Erdoğan: '' Verilen sözler tutulmalıdır"

Girne (AA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başta AB olmak üzere, uluslararası toplumun, çözümden yana olduğunu açıkça gösteren Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri tutmak zorunda olduğunu belirtti.

Erdoğan, "Zulüm ile abat olunmaz. Er ya da geç hak yerini bulacaktır. Benim siyasette bir tezim var. Nedir o? Dere yatağında akar. İstediğiniz kadar değiştirmeye çalışın, istediğiniz kadar farklı yerlere saptırmaya çalışın, eninde sonunda bu tarafı yıkar, bentleri yıkar ve yatağına girerek, yatağında akmaya devam eder. Bu da böyle
olacaktır" dedi.

Reklam
Reklam

Başbakan Erdoğan'a Girne Amerikan Üniversitesi tarafından, Kıbrıs sorununa yaklaşımı, Türkiye'nin AB üyeliğine yönelik çalışmaları dolayısıyla siyaset bilimi ve kamu yönetimi alanında fahri doktora unvanı verildi.

Erdoğan, üniversite kampusundaki törende yaptığı konuşmada, bugünün çok kutuplu dünyasında Türkiye'nin etkin bir dış politika izlediğini belirterek, "Bu bakımdan AB ile ilişkilerimize büyük önem verdik ve veriyoruz" dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: "AB'ye tam üyeliğimiz bize olduğu kadar Avrupa'ya da ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Bazıları zaman zaman 'Efendim, Türkiye neden bu kadar AB'ye girmeyi arzu ediyor' gibi tespitlerle sanki bizi AB kapısında dilenciymiş gibi göstermenin gayreti içinde oluyorlar. İşin aslı bu değil, işin aslı iki taraflı. Çünkü, Türkiye AB'ye girmeyi arzu ediyor. AB de şunu düşünmek durumundadır: Acaba Türkiye AB'ye katıldığı zaman AB'ye ne katacaktır? Burası çok önemli... Nedir bu katacağı aslında? O da şudur: Biz bunun çok mücadelesini verdik, 4 yıldır da bunu her platformda gündeme getirdik. Eğer AB bir Hıristiyan kulübü değil medeniyetler ittifakının adresi durumundaysa bunun ispatı Türkiye'nin AB içinde yer almasıdır. Bu olduğu anda, işte o zaman
medeniyetler ittifakına giden yol açılmış olur. Aksi takdirde, bugün ıstırabını duyduğumuz, sıkıntısını çektiğimiz, medeniyetler çatışması dünyada bir tehdit olarak hala gündemde kalmaya devam eder. Biz bunun gündemden düşmesini istiyoruz. Özellikle birliğin farklı coğrafyalardaki etkinliğini artıracak küresel bir aktör olma hedefine aslında Türkiye katkıda bulunacaktır, bölge ve dünya barışına hizmet edecektir."

Reklam
Reklam

Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin Kıbrıs ile de alakalı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, çok yönlü dış politika anlayışının diğer bir unsurunu da Avrasya'nın oluşturduğunu belirtti. Türkiye'nin art arda hayata geçen projelerle bir enerji koridoru olmaya başladığını anlatan Erdoğan, bu projelere yenilerini eklemek istediklerini ifade etti.

Bu gelişmelerin KKTC için de yeni imkanların ortaya çıkması anlamına geldiğini belirten Erdoğan, bütün çabanın işbirliğini geliştirmek için olduğunu ifade etti.

"Zulüm ile abat olunmaz"

Sorunların barışçı yollardan çözülmesi, anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması, çatışmalara son verilmesi için her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için özellikle son birkaç yıldır attığımız yapıcı adımlar da bunun en açık
göstergesidir. Karşılığında da uluslararası camianın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini bekliyoruz. Daha önce de söyledim, fakat üzülerek görüyorum ki Rum tarafının uzlaşmaz siyasetinin bedeli Kıbrıs Türküne ödettiriliyor. Bu, son derece ciddi bir çelişki, son derece büyük bir haksızlık. Başta AB olmak üzere, uluslararası toplum çözümden yana olduğunu açıkça gösteren Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri tutmak zorundadır ve tutmalıdır. Ambargo ve kısıtlamalara hiç beklenmeden son verilmelidir. Aslında Ocak ayında açıkladığımız eylem planı, bu anlamda önemli bir fırsattır.

Reklam
Reklam

Özellikle öğrenci kardeşlerime bir şey hatırlatmak istiyorum: 24 Nisan 2004 bir kırılma noktasıydı. Bu referanduma sadece AB üyesi ülkeler değil, BM, Amerika, bütün liderler, yaptığımız görüşmelerde bize şunu söylediler: KKTC 'Evet' çıkarırsa, gelecek onların lehinde çok daha farklı olacaktır ve Kıbrıs'ta artık siyasi haklar noktasında
iki eşit siyasi haklara sahip bir Kıbrıs Türk devleti çıkacaktır. Ve bu referanduma KKTC 'Evet' dedi, Rum kesimi 'Hayır' dedi. Bu netice onlar için ciddi bir sürpriz oldu. Netice itibarıyla yapılan şu oldu; bir tarafa taltif, bir tarafa hala haksızlıklar... Zulüm ile abat olunmaz... Er ya da geç hak yerini bulacaktır. Benim siyasette bir
tezim var. Nedir o? Dere, yatağında akar. İstediğiniz kadar değiştirmeye çalışın, istediğiniz kadar farklı yerlere saptırmaya çalışın, eninde sonunda bu tarafı yıkar, bentleri yıkar ve yatağına girerek, yatağında akmaya devam eder. Bu da böyle olacaktır."