Erdoğan'ın konuşmasından önce milletvekilleri ve bakanlar tek tek anons edilerek kürsüye çağrıldı. Konuşmadan önce İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve bölgeden birçok milletvekili teker teker anons edilerek sahneye çağrıldı.Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı miting için çevre illerden de takviye kuvvet getirildi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
Buradan tüm Diyarbakır’a sevgilerimi saygılarımı yolluyorum.
Bugün sizlere yüreğimi açmak, sizlerle gönül diliyle sohbet etmek istiyorum. Bizim Diyarbakır’a ayrı bir sevdamız ayrı bir muhabbetimiz var.
Demokrasi yoksa orada ekonomi de gelişmez, adalet de olmaz.. 12 Eylül demokrasiye büyük darbe vurdu.
Bu kardeşiniz Siirt'te bir şiir okudu olanlar oldu. 1997'de Siirt'te şiir okuduğum için hüküm giyip cezaevinde yattım, umutsuzluğa kapılmadım.
Hapisteki günlerimde demokrasiye olan ihtiyacı daha da iyi anladım. Özgürlüğün kıymetini anladım, demokrasiye olan ihtiyacı daha fazla hissettim. O gün bazı gazeteler 'muhtar bile olamaz' diye başlık attılar. Bizi yok saydılar. Millete hizmet etme tavrımızı küçümsediler.
AHMET KAYA'NIN GURBETTE VEFATINI UNUTMAYIZ
İnancından dolayı, ibadetinden dolayı, başındaki örtüden dolayı dışlanmanın ne olduğunu biz çok iyi biliriz.
Biz yoksulluğu biliriz. Yasakların ne olduğunu çok iyi biliriz.
Bir gece yarısı sokak ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz.
Evi basılıp tarumar edilmek nedir çok iyi biliriz. Köy meydanına toplanan köylülere uygulanan şiddeti biliriz.
Hapisteki oğlunun yanına gidip kendi diliyle konuşamayan annenin acısını iyi biliriz.
Hakkari’de sabah ezanını okuduktan sonra saldırıya uğrayan vefat eden İmamın acısını biz biliriz.
Oğlunu terör örgütüne kaptırmış annenin göz yaşı bizim ciğerimizi akar.
Ape Musa’nın acısını, Orhan Miroğlu’nun acısını biz unutamayız.
Şivan Perver’in hasretini görmezden gelemeyiz. Ahmet Kaya’nın gurbette vefatını hatırımızdan çıkaramayız.
Çünkü biz bu toprakların çocuklarıyız. Çünkü biz bir gün Edirneli, İstanbullu, Yozgatlıyız, Hakkariliyiz, Diyarbakırlıyız, Diyarbakır’ın evladıyız. Hepimiz aynı gelecek için yürüyoruz, hiçbir zaman umutsuzluğa düşmedik, demokrasiye inandık,
BU ŞEHİRDE YALAN SÖYLEYEN O YALANIN ALTINDA EZİLİR
AK Parti Türkiye'yi demokratikleştirme hareketidir, özgürleştirme mücadelesidir. 12 Eylül referandumu için verdiğimiz demokrasi mücadelesi boşa gitmeyecektir. Diyarbakır ilim ve medeniyet şehri, bu şehre gelip yalan söyleyen o yalanın altında ezilir.
Birlik siyaseti Türkiye'nin bütünlüğüne hizmet ediyor, Biz Türkiye'nin partisiyiz, 73 milyonun partisiyiz. Kumsalların partisi CHP, şu anda zaten kumsaldalar.
Biz söz verip sözünü unutanlardan olmadık, her yerde farklı konuşmak bizim kitabımızda yok. Biz gönül diliyle konuşuyoruz. Biz verdiği sözü unutanlardan olmadık, Diyarbakır'a gelip sonradan sırtını dönenlerden olmadık.
BAHÇELİ VE BDP'YE CEVAP
Birileri yazıp çiziyor, “Başbakan Diyarbakır’da ne konuşacak?” diyorlar.
Burada BDP, Erzurum’da da Bahçeli işi gücü bırakmış bize konuşma metni yazma derdine düşmüş.
Sayın Bahçeli sen bize konuşma metni yazmayı bırak söyleyecek sözün varsa buraya Diyarbakır’a gel.
Söyleyeceğini şu Diyarbakır Meydanı’nda söyle. Diyarbakır’ın güzel insanıyla gönül bağı kurabiliyorsan gel burada konuş. Hariçten gazel okumakla bu işler olmuyor.
SİZİ SEVİYORUZ BE...
Biz Türkiye’nin partisiyiz. Belli bir etniğin belli bir bölgenin değil. 73 milyonun partisiyiz.
Birileri için ediyorlar, “Filanca etnik unsurun partisi” diyorlar
CHP için ne diyorlar “kumsalların partisi” diyorlar. Kumsalların partisi CHGP şu anda zaten kumsaldalar.
81 ilde 80’inde milletvekilimiz var hedef 81’de 81. Neden çünkü bizi sizi seviyoruz be…
2011 seçimlerinden sonra daha geniş bir Anayasa'nın temellerini atıyoruz. Yani şimdi kapıyı açıyoruz kapıyı.
Kardeşliğimizi bozmak isteyenlere karşı 12 Eylül bir manifestodur.
05’TE NE DEDİYSEK ARKASINDA OLDUK
Bu Başbakan doğuda ayrı batıda ayrı, kuzeyde ayrı, güneyde ayrı konuşan başbakan değildir.
Biz söz verip sözünü unutanlardan olmadık. Gönül diliyle konuşuyoruz. Diyarbakır’a gelip sonra sırtını dönenlerden olmadık.
2005 yılında burada ne dediysek onurumuzla, şerefimizle onun arkasında durduk.
Demokratikleşme bir zihniyet devrimini gerektirir. Eğer bu zihniyeti değiştirmezseniz hiçbir şey değişmez.
Onun için önce zihniyeti değiştirdik. İnsana bakışı değiştirdik. Ezberleri bozarak işe başladık. Baskıya dışlamaya direndik.
“ŞİMDİ KAPIYI AÇIYORUZ, YENİ ANAYASA 2011’DEN SONRA”
Bu anayasa değişikliği ile her şey bitmiyor. 2011 seçimlerinden sonra daha geniş tabanlı yeni bir anayasanın temellerini atıyoruz. Yani şimdi kapıyı açıyoruz kapıyı.
Ayrımcılık yapan anlayışları hep karşımıza aldık. Kardeşliğimiz bozmak isteyenlere karşı 12 Eylül bir manifestodur.
Partiyi kurmak için buraya geldiğimizde bize “olağanüstü hali kaldır yeter” dediler. Şimdi kimse olağanüstü hali hatırlamıyor çünkü her şey normale döndü.
Dediler ki 'DGM’leri kaldırın.' Kaldırdık ama o da unutuldu. Neden çünkü hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.
“KÜRTÇE TV YAYINI YARIM SAATTEN 24 SAATE ÇIKTI”
Devletin televizyonu günde yarım saat yayın yapıyordu. Biz ne yaptık devletin bir kanalını 24 saat Kürtçe yayın yapar hale getirdik.
Suça itilen çocuklarla ilgili yasayı düzenleyerek bu çocukların cezaevinden çıkmasını sağladık mı. Bütün bunları yoğun çalışmalarımızla sağladık.
“KİMSEYİ TEHDİT ETMEDİK”
Muhalefet lideri bize atfen diyor ki biz halka“Evet oyu vermezseniz Yeşil Kartı kaldıracağız” diyormuşuz.
İstanbul’da afişler asmışlar diyorlar ki “Rahibe kıyafetine evet.”
Yani benim başörtülü bacımın kıyafetini rahibe kıyafetiyle özdeşleştiren anlayış.
Bugüne kadar ne ben ne de arkadaşlarım yeşil karta ve herhangi bir konuya ilişkin bir tehdidimiz olmamıştır olamaz.
Biz seçimlerin boykot edilmesini de anti demokratik bir yaklaşım olarak görüyoruz.
Sizler buradan seçtiğiniz milletvekillerini neden gönderiyorsunuz “Gidin bizim haklarımızı koruyun” diye.
“HANİ ZILGIT”
Hava yolunu, halkın yolu haline getirdik. 5 milyon kapasiteli yeni havaalanı terminalini en kısa sürede hizmete açacağız. Hani zılgıt.
“DİYARBAKIR CEZAEVİNİ YIKACAĞIZ”
Diyarbakır Cezaevi'ni kapatıyoruz. İlk işimiz yeni cezaevini yapıyoruz. Bitireceğiz ve o biter bitmez o malum cezaevini yıkacağız.
Orası artık varlığı ile sürekli bize 12 Eylül’ü hatırlatmasın istiyoruz. İnşallah bu da bize nasip olacak.
12 Eylül’ü yapanlar işkence yok derken Diyarbakır Cezaevi'nden göğe feryatlar yükseliyordu.
Tek kişilk hücrelerde 20 kişiyi nasıl istiflediklerini kitaplar yazıyor. Ölmek için Allah’a yalvardılar. Şimdi biz bu ayıplara son verdik son veriyoruz.
Allah’ın izniyle bu 12 Eylül bunlara son vermenin adı olacak.
Sandıklara gideceğiz değil mi. Tehditler bizleri yıldırmayacak. Yıldırırsa o özgür Türkiye’ye kavuşamayız.
ERGENEKON'UN AVUKATI CHP
Danıştay’a bir saldırı oldu hemen ardından faturayı bize kesmek istediler.
Cenaze törenlerini mitinge çevirdiler. Bakanlarımıza saldırdılar. Bütün yönlendirmelere rağmen olayın üzerine cesaretle gittik. Arkadan ne çıktı Ergenekon çıktı.
Bu Ergenekon’un avukatı kim, CHP.