını, art niyetleri olmadığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Dün çok dostça bir araya oturup yemek yediğiniz, dertleştiğiniz insanlar, bakıyorsunuz tamamıyla karşınıza geçmiş. İcabında onlar size, kendi köşelerinden, gazetelerinden salvo atışlar yapıyor. Bize zaten her türlüsünü şu anda yapıyorlar. Daha da öteye gitmek suretiyle mesela bu akşam aldım, 80 bin broşür bastırmışlar, çeşitli basın yayın organlarından elde etmek suretiyle. Bunları evlerin kapılarının altından filan dağıtıyorlarmış. Bunlar yakalandı. Aynı şekilde Siirt'te söylediler, iki gün önce bu şekilde hazırladıkları 5-6 sayfalık broşürleri evlerin altından atıyorlar. Orada da yine teşkilatımızın böyle bir şeyi söz konusu oldu. Bunu artık yaygınlaştırıyorlar. Seçime doğru veya seçim gününe kadar bunun bu şekilde devam edeceği ortada. Biz de tabii şu anda İçişleri Bakanlığımız, Emniyet teşkilatımız, istihbari olarak hepsi çalışmaya girerek gerekli müdahaleler, gerektiği anda yapılıyor.

Paralel yapının başındaki zat, Pensilvanya, biliyorsunuz kainatın imamıdır o, 'Bugüne kadar oy kullanmadım, kullanmayacağım' diyor. Ama yönlendiriyor. Yapılan nedir? Mesela Denizli'de sms'ler geçiliyor, 'AK Parti'nin dışında hangi partiye oy verirseniz verin, yeter ki AK Parti'ye oy vermeyin'. Bu nedir? 10 sene önce, Pensilvanya'daki zat, o zaman ya doğru yaptı ya yanlış yaptı. O zamanlar bizimle beraber hareket ediyorlardı. Biz aynı AK Partiyiz. Referandumda da keza. Şimdi ne oldu? Ya orada yanlış yaptı ya burada. Ya orada doğru yaptı, aynen devam etmediğine göre, veyahutta belki burada doğru yapmış olabilir."

Başbakan Erdoğan, Ergenekon Davası'ndaki tahliyelerin hatırlatılarak, bu süreçte İstanbul Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tutumuna yönelik bir soruyu yanıtlarken, "Bu paralel yapının nerelere ulaştığını gösteriyor. Bakın burada da HSYK ne yaptı? Şimdi devreye girdi" dedi.

Bundan öncede benzer şeylerin olması gerektiğini anlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Olmadı. Eğer bu tür mekanizmalar devreye girmezse, yani bu tür yerlerde olanlar, teftiş, kendileri üstündeki bir makamın bunları yarın hesaba çekeceğini düşünmezse, 'nasıl olsa orası da bendendir' mantığı ile hareket ederse, siz bu ülkede adaleti tesis edemezsiniz. Şimdi devran değişiyor. Şimdi adam kalkıp da 'ben yasama organını tanımıyorum' diyorsa, bunun bir defa bedelini ödemesi gerekir. Sen kimsin de yasama organını tanımıyorsun. Bir defa haddini bileceksin, sen bir defa şu anda kaldırılmış bir birimsin, seni bu yasama organı kaldırmış. Cumhurbaşkanı onamış artık özel yetkili mahkeme diye bir şey yok. Ha size verilecek olan görevler var. Sen şimdi yeni görevini bekle, ama sen yeni görevini beklemeden kalkıp açıklamalar yapıyorsun. Buna hakkın yok."

Bakanlarla ilgili fezlekeler

"Bakanlarla ilgili fezlekeler TBMM'ye geldi, bununla ilgili tavrınız ne olacak?" sorusu üzerine de Başbakan Erdoğan, "Bir defa bunların fezlekeler noktasındaki bu kadar telaşı, sadece seçim meydanlarına yönelik, kendilerine malzeme temin etmekten başka bir şey değildir" dedi.

"Benim ağzımdan bugüne kadar İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili bir şey duydunuz mu?" sorusunu soran Başbakan Erdoğan, "Bakın siz şimdi bunu açtınız ben konuşacağım. Bakın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, şu anda 100 küsür yıl asgari, 300 yıl civarında da azami bir ceza ile yargılanmak üzere yargıda, bu açılmış bir dava, şu anda ve anamuhalefetin başındaki zat, kendi büyükşehir belediye başkanının bu durumuyla acaba hiç hemhal oluyor mu? Bunu hiç görüyor mu? Sıradan bir şey değil" diye konuştu.

İktidarın bir girişimi olarak görüyor" denmesi üzerine ise Erdoğan, şöyle devam etti:
"Onu öyle bir girişim olarak görüyorsa ki bu yargı madem sen ona o kadar güveniyordun, işte bu yargının savcının, vesairenin şeyi. Aynı olan Edirne'de vardı, aynı olay Aydın'da. Bunların hepsi var. Bakın biz bunları konuşmuyoruz, benzer şeyler benim partimin belediye başkanları için de geçerlidir, yani bir suç sabit olmadıktan sonra bunların üzerine bu şekilde giderek, ordan bir siyasi rant elde etme siyasetçiye yakışmıyor. Şimdi bakan arkadaşlarımızla ilgili, sabit olan bir suç mu varda sen kalkıyorsun bunu sürekli olarak ekranlara getiriyorsun. İşte bu paralel yapıyla paslaşma. İşte biliyorsunuz bu ara, montaj, dublaj, bütün bunların hepsi artık moda oldu. İşte Bahçeli'nin konuşmaları malum, Öcalan'a nasıl methiyeler düzüyor gördünüz. Aynı şekilde Kılıçdaroğlu'nun konuşmaları o da Sarıgül'e ve bana ne gibi methiyeler düzüyor, malum. Bu artık bu teknoloji o kadar ileri gitmiş tamamen sulamış, sen bunu alıyorsun, Anayasa'ya ve yasalara aykırı olduğu halde grup salonunda gelenlere dinletiyorsun, oradan kendine göre Türkiye'ye bunu dinletmenin gayreti içine giriyorsun. Biraz bi defa usul, adap, bir de 'edep yahu' denilen bir şey var. Bunu görmek lazım. Burada seçim öncesi malzeme. Otururuz, değerlendirmesini yaparız, daha biz değerlendirmesini dahi yapmadık, değerlendirir atılması gereken adım neyse ona göre adımımızı atarız. Bunların şeyi 'acaba biz burdan da bir şey elde edebilir miyiz?' Çünkü sandıkta bir şey elde edemeyeceklerini gördüler. Değerlendireceğiz, ordan da herhangi bir şey çıkacağına inanmıyorum."

Başbakan Erdoğan, başka bir soru üzerine de müracaatın yapıldıktan sonra bir hafta içerisinde Meclis Başkanının bunu okuması gerektiği yönünde bilgi aldığını belirterek, "Okunur, Meclis'te reddedilir veya açılır neyse" değerlendirmesini yaptı.

"Milli gelir 850 milyar dolara yükseldi"

"Yolsuzlukla mücadele konusunda yeni bir yaklaşım kamuoyuna sunma düşünceniz var mı?" sorusu üzerine de Başbakan Erdoğan, bu durumun şeffaflıkla alakalı ve ayrı bir konu olduğunu söyledi.
Yola çıktıklarında "3Y" diye bir başlıkları olduğunu hatırlatan Erdoğan, bunun, "Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk" olduğunu anımsattı.

"Biz bunlarla mücadele ederek bugünlere geldik, eğer bunlarda başarılı olamasaydık bugün buralara gelemezdik" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, "Buralara geliş bizim öyle durup dururken olmadı. Göreve geldiğimizde Türkiye'nin milli geliri 230 milyar dolardı, şu anda Türkiye'nin milli geliri geldi 850 milyar dolara, böyle bir durumla başbaşayız" dedi.

Erdoğan, şunları söyledi:
"Yolsuzluklarla ilgili attığımız adımlara baktığımızda ortada şöyle bir durum var; bakın ben burada size İngiltere merkezli Uluslararası Şeffaflık Örgütü var, bu örgütün 2002'de 102 ülkede Türkiye'nin durumu neydi biliyor musunuz? Yolsuzlukta biz 65'inci sıradaydık. 2013'te 177 ülkede bunu yapmışlar şimdi biz 53'üncü sıradayız. Nereden nereye geldik, şimdi böyle bir Türkiye var, bunu biz yapmadık. İngiltere'deki Uluslararası Şeffaflık Örgütü yaptı. 2002'de biz görevi devraldığımızda MHP'den, DSP'den, ANAP'tan devraldığımızda 65. sıradayız yolsuzlukta, 102 ülkede üstelik. 2013'te 177 ülkede 53'üncü sıradayız. Yolsuzlukta ciddi manada biz artık işi minimize ediyoruz, onun için de 230 milyar dolar olan milli gelirimiz, 820 milyar dolar. Kamu net borç stokuna baktığımız zaman yüz liranın 73 lirası borçtu, şimdi yüz liranın 35 lirası borç. Faize bakıyorsun faizde devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü şimdi tek haneli rakamlara geldik. Enflasyon yüzde 30 iken, şu anda yüzde 8'e buralara geldik. Bütün bunların yanında IMF'ye olan borç 23,5 milyar dolardı. İşte MHP iktidardı, DSP yanında biz bunu sıfırladık, 14 Mayıs'ta bitti şimdi onlar bizden borç talep ediyorlar."

"Belli mahfilleri rahatsız etti..."

Merkez Bankasının döviz rezervinin altın dahil 27,5 milyar dolar iken şu anda bu rezervin 128 milyar dolara yükseldiğini belirten Başbakan Erdoğan, "Yolsuzlukların olduğu bir ülkede bunlar olabilir mi? 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıyorsun, biz burda 11 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yapıyoruz, 26 tane havalimanı vardı, şu anda 52 tane havalimanı var. Cumhuriyet tarihinde yapılmış olan tüm dersliklerin yarıdan fazlasını ki 205 bin derslik yaptık. Eğitimde bunu kendi dönemimizde yaptık. 76 üniversite vardı, 99 üniversite ilave ettik şu anda 81 vilayetin tamamında üniversite var. Yolsuzların olduğu bir ülkede bunları yapabilir misiniz?" açıklamasında bulundu.

Üçüncü Havalimanı olayının belli mahfilleri rahatsız ettiğini de bildiren Erdoğan, "46 milyar dolara mal olacak olan bir havalimanı. Burayla ilgili devletin cebinden bir kuruş para çıkmıyor. Yirmi yıl süreyle bunlar yapacaklar, işletecekler ondan sonra bunu devlete bırakacaklar. Bu mu yolsuzluk?" dedi.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Üçüncü köprü 2,5 milyar dolara malolacak. 15 yıl işletecek, ondan sonra bu köprüyü devlete bırakacaklar. Burada mı yolsuzluktan bahsedecekler. Aklınıza ne gelirse şimdi hastaneler yapıyoruz şehir hastaneleri dev hastaneler, biz bunlara para vermiyoruz. Bunlar yapacaklar ondan sonra biz bunu kiralayacağız. 25 yıllık anlaşmalar şeklinde. Türkiye bu hastaneleri hayatında görmedi. Hele hele bu CHP'nin Genel Müdürü hiç görmedi. O SSK'nın Genel Müdürü olduğu zaman onun hastaneleri, sağlamı hasta yapan yerlerdi. İlaç almaya indiğimiz zaman doktorun verdiği ilaçları dahi o hastaneden alamazdık. Ama şimdi otel konforunda hastanelerde benim halkım tedavi oluyor. Yolsuzlukların olduğu ülke bu mu? Anadan doğma kör iki kafadar birlikte aynı tabaktan bunlar sarma yiyorlar. Birlikte yerken biri diğerine 'oğlum sarmaları çift çift yeme' diyor. Arkadaş, o da diyor ki 'ben kör, sen kör benim çift çift yediğimi sen nereden anladın' diyor. Cevabı zok enteresan, 'çünkü ben öyle yapıyorum da ondan' diyor."

Erdoğan'a sorulan Berkin sorusu şoke etti!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Berkin Elvan'ın ölümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan, Mustafa Karaalioğlu’nun izleyenleri de şaşırtan “Bir kur artışı bir borsa dalgalanması oldu. Bugün Berkin Elvan’ın ölümü üzerine provakatif olaylar üzerine kur hareketi oldu.”sorusuna yine şaşırtan şu yorumda bulundu: “Türkiye o işleri aştı. Bunların hiçbirisi sadece ani rüzgar gibidir gelip geçer. Mayıs’ta Haziran’da da aynı şeyleri yaptılar. Kendi kendini piyasa topladı. Bugün sabah olumsuz şeyler oldu. Borsa akşama doğru yükselmeye başladı. Faiz yine kendi rayına oturmaya başladı.”

Anahtar Kelimeler: