Erdoğan'a yazdığı mektup kabusu oldu

Başbakan'a gönderdiği mektupta hükümeti eleştiren gıda mühendisi, mektubu internette yayınladı.

Uşak'ta yaşayan gıda mühendisi Hayati Asiltürk, üç yıl boyunca iş bulamayınca 2007 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a üç sayfalık mektup yazdı.

Başbakan Erdoğan’ın şahsi e-posta adresine gönderdiği mektupla iş isteyen Asiltürk, Erdoğan'ın şahsına ve hükümetin bazı icraatlarını yönelik eleştirilerde bulundu.

Asiltürk, Başbakan'a ulaşmadığını düşündüğü mektubunu iki yıl sonra kurduğu internet sitesinde de yayınladı.

Ancak mektubun internet sitesinde yer almasının ardından mühendisin başına gelmeyen kalmadı. Hakkında 18 Mayıs 2009 tarihinde Uşak 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 'hakaret' suçundan kamu davası açılan Asiltürk, 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezası 6 bin TL paraya çevrilen mühendis, kararı temyiz etti.

Reklam
Reklam

Mektubu internet sitesinde yayınladıktan sonra Uşak Emniyet Müdürlüğü’ne çağrıldığını belirten Asiltürk, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Mektubun orjinaline el konuldu. Sitemdeki mektup da kaldırıldı. Terör suçlusu gibi dört polis eşliğinde apar topar adliyeye götürüldüm. Savcı iki defa ifademi aldı. Sonra kendimi mahkemede buldum. Oysa ki yazdığım mektupta dört yıl eğitim alan ancak buna rağmen iş bulamayan gıda mühendislerinin sorunlarına dikkat çekmek istemiştim. Mektubumda sektörümden ziyade ülkenin yanlış siyaset, ekonomik durumunun bozukluğu, sağlığa, gıdaya, tarıma ve halkın sağlığına önem verilmemesi ile ilgili konulara değinmiştim."

Mektubunda Başbakan Erdoğan’a hitaben "PKK terörünün bölemediği ülkeyi, türban vasıtasıyla kamplara ayırmışsınız" cümlesine yer verdiğini ifade eden Asiltürk sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yine bu sözümün arkasındayım. Müslüman olan bu insan, ellerini vicdanına koyup da neden buna göre politika izlemiyor? Başbakan demek, bu ülkenin babası demektir. Ülkesine, halkına, okumuş aydın kesime neden sahip çıkmıyor, cezaevlerine gönderiyor? Neden benim gibi okumuş gıda mühendislerine hapis cezası çıkartıyor? Ayrıca bu tip konularda davacı neden Kamu Hukuku oluyor? Yargılama sonucunda 6 bin lira para cezası aldım. Ne işim, ne de bu parayı ödeyecek gücüm var. Türkiye Cumhuriyeti madem bir sosyal devletse, neden insanların sosyal durumunu gözeterek ceza vermiyor?"

Reklam
Reklam

MEKTUBUN TAMAMINA BAKILMALIYDI

Yargıtay’ın aldığı cezayla ilgili vereceği kararı merakla beklediğini ifade eden Asiltürk, şöyle konuştu:

"Başbakan adına açılan davada özel bir kasıt arıyorum. Davada, mektubun tamamı ele alınmadı, içinden cımbızla çekilmiş birkaç kelime dikkate alınarak ceza verildi. Bu ceza yıllarca okuyarak gıda mühendisi olmuş bir insana fazla değil mi? Bu ülkede düşünce özgürlüğü yok mu? Artık, bu ülkenin yargısına da güvenmiyorum. Yargı bile muhatapları baz alıp ona göre karar verir hale geldi. Bu nedenle bu karara da itiraz ediyorum. Sonuna kadar gideceğim. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de müracaat edeceğim."