"Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa sıkıntı yaratır"

İSTANBUL (ANKA)- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Türkiye'de kurumlararası uyum ve işbirliği Anayasamızın temelinde sağlanmalıdır. Anayasa ile ihtilafı olan, Anayasayı içine sindirmemiş, ‘elime bir yetki geçse de bu Anayasayı benzetsem' diyen zihniyet, bir anlayış, Anayasa konusunda olağanüstü yetkiler kullanacak Cumhurbaşkanlığı noktasında olmamalıdır. Olursa sıkıntı yaratır" dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İstanbul Sanayi Odası(İSO)'nun Mart ayı olağan Meclis toplantısına katıldı. Baykal, burada yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı seçimine değindi ve Cumhurbaşkanlığı'nın Türkiye'nin en önemli iktidar odağı olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanlığının Türkiye temel kurumlarının ahengini, dengesini, Anayasanın özünü, temelini, siyasetin temel dinamiğini işletiyor olmasından önemli olduğunu vurgulayan Baykal, "Türkiye'de kurumlararası uyum ve işbirliği Anayasamızın temelinde sağlanmalıdır. Anayasa ile ihtilafı olan, Anayasayı içine sindirmemiş, ‘elime bir yetki geçse de bu Anayasayı benzetsem' diyen zihniyet, bir anlayış, Anayasa konusunda olağanüstü yetkiler kullanacak Cumhurbaşkanlığı noktasında olmamalıdır. Olursa sıkıntı yaratır. Türkiye'nin ihtiyacı sıkıntı değil, uyum, işbirliği. Herkesin biraz alçak gönüllü olmasına, biraz karşısındakilere saygı göstermesine, biraz uyum ve işbirliği içine girmesine bağlıdır" dedi. Bunu sağlamak gerektiğini dile getiren Baykal, kişisel ve parti kavgası anlayışında olmadıklarını kaydetti.

Reklam
Reklam

Baykal, "Türkiye Cumhurbaşkanlığı konusunda bu anlayışla aşmayı başarırsa, başaracağına inanıyorum. Çünkü akla, sağ duyuya, mantığa inanıyorum. Türkiye'nin sorunlarının, kamuoyunun bu konudaki anlayışının ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. Bunun gereğinin yapılacağına güveniyorum" diye konuştu.

"Bunun için olamaz"

Cumhurbaşkanlığı seçiminin Meclis'te yapılacağını ifade eden Deniz Baykal, konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Elbette Meclis'te yapılacaktır, seçim. Anayasamıza göre yapılacaktır. Meclis'te Türkiye'nin yararına bir seçim yapılacaktır. Türkiye'nin nitelikleriyle kavgası olmayan bir anlayışla seçim yapılacaktır. Başbakan çıkmış ‘Faşist Almanya'da da laiklik vardı'. Yani bu tartışmanın bir anlamı var mıdır? Bu tartışmayı yapan insanın Türkiye'de Anayasal düzenimizin temel ilkesi olan, kurulmuş olan, şu andaki barışımızın huzurumuzun, AB kapısında iddia sahibi konumunda başı dik duruyor oluşumuzun, çevremizdeki bütün ülkelerin bir ateş çemberi içinde yangın yerine döndüğü bir ortamda barış ve kardeşlik içinde Türkiye'de yaşayışımızın güvencesi olan bu laiklik kavramına karşı o düzeyden ‘Faşist Almanya'da laikti' değerlendirmesinin arkasındaki ihtiyaç nedir. Laikliğe yönelik çevirme duygusu burada, bu aşamada niçin çıkar? Bu anlayış, Türkiye'yi huzura, kardeşliğe, beraberliğe götürebilir mi sormak kaçınılmaz hale gelmiştir. Bunun için olmaz işte. Bu tartışılacak bir konu mu? Umut ediyorum Başbakan, tüm bu tartışmaları değerlendirecektir. Ben bunun gereğini yapacağına güveniyorum. Şu andaki tablo bunu gösteriyor. İnşallah olacaktır. Bu olursa Türkiye çok ferahlayacaktır. Cumhurbaşkanlığına alıştığımız gibi Türkiye'yi kavrayacak, bütünleyecek, Türkiye'nin temelleriyle kavga etmeyi kesinlikle aklından geçirmeyecek. Namuslu dürüst, haysiyetli, şerefeli bir vatan evladının orada bulunması, Türkiye'nin ekonomisine de siyasetine de katkı sunacaktır."

Reklam
Reklam

Genel seçimlere de değindiği konuşmasında Baykal, seçimlerin Türkiye'de AKP iktidarının ortaya koyduğu anlayışın dışında yeni yaklaşımın denenmesi için fırsat olacağını söyledi. Baykal, Türkiye'de belli çevrelerin "aman ha alıştığımız düzen devam etsin, bu tabloyu böyle sürdürelim" yaklaşımı içinde olanların bulunduğunu vurgularken, bu iktidara bel bağlayanların bulunduğunu, kendini bu memleketi için çalışıyor hisseden herkesin iktidar değişiminden yararları olacağını, iktidar değişiminin hiçbir sıkıntı yaratmayacağını söyledi.

Siyaset ve iş dünyası ilişkisi

Siyaset ve iş dünyası ilişkisinin sağlıksız bir zemine sürüklenmeye başladığını, iş dünyasının siyasi amaçlarla hem yönlendirilmek istendiğini, hem de kaynak transferi anlayışıyla iş dünyasına yaklaşıldığını söyleyen Baykal, şöyle konuştu:

"Bütün kalkınmış ülkelerde siyasetin elinin iş dünyasından çekmesi sağlanmıştır, sağlanmalıdır. İş dünyasının kazancına ortak olma hevesi, arayışı, siyasetçi kimliğiyle sürdürülemez. O kadar meraklıysan bırak siyaseti gir iş dünyasına sen de işadamı ol. Ama iş adamlığından bir türlü kopmamış birileri siyasetçi yetkilerini ve güçlerini kullanırken kendisini iş adamı yerine koyup ‘şu kadar kazandı, bu kadar götürdü, biz ne oluyoruz' diye düşünmeye başlıyor ve iş çığırından çıkıyor. Bu sağlıksız bir tablodur. Bu Türkiye'de iş dünyasının kuralını, düzenini, ahengini, rekabetini ciddi şekilde sarsıyor. Ahlakın, iş dünyasına da egemen kılınmasına da ihtiyaç vardır. İş dünyasındaki ahlak bozulmasına değil, siyasetteki ahlak zafiyetinin iş dünyasına tasavvuf etmesine engel olmak bakımından ciddi müdahaleye ihtiyaç vardır."

Reklam
Reklam