"Ahmet Altan'a açmış olduğu dava bir başbakan için en tehlikeli noktadır."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ukrayna dönüşünde uçakta yaptığı açıklamalar gündemi belirledi. Erdoğan'ın liberallere yönelik sözleri şöyleydi:
"Hükümet ile liberaller arasındaki ittifak çatırdadı' deniliyor.Ben çatırtı falan duymuyorum. Oluşturulmuş bir ittifak da yok. Doğal olarak oluşmuşsa ayrı. AK Parti iktidarından önce, entelektüel kesim yok muydu? Varsa tüm desteklerini niye vermiyordu, veriyorlardıysa, bu tür adımlar neden atılmıyordu? AK Parti iktidarı, çeteleri, mafyayı açığa çıkarırken destekleri olduysa sağ olsunlar. Ama bizi bazı zamanlarda ciddi sıkıntıya sokmuşlardır.
Bu kadar rahat başbakanına hakaret edebilen, 'utanmaz' diyecek kadar ileri giden, entelektüel olabilir mi? Entelektüelliğin kitabında bu tür şeyler var mı? 'Haziranda görürsün' deniyor. AK Parti yine tek başına iktidar olursa, sen neyi göreceksin? Yeni bir senaryo kuruyorlar. Biraz bizim senaryomuza takılın. Her hafta sonu Anadolu'dayız. Gelin meydanları görün. Sandığı entelektüelin dili değil, milletin dili belirliyor. Entelektüelin diliyle, milletin dili uyumlu değil. Söylediğini karşıdaki anlamıyorsa, o zaman çıkmaz var demektir. Ama halk anlıyorsa, o zaman alırsın arkana, sürükler götürürsün."
Milliyet Gazetesi Başyazarı Hasan Cemal, Erdoğan'ın sözlerini NTV'deki Yazı İşleri programında yorumladı.
Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtlayan Hasan Cemal'in söylediklerinden öne çıkanlar şunlar:
"Erdoğan'ın sözleri gerçekten çok talihsiz. Her şeyden önce Ahmet Altan'a açmış olduğu hakaret davasını savunuyor ve savunmaya devam ediyor. Bu büyük bir talihsizlik. Türkiye'de ifade özgürlüğüne ciddi şekilde bir darbe vuran davadır.
İkincisi Ahmet Altan'a açmış olduğu dava bir siyasetçi için, bir başbakan için en tehlikeli noktadır. Ne zaman ki hakaretle eleştiri arasından geçen çizgiyi bir Başbakan şaşırmaya başlar, kendisi açısından alarm zili çalıyor demektir.
Başbakan Erdoğan öyle bir çizgi çekmeye başladı ki, tırnak içinde giderek eskilere benziyor. Eskilerden kastım şu, geçmişin muhazafakar siyasetçileri bir nokta gelir adına ister liberal deyin ister entelektüel deyin bağımsız düşünebilen kişilere, aydınlara kızmaya başlarlardı. Bu da tehlikeli bir noktadır, destek oldukça gayet memnundurlar, o odaklardan eleştiri yükselmeye başladığında biz halka hesap veririz, sizin kıymeti harbiyeniz yoktur gibi şeyler söylerler.
2002'den itibaren Erdoğan'ı ben de destekledim, sonuçta hangi siyasi parti benim savunduğum değerleri savunuyorsa, demokrasiyi savunuyorsa desteklerim. Askeri vesayet ve AB konusunda yaptıkları ortada. Şu anda bir hayal kırıklığı yaşamıyorum, zaten bir ittifak yoktu. Hayal kırıklığı şöyle bir durumda yaşanır, sen kendini özdeş kılarsın, her şeyiyle sahip çıkarsın, öyle bir durum yok. 40 küsur yıldır gazeteciyim ve hiçbir hayal kırıklığı hissetmiyorum. Kendi değerlerim vardır, o değerlerimle ilgili olarak doğru bulduklarımı desteklemişimdir, doğru bulmadıklarımı da eleştirmişimdir, şimdi yaptığım bu.
Erdoğan'ın da hayal kırıklığı yaşadığını sanmıyorum, tipik bir sağ siyasetçi, demokrat olduğu kadar olabiliyor. Partililerin sesine kendini kaptırdığı zaman tehlikeli bir alana girmiş demektir."
DİNK CİNAYETİNDE AYRI DÜŞÜYORLAR
Hasan Cemal'in gündeme ilişkin diğer yorumları ise şöyle:
"Ankara'ya dönünce Devlet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirebilirim. Dink cinayetinin ardından yaşananlar ve AİHM'in verdiği kararlar beni çok rahatsız ediyor. Cinayetin aydınlatılması gerekiyor mutlaka. Tam olarak demese de parmak izleri de devletin içine doğru gidiyor dedi. Bunları açıkça söylemesi çok önemli.
Gül'ün Erdoğan'la örtüşemediği konular var. Dikkatle bakıldığında bazı ince ayrımlar ve nüanslar ortaya çıkıyor. Bunlardan biri de Dink cinayeti gibi görülüyor.
Cumhurbaşkanı'nın yeni hamlesi çok şeyi değiştirir, devletin en tepesi harekete geçiyor. Dink cinayeti aydınlığa çıkabilir.
TIPKI TURGUT ÖZAL GİBİ...
Erdoğan açık bir şekilde Amerikan başkanlık sistemini istiyor, bunda Turgut Özal'dan gelen esinlenmeler var. Başkanlık için MHP ve BDP'yi baraj altına çekmeyi, hatta bir adım ileri gidip söyleyeyim yeni grubunun tam kurşun askerlerden oluşmasını istiyor. Bunları bir istihbarat olarak değil, izlenim olarak söylüyorum. Benzer şeyleri Turgut Özal da 1987 seçimlerine giderken söylemişti.
Cumhurbaşkanı Gül bu konuda dikkatli bir üslup kullandı, dili dikkatliydi. Söylediği şu, başkanlık sistemiyle ilgili çekincelerim var, iyi düşünülmesi lazım. Bu sözler gösteriyor ki başkanlık sistemine taraftar değil.
Şahsen ben Bülent Arınç gibi düşünüyorum, bence de bir takım kusurları olsa da parlamenter sistem daha iyi. Başkanlık sistemine kafadan karşı değilim.
Haziran ayındaki seçimlerde 367 milletvekilini yakalarsa Erdoğan başkanlık yolunu kendi başına açmayı deneyebilir, çünkü muhalefet şimdiden karşı çıkacağını duyurdu."
[
****](http://cevaplar.mynet.com/soru-cevap/erdogan-icin-alarm-zili-caliyor-mu/83140)