Halkalı'daki Aşura Meydanı'nda her yıl düzenlenen "Evrensel Aşura Matem Merasimi", bu yıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla gerçekleştirildi. Kalabalık grup tarafından salavatlarla karşılanan Erdoğan, konuşmasında birlik ve beraberlik mesajları vererek, "Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur ve olamaz. Bu topraklar üzerinde hepimiz biriz, beraberiz ve kardeşiz. Ülkemdeki her inanç kesiminin sorunları benim sorunumdur. Uzlaşma ile inşallah tüm meseleleri geride bırakacak, kardeşliğimizi yücelterek geleceğe ilerleyeceğiz" dedi.
Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin ve 71 kişinin Kerbela'da şehit edilmesinin 1371. yıldönümü nedeniyle binlerce Caferi sabah erken saatlerden itibaren Halkalı'da bir araya geldi. Yoğun yağmura rağmen, aralarında çarşaflı çok sayıda kadın ve çocukların da bulunduğu kalabalık grup, Kerbela'da şehit edilen Hz. Hüseyin ve 71 kişiyi gözyaşları içinde andı. Törene tek tip kıyafetlerle katılan gruplar dikkat çekti. Aralarında çocukların da bulunduğu çarşaflı kadınlar ve tek tip kıyafetli erkekler, başları ve göğüslerine vurarak yas tuttu. Törene katılan bir grup çocuk da, üzerlerinde tek tip kıyafetle temsili tabutlar taşıdı. "Evrensel Aşura Matem Merasimi"nde, yurt içi ve yurt dışından gelen çok sayıda Caferi de hazır bulundu.
Bu yılki Kerbela Matemi'ne, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Erdoğan, Devlet Bakanı Faruk Çelik, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve bazı milletvekilleri ile birlikte Halkalı'daki Aşura Meydanı'na geldi. Erdoğan'ın gelişi nedeniyle meydan ve çevresinde alınan yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekti. Kalabalık grup, sunucunun uyarısı üzerine Erdoğan'ı alkışlarla değil, salavatlarla karşıladı. Meydana gelişinde Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz tarafından karşılanan Başbakan Erdoğan, daha sonra merasimin açılış konuşmasını dikkatle dinledi.
Törende oluşan Türkiye Caferileri lideri Selahaddin Özgündüz, Halkalı Aşura Meydanı'nda bugün oluşan fotoğrafın çok anlamlı olduğunu söyledi. Özgündüz, "Her mezhepten, her milletten, her kesimden şehadet aşkıyla bir araya geldik. Burada oluşan fotoğraf, bazı dar görüşlülere, marjinal gruplara ve aramıza nifak sokmaya çalışan dış güçlere bir derstir. Sayın Başbakanım; birilerini üzdünüz. Devlet-millet beraberliğini ortaya koymanız, Müslümanlar arasına savaş sokmaya çalışan dış güçlere karşı durmanız birilerini fazlasıyla üzdü" dedi. Özgündüz, konuşmasının devamında gözyaşlarına hakim olamadı.
Anma töreninde daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan söz aldı. Kalabalık eşliğinde kürsüye doğru yürüyen Erdoğan'ın konuşması sırasında, Selahattin Özgündüz'ün kürsünün hemen yanında ayakta beklemesi dikkat çekti.
Öğle ezanının bitmesinin ardından konuşmasına başlayan Erdoğan, kalabalık grubu "Sevgili Canlar" diyerek selamladı. Erdoğan, "Kerbela'da şehit olan ehlibeyti rahmetle yad ediyorum. Bu matem hepimizin matemi, hepimizin ortak matemi. O günden beri ciğerimiz yanıyor, yüreğimiz kanıyor. 1370 yıldır dualarımız, ağıtlarımız arşı inletiyor. Peygamberin dokunmaya kıyamadığı, üzerine titrediği Hz. Hüseyin'i katliama terk etmenin sızısını insanlık üzerinde ağır bir yük olarak taşıyor. Kerbela'daki şehadet ölüm değil, yok oluş değil, tam tersine uyanıştır, diriliştir. Veda değil, kavuşmadır. Bir son değil, başlangıçtır. Ayrılık değil birliktir, beraberliktir, bütünleşmedir. Kim ki Kerbela katliamını Müslümanların bölünmesi olarak istismar etmeye kalkarsa, biliniz ki o Hz. Hüseyin'in aziz hatırasına haksızlık etmiştir. Biz tam 1370 yıldır Kerbela'nın acısını ciğerimizde taşıyoruz. Bir ölüm duyduğumuzda, işittiğimizde Kerbela'yı, Hz. Hüseyin'i, Hz. Zeynep'i hatırlıyor, gönül telimizi titretiyoruz" dedi.
İran'da dün yaşanan terör saldırısını hatırlatan Erdoğan, "Dün İran'da İmam Hüseyin Camii'nde törene katılanlara yönelik gerçekleşen terör saldırısında Sünni ve Şiilerden oluşan 38 masum hayatını kaybetti. Bu saldırıyı ve dünyanın neresinde, kime karşı gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin tüm terör saldırılarını kınıyoruz. Biz, dünyanın neresinde olursa olsun yeni Kerbelalar görmek istemiyor, yeni Kerbelalar yaşamak istemiyor, yeni ölümlerle sarsılmak istemiyoruz. Pakistan'da, Afganistan'da, Lübnan'da, Irak'ta, camilerde bombaların patlatıldığını duyduğumuzda elimiz, ayağımız çözülüyor" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, konuşmasında Aşık Veysel ve Yunus Emre'den alıntılara da yer verdi. "Gün birlik günü, dayanışma günüdür" diyen Erdoğan'ın sözleri sık sık salavatlarla kesildi. Başbakan Erdoğan, "Matemleri bir olan, ortak olan bir milletin tarihi, geçmişi, medeniyeti ortak şekillenmiş bir milletin geleceği de, idealleri de bu coğrafya üzerindeki kaderi de birdir, beraberdir, ortaktır. Biz, birbirimizle farklılık üzerinden iletişim kuramayız, birbirimizle ideolojiler, semboller üzerinden konuşamayız, biz
birbirimize ayrı gayrı gözlerle bakamayız. Biz üzerinde yaşadığımız bu toprakların hep birlikte sahibiyiz. Bu ülke ve bu topraklar bizim. Bu tarih, bu medeniyet, onlarla birlikte gelecek hep bizim. Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur ve olamaz. Bu topraklar üzerinde hepimiz biriz, beraberiz ve kardeşiz" açıklamasında bulundu.
Devletin hizmetleri karşısında herkesin eşit mesafede olduğuna dikkat çeken Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Hepimiz bu ülkenin birinci sınıf vatandaşlarıyız. Ülkemdeki her inanç kesiminin sorunları benim sorunumdur. Bu nedenle samimiyet içinde sorunları çözmenin, yüzyıllardır devam eden meseleleri artık bir çözüme ulaştırmanın mücadelesini veriyoruz. Bu arada istemeyenler de var. Onlara da sabırla karşılık veriyoruz. Bir olacağız. Milli birlik ve kardeşlik projemiz çerçevesinde Alevi kardeşlerimizle, Caferi kardeşlerimizle, azınlıklarla hep bir araya geliyoruz. Yüzyıllardır dile getirilmeyen sorunları biz dile getirdik. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabının müfredatını belirlemek üzere toplanan eğitim komisyona Caferiler de katıldı. Caferi kardeşlerimizin istediği hususlar da inşallah müfredata girecektir."
Başbakan Erdoğan törende yaptığı konuşmada şu mesajları verdi:-
Değerli arkadaşlar, sevgili canlar, muharremin 10. gününde, diğer adıyla Aşura gününde siz can kardeşlerimi, gönül dostlarımı en kalbi duygularımla selamlıyorum.
-Bu büyük matem gününde, başta imam Hüseyin olmak üzere Kerbela’da şehit olan ehlibeyti rahmetle yad ediyorum. Diyor ki hazreti peygamber. Kim Hasan ile Hüseyin’i severse beni sevmiş olur. Kim ona buz ederse bana buz etmiş olur.
-Benim evim ve soyum Nuh’un gemisi gibidir. Ehlibeytime muhabbetleriyle bu gemiye binenler kurtulur, binmeyenler ise yok olur gider. Ehlibeytten en çok kimi seversiniz diye sorulduğunda, hiç düşünmeden Hasan ve Hüseyin demişti. Yine Hasan ve Hüseyin’e bakarak, “Allah’ım ben onları seviyorum. Sen de onları sev diye yakarmış. Hüseyin bendendir, ben Hüseyin’denim” buyurmuşlardı.
-Peygamber efendimiz torunlarını, arşın iki yanına asılmış küpeler olarak tarif etmişti. O küpelerden biri, Hazreti Hasan Medine’de şehit edildi. Hazreti Hüseyin ise 1371 yıl önce bugün Kerbela’da ailesiyle birlikte, tarihin şahit olduğu en büyük katliamda şehit edildi.
-Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da şahadeti ölüm değil tükeniş değil tam tersine hayattır, uyanıştır diriliştir. Şahadeti veda değil, kavuşmadır. Bir son değil başlangıçtır.
-Kim ki Kerbela faciasını Müslümanların bölünmesi olarak, istismar etmeye kalkarsa, o Hazreti Hüseyin’in aziz hatırasına haksızlık etmiştir. Biz tam 1371 yıldır, Kerbela’nın acısını ta ciğerimizde taşıyoruz. Her an Kerbela’nın sızısını yüreğimizde hissediyoruz.
-Bir masumun katledildiğini duyduğumuzda, gördüğümüzde, Kerbala’yı, Hazreti Hasan’ı, Hazreti Hüseyin’i, Ali Ekber’i hatırlıyor, gönül telimizi titretiyoruz. İşte dün İran’da Sunni ve Şii’lerden oluşan 38 masum hayatını kaybetti. Bu saldırıyı ve dünyanın neresinde kime karşı gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, tüm terör saldırılarını telin ediyoruz. Biz nerede olursa olsun, yeni Kerbela’lar görmek istemiyor, yeni ölümlerle sarsılmak istemiyoruz.