Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerikan PBS kanalına mülakat verdi. Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihinin çok eskiye dayandığını belirten Erdoğan, bu ilişkilerin uzun süre stratejik ortaklı çerçevesi içinde yürütüldüğünü söyledi.
ABD yönetiminin, kendisinin korumalarına silah satılmasını engelleyen son kararına ilişkin yorumu sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bununla ilgili resmi gelişmelere bakılmasını isteyerek, "21 Eylül'de Başkan Trump ile görüşmemizde bu konuyu gündeme getireceğim" ifadesini kullandı.
"BU REFERANDUM YAPILMAMALIDIR"
IKBY'nin 25 Eylül'de yapmayı planladığı "bağımsızlık referandumu"na değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bir defa şunu çok açık ve net söyleyeyim: Biz en başından beri Irak'ın toprak bütünlüğünü savunduk; kimse bunu yapmıyorken bile. Bu referandum yapılmamalıdır. Orada Arap, Türkmen, Kürt hep beraber yaşıyorlar. Irak'la 350 kilometre sınır hattımız varken Türkiye olarak böyle bir referandumu nasıl kabul edebiliriz? İran da bu konuda referandumla aynı fikirde gözükmüyor. Irak federal yönetimi de aynı şekilde. Dolayısıyla siz sadece Kuzey Irak olarak tek başınıza böyle bir kararı nasıl verebilirsiniz? Bu kararı kabul etmiyoruz."
ABD'NİN PKK/YPG'YE VERDİĞİ DESTEK
Erdoğan, ABD'nin, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD/YPG'ye verdiği destekle ilgili değerlendirmelerde de bulundu.
"Suriye'de PYD terör örgütü yer alıyor, aynı şekilde onun kolu olarak YPG de orada. Bunlar terör örgütü PKK'nın uzantılarıdır ve biz bunlarla savaşıyoruz." ifadelerini kullanan Erdoğan, ABD'nin PKK'yı terör örgütü olarak tanıdığını ancak onun uzantısı PYD/YPG'yi terör örgütü olarak görmediğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin YPG'ye verdiği silahlarla ilgili "Bu silahların seri numaralarını aldık, DEAŞ'la mücadele bitince bunları geri alacağız." diye bir açıklama yaptığını ancak daha önce benzeri uygulamalarda işlerin bu şekilde yürümediğini gördüklerini kaydetti.
"SİZ BU SİLAHLARI TERÖRİSTLERE NASIL VERİRSİNİZ?"
Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Rakka'da bu alt gruplarla DEAŞ'a karşı savaşmak doğru değil, bu savaş bizimle de yürütülebilirdi. ABD'nin DEAŞ'la mücadeleyi PYD/YPG ile vermesi yanlıştır. Bunu ABD'nin en üst düzey makamlarına ilettim. Biz ABD'den o silahları alamazken siz bunları teröristlere nasıl verirsiniz? Bu soruyu ABD'deki dostlarımıza soruyoruz."
Türkiye'nin ABD'den para ödeyerek silah aldığını ancak bu ülke yönetimi tarafından teröristlere bedavaya silah verildiğini vurgulayan Erdoğan, "3 bin tır silah bu teröristlere gönderildi. Zamanında Predator insansız hava aracı almak istedik. Vermediler ama teröristlere bunların hepsini tırlarla gönderiyorlar." açıklamasını yaptı.
"BİZ KÜRTLERE KARŞI DEĞİLİZ, TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞIYIZ"
ABD'nin Suriyeli Kürtlerle çalışmasının, Türk-Amerikan ilişkilerinde "anlaşmaz bozucu" bir unsur olup olmadığı yönündeki bir soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öncelikle burada bazı şeyleri birbirine karıştırmayalım. Burada konu bir Kürt meselesi değildir. Bu bir terör örgütü meselesidir. Bunun altını çizmek istiyorum çünkü biz Kürtlere karşı değiliz, biz terör örgütlerine karşıyız. Kürtler bizim dostlarımızdır" yanıtını verdi.
Erdoğan, Türkiye'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı verdiği mücadeleye de vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz DEAŞ'a karşı çok ciddi bir mücadele veriyoruz. Şimdiye kadar 3 binden fazla DEAŞ militanı teröristi öldürdük. Bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütü kullanılamaz ancak şu anda ABD, DEAŞ'ı yok etmek için YPG ile çalışıyor. ABD, YPG'yi DEAŞ'la mücadelede kara gücü olarak kullanıyor ancak biz kendilerine (bu noktada) yardım edebileceğimizi söylemiştik. Ne yazık ki bu konuda anlaşamadık."
S-400
S-400'lerle ilgili olarak birçok kez başta ABD olmak üzere NATO üyesi ülkelerle görüştüklerini aktaran Erdoğan, "Ama (bu silahları) vermediler. Biz de başımızın çaresine bakacağız. Bunlar bizim savunmamızda önemli enstrümanlar. Şu anda yine bir NATO üyesi olan Yunanistan'da da S-300 füzeleri var." diye konuştu.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in, her ülkenin bu konuda kendi kararını vereceğini ifade ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin de kendi savunması noktasında gerekli tedbirini aldığını belirtti.
Türkiye'de 15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe girişiminden sonraki süreçle ilgili olarak Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Öncelikle siz teröriste neden terörist demiyorsunuz, bunu merak ediyorum. Önce teröriste terörist deyin. İkinci olarak, ülkemizde hükümeti devirmeye yönelik süreçlerin içerisinde yer alan birçok birey, hukuk çerçevesi içerisinde yargılanıyor çünkü bu kişiler emniyetin, ordunun içine sızmışlardı. Ordunun üniformasını giyiyorlardı ancak zihinlerinde kendi terörist ajandaları vardı. Polise ve bakanlıklara sızmışlardı. Bunların arasında pek çok üst düzeye gelmiş isim vardı. Tüm bu kişiler yargının elindedir ve kararı yargı verecektir."
Erdoğan, Türkiye'de demokrasinin oldukça güçlü olduğuna dikkati çekti.
Seçimlere katılımın yüzde 80-85 düzeyinde olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tayyip Erdoğan, yüzde 52 halkın oyunu alarak cumhurbaşkanı olmuştur. Bir cumhurbaşkanı olarak seçildim ancak bir diktatör olarak nitelendiriliyorum." açıklamasında bulundu.
AVRUPA BİRLİĞİ
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) konusundaki bakış açısını soran Woodruff'a Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AB konusunda samimiyiz ama aynı samimiyeti AB'den de bekliyoruz. AB, Türkiye'yi almak veya almamak noktasındaki kararını vermeli ancak nereye kadar buna tahammül ederiz onu da bilemiyorum. Bir yere kadar bu şartlarda tahammül ederiz. O noktadan sonra da Türkiye kararını verebilir" yanıtını verdi.
ABD'de, geçen mayıs ayında Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği Rezidansı önünde yaşanan olaylarla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, bu konuda üzgün olduğunu anlattı. Erdoğan, geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump'ın da kendisini aradığını, bu konuda üzgün olduğunu ve konuyu takip edeceğini söylediğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, rezidans önündeki göstericilerin bu bölgede toplanan Türklere bağırıp hakaretler ettiğini ve Amerikan polisinin olaylara müdahalede yetersiz kaldığını vurguladı. Bölgede toplanan PKK ve FETÖ teröristlerinin, kendisinin aracına fazlasıyla yaklaştığını bildiren Erdoğan, Washington DC polisinin kendisini ve çevresini korumakla görevli olmasına rağmen bunu yapmakta başarısız olduğunu ifade etti. Bunun üzerine kendi korumalarının devreye girdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi güvenliğinin tamamen sağlandığından emin olmak için korumalarının çaba gösterdiğini kaydetti.
"Sayın Trump'la perşembe günü bu konuları samimi bir şekilde konuşacağız." diyen Erdoğan, adaletin en kısa sürede yerine gelmesini beklediğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin sonunda, ABD'de yaşayan Türklerin Türk-Amerikan ilişkilerinde her zaman köprü görevi görmeleri temennisinde bulundu.