Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyaretinde İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan 'Türkiye'nin Terörizmle Mücadelesi' isimli kitabı ABD Başkanı Donald Trump'a verdi. 88 sayfalık kitap ayrıca, Amerikan heyeti ve senatörlere de dağıtıldı.
Kitabın önsözünde, "Türkiye'nin hem PKK/YPG, DEAŞ ve benzeri örgütlerle mücadelesi hem de Suriye'den kaçan sığınmacılara yönelik insani politikası; tarihte vicdani ve doğru sayfada yer almasını sağlayacak kadar dürüst ve samimidir. Dünyanın geri kalanının da tarihin hangi sayfasında yer alacaklarına karar vereceği bir dönemden geçiyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın; 'Teröre karşı müttefiklik ruhuna uygun, kararlı bir mücadele verildiği takdirde tüm insanlığın huzura kavuşacağına gönülden inanıyorum' sözü de bu bağlamda bir terörle mücadeleye karşı tarihin doğru sayfasında durmaya davet niteliğindedir. Biz üstümüze düşeni yapıyor ve dünya barışı, huzuru ve güvenliği için tüm terör örgütleriyle mücadelemize devam ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Kitapta, 'Türkiye'nin DEAŞ'la mücadelesi', 'Türkiye’nin PKK/YPG ile mücadelesi', 'Barış Pınarı Harekatı' ve 'Türkiye’nin Suriyelilere ev sahipliği' başlıkları altında bilgiler yer aldı. Türkiye'nin DEAŞ terör örgütünün saldırılarından en fazla zarar gören ülke olduğu, örgütün 2014'ten bu yana Türkiye'de 20 saldırı gerçekleştirdiği belirtilerek, bu saldırılara tek tek fotoğraflarla ile birlikte kitapta yer verildi. DEAŞ terör örgütünün elebaşı olan El Bağdadi'nin 27 Ekim'de Suriye’nin kuzeybatısında Türkiye'nin yardımıyla etkisiz hale getirildiği kaydedilerek, "Türk güvenlik kuvvetleri DEAŞ’ın öldürülen elebaşı Ebubekir el Bağdadi’nin kız kardeşini Suriye’de ele geçirmiş ve kendisi ile kocası ve gelinini istihbarat toplamak amacıyla sorgulamaktadır. PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünün elinde tuttuğu iddia edilen ve Türkiye’yi zor durumda bırakarak yurt dışında operasyonun meşruluğu hakkında soru işaretleri yaratmak amacıyla serbest bırakılan DEAŞ terör örgütü üyeleri ve akrabalarından Barış Pınarı Harekâtı kapsamında 45’i Türk vatandaşı, 242’si yabancı uyruklu olmak üzere 287 kişi yakalanmıştır" denildi. Kitapta, Türkiye'nin katkılarıyla yakalanan DEAŞ üyelerine dair örnekler de verildi.
Kitapta, terör örgütü PKK'nın kısa tarihine yer verilerek, "PKK, başta ABD ve İngiltere olmak üzere birçok devlet ile AB ve NATO'nun başını çektiği birçok uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü olarak kabul edilmektedir. Türkiye, 1984'ten beri kendi sınırları içinde ve sınır ötesinde PKK ile mücadele etmektedir. Bu mücadele sırasında örgütün hedef aldığı binlerce sivil ve asker hayatını kaybederek şehit olmuş, binlercesi de yaralanarak gazi olmuştur. Terör örgütü PKK son 3 yıldır çok daha büyük bir kriz içerisindedir. Silahlı terör örgütünün ülke içi ve kırsal üye sayısı 500 civarına düşmüştür. ABD, DEAŞ’ı 2004 yılında terör örgütleri listesine eklemiştir. Ancak, ABD PKK’yı bir terör örgütü olarak tanımakla birlikte onun uzantısı YPG’yi terör örgütleri listesine eklememiştir" ifadelerine yer verildi.
Kitapta, PKK ile YPG'nin bağlantısına dikkat çekilerek, PKK/PYD-YPG teröristbaşı 'Mazlum Kobani' kod adlı Ferhat Abdi Şahin'in, gerçekleştirdiği başlıca terör saldırından örnekler verildi. Ayrıca, PKK/KCK’nın sözde kamplarında düzenlenen eğitimlere katıldığı belirten terörist Şahin'in, iade talebine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri yer aldı. PKK/PYD-YPG Türkiye'de sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda şehit olan çocukların fotoğrafları paylaşıldı. PKK/PYD'nin 1 yılda uyuşturucudan elde ettiği gelirin 1,5 milyar dolar olduğu bildirilerek, "Terör örgütü PKK/YPG, personel ihtiyacının bir bölümünü 18 yaşın altındaki çocukları zorla silâh altına alarak karşılamaktadır. Eğitim haklarından mahrum edilen bu çocuklar, genç yaştan itibaren terörist olarak yetiştirilmekte ve gelecekleri ellerinden alınmaktadır" denildi. Ayrıca, örgütün Suriye'de Kürtlere yönelik işlediği suçların bazı örnekleri de paylaşıldı.
Kitapta Barış Pınarı Harekâtı’nın gerekçeleri ise, 'sınır güvenliğini sağlamak', 'terör örgütü PKK/YPG’nin bölgedeki tahakkümünü sonlandırmak' ve 'Suriye’deki insani krizi hafifletmek' olarak sıralandı. Barış Pınarı Harekâtı’nın Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin terörle mücadeleye yönelik özellikle 1373 sayılı kararları ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 51'inci maddesinde yer alan 'Meşru Müdafaa Hakkı' çerçevesinde, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olarak icra edildiği belirtildi. Kitapta harekatla ilgili "Harekâtın planlama ve icrasında sadece teröristler ile bunlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereçler hedef alınmakta, sivil/masum kişilerin ve harekât bölgesindeki tarihi, kültürel, dini yapılar, çevre, altyapı tesisleri ile bölgede bulunması muhtemel dost ve müttefik ülke unsurlarının zarar görmemesi için her türlü dikkat ve hassasiyet gösterilmektedir" ifadeleri yer aldı. Kitapta ayrıca, harekâta yönelik sosyal medyada yer alan dezenformasyonların örnekleri paylaşıldı. Yine, PKK/YPG’nin Avrupa’daki Türklere yönelik saldırılarıyla ilgili bilgi verildi.
Kitabın son bölümünde ise, Türkiye'de Suriyelilerin toplamının, kamp dışındakiler de dahil olmak üzere yaklaşık 3,7 milyona ulaştığı aktarıldı. Suriyelilere yönelik eğitim, sağlık ve entegrasyonuna yönelik yapılan çalışmalardan bahsedilerek, "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile bölgede koşulların iyileşmesi sonucu 370 bin Suriyeli mülteci ülkelerine dönmüştür. Barış Pınarı Harekatının ardından sınırdaki kasabalarda yaşayan sivillere 4381 koli gıda, 92 bin 500 kilo un, 65 bin 300 ekmek, 16 bin 479 diğer gıda malzemesi, 2 bin 699 şişe içecek, 2 bin 175 hijyen seti, bin 790 battaniye ve bin 500 oyuncak dağıtılmıştır. Gönüllü dönüşler için oluşturulan Güvenli Bölge içerisinde yeni yerleşim yerleri planlanmıştır. Suriye’nin kuzeyi ile Türkiye sınırında oluşturulacak Güvenli Bölge içerisinde, 5 bin nüfuslu 140 köyden ve 30 bin nüfuslu 10 ilçeden oluşan 1 milyon Suriyeli nüfusu barındıracak bir yerleşim yeri kurulacaktır" ifadelerine yer verildi.
Kitapta, Türkiye’nin Suriyeliler için gerçekleştirdiği harcama tutarının 40 milyar doları aştığı; ancak uluslararası yardımın eksik kaldığı vurgulandı.