Erdoğan, AK Parti Gençlik Kollarının düzenlediği ''Vefatının 74. Yılında Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programı''na katıldı.
AK Parti Genel Merkezindeki programda konuşan Erdoğan, Akif'in değerleri sonuna kadar savunulduğunda geçmişin yaralarının sarılabileceğini, herkesin üzerine düşeni yapması halinde geleceğe emniyet içinde yürünebileceğini dile getirdi. AK Parti üyesi gençlere, ''Biliyorum ki her biriniz en az Türkiye büyüklüğünde düşünüyorsunuz; biliyorum ki bu millete, bu ülkeye, bu memlekete, bu vatana, bu topraklara, 73 milyon insanımıza karşı büyük bir sorumluluk duygusu içindesiniz'' diyen Erdoğan, gençlerin duygularının ve düşüncelerinin bütünlük içinde olmasını istedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"AK PARTİLİ GENÇLERİN ELİNDE YUMURTA OLMAZ"
''Birileri tahriklerle, kışkırtmalarla, yara açmak için konuşabilir ama siz daima birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi derinleştirmelisiniz. Birileri marjinal düşünebilir, önyargılarının mahkumu olabilir ama siz daima meşruiyet çizgisinden ayrılmamak ve istikamet üzre olmak durumundasınız çünkü siz, emrolunduğunuz gibi dosdoğru olmalısınız. AK gençliğin eli taş, molotof kokteyli, kasatura, döner bıçağı veyahut da yumurta sallayan el değil; sizin elleriniz kalem tutar, sizin elleriniz bilgisayarın tuşlarında dolaşır, AK gençlik budur. Siz, 'müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğar' anlayışıyla hareket eden bir gençliksiniz. Yani siz fikirlerle, düşünceleri tokuşturtarak, onları yarıştırarak bir yere ulaşılabileceğini bilen bir gençliksiniz. Biz bu ülkenin, bu vatanın bütün renklerine, bütün desenlerine birlik ve kardeşlik esasıyla bakıyoruz.''
Toplumun tüm taleplerine, ihtiyaçlarına karşı duyarlı olduklarını, daima da böyle olacaklarını ifade eden Erdoğan, 8 yıllık iktidarlarında derdi, yarası, sorunu olan hiçkimsenin meselesine duyarsız kalmamaya gayret ettiklerini dile getirdi. Erdoğan, ''Eksiklerimiz yok mu, vardır ama başta gençlik olmak üzere, eğitim olmak üzere elimizden geleni bu noktada yaptık, yapıyoruz ve daha iyisini de yapacağız'' dedi.
''AKİF, ASIM'IN NESLİNE İNANDI, SİZE İNANDI''
Başbakan Erdoğan, sabırlarının en çok zorlandığı zamanlarda bile sorumluluklarının hiçbirini zamana yaymadıklarını, sorunları sümenaltı etmediklerini belirterek, ''İstiklal Marşımızın temsil ettiği manadan Akif'in bizi teşvik ettiği çalışma azminden, Cumhuriyetimizin ideallerinden hiç şaşmadık ve şaşmayacağız'' diye konuştu.
Mehmet Akif'in, gezip gördüğü bir coğrafyaya ilişkin ''Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar / Yanmış ormanlar, ekinsiz tarlalar / Ot basmış evler, küflü harmanlar / Ipıssız aşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar / Mesaisiz sabahlar, fikri ferda bilmez sabahlar'' dizelerini okuyan Erdoğan, daha sonra yine Mehmet Akif'ten, ''Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı? Mahşerde mi biçarelerin yoksa felahı'' diye başlayan şiirini okudu.
Erdoğan, ''Bu manzaraya, bu serzenişe rağmen hiç umudunu kaybetmedi Akif; Asım'a inandı, Asım'ın nesline inandı, size inandı. Geleceğe ilişkin hep güzel umutlar besledi'' dedi.
Büyük mesafeler aldıklarını, yenilmesi imkansız görünen sorunları aştıklarını, hukuk içinde, meşruiyet kanallarını genişlettiklerini, Türkiye demokrasisini, önündeki engelleri aşarak, ileri demokrasi haline getirdiklerini anlatan Erdoğan, 73 milyon vatandaşın, ileri demokrasiyle, özgürlüklerle, adaletle, kalkınmayla, emekle, üretimle, alın teriyle alınan bu mesafeden yararlandığını ifade etti.
''TÜRK DEĞİL, ARNAVUT AMA AKİF'İN İSTİKLAL MARŞIYLA..''
Sağlık, adalet, emniyet alanındaki bazı çalışmalar hakkında bilgi veren Erdoğan, emniyet ve huzur ortamıyla Türkiye'nin umudunu çoğalttıklarını, dünyanın itibarlı, güçlü bir ülkesi konumuna yükselttiklerini söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Çünkü Asım'a, Asımlara bu yakışır. Buradan sadece daha çok demokrasiye, daha çok adalete, daha çok özgürlüklere, daha çok paylaşıma, daha derinleşmiş bir kardeşlik ve huzur iklimine gidilecektir. Türküz, Kürdüz, Lazız, Çerkeziz, Abazayız, Gürcüyüz ne fark eder? Bizi Allah yarattı, yaratılanı Yaradan'dan ötürü seviyoruz biz. Kimseye 'sen niye Türksün' diyemeyiz, 'sen niye Kürtsün, sen niye Gürcüsün, Abazasın, Arnavutsun' diyemeyiz. İşte Akif... Türk değil, Arnavut ama Akif'in İstiklal Marşıyla, onun o milli marşıyla bu millet ayağa kalktı, bu millet Kurtuluş destanını yazdı. Kimse bizim aramıza nifak tohumları ekmesin. Her zaman söylüyorum; biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşılığı üst kimliğinde biriz beraberiz ama altta kimlikler var; zaten zenginlik o. Bizim medeniyetimizde kesrette vahdet vardır. Farklılık, çokluk ve onların birleştiği tek nokta. Asıl zenginlik budur zaten. Biz bunu başaran bir milletiz. Bizim medeniyetimiz böyle. Öyleyse niçin bizim aramıza nifak sokmaya çalışıyorlar? Bu kirli bir tezgah, kirli bir oyun.
Bizim gençliğimiz, bu harekete gönül verenler asla bu oyuna gelmedi, yine gelmeyecek. Fitne, hiç bir zaman muradına eremeyecektir. Nifak bizde netice alamayacaktır. Provokatörler, bundan böyle huzur iklimini sabote edemeyeceklerdir. Dün söyledim, yine söylüyorum: Bizim resmi dilimiz tektir, Türkçe'dir ama benim ülkemde Kürt kardeşim Kürtçeyi kendi arasında rahatlıkla konuşabilir, Laz kardeşim konuşabilir, Boşnak konuşabilir, Abaza, Gürcü hepsi konuşabilir, Arnavut konuşabilir. Bunlar zenginlik, bırakın konuşsunlar. Kurs kuracaklar, kursunlar. Üniversitelerimizde bakın bölümler açılıyor. Bunlar bizim dönemimizde açılıyor. Buyurun, işte TRT Şeş. Devlet bir kanalını tamamen bu işe tahsis etti. 24 saat Kürtçe yayın yapılıyor. Bir başka kanal sürekli Arapça yayın yapılıyor.''
Kültür ve Turizm Bakanlığının bugünün diline tercüme ederek bazı eserler yayınlamaya başladığını kaydeden Erdoğan, ''Bu eserleri, bugünün diline tercüme etmek suçtu bu ülkede. Bu iktidar bunları başardı. Bunu nasıl görmezden gelirsin. Cezaevinde annesiyle kendi anadilini konuşamıyorlardı. Biz onun da önünü açtık, yasağı kaldırdık. 'Nasıl konuşamaz ya konuşacak' dedik. Bunları görüyorlar, biliyorlar ama buna rağmen hala farklı yere, farklı tuzaklar, tezgahlar kurmak suretiyle bu işi çekmek istiyorlar. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Bütün vatandaşlarımız için, sonuna kadar 780 bin kilometrekarelik bu vatan topraklarını biz kimseye ameliyat etmesine fırsat vermeyiz. Herkes insanca yaşayacak bu topraklarda, kardeşçe. Hiçbir ayrım asla düşünülemez. Onun için de batı bizim için neyse doğu da o, kuzey neyse güney de o'' diye konuştu.
''BU MİRASA, GÖZÜMÜZ GİBİ SAHİP ÇIKACAĞIZ''
Doğu'nun, Güneydoğu'nun makus talihini tersine çevirdiklerini söyleyen Erdoğan, kimseyi kendileri gibi düşünmeye, kendileri gibi yaşamaya değil meşruiyet çizgisinde olmaya çağırdıklarını ve dayatmalardan yana olmadıklarını ifade etti.
Mehmet Akif Ersoy'un, İstiklal Marşı'na ilişkin tartışmaların yapıldığı bir dönemde, ''O şiir bir daha yazılmaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için, o günleri görmek, yaşamak lazım. O şiir artık benim değil, milletin malıdır. Benim millete en kıymetli hediyem budur. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın'' sözlerini söylediğini anımsatan Erdoğan, ''Bu mirasa gözümüz gibi sahip çıkacağız. O destana, o büyük zafere, o büyük zaferin ardından kurulan cumhuriyete daima sahip çıkacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu yarışmayı yaptırıp, neticesini ortaya koyduğu zaman, ilan ettiği zaman, Meclis defalarca, hepsi hüngür hüngür ağlayarak, bunu dinlemişlerdi. Neden? Çünkü bu sanal değildi. Bu gönülden gelerek, yaşanarak yazılmıştı. Onun için bir daha yazılmaz. İşin gerçeği bu. Ruhun şad olsun Mehmet Akif, Allah rahmet eylesin'' dedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını, İstiklal Marşının son kıtasını okuyarak tamamladı.
AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Fatih Şahin de hiçbir komplekse ve önyargıya izin vermediklerini belirterek, ''Tevfik Fikret de bizimdir, Mehmet Akif de Nazım Hikmet de bizimdir, Necip Fazıl da'' dedi. Mehmet Akif'e sahip çıkmak kadar, onun fikriyatına da sahip çıkmanın önemli olduğunu kaydeden Şahin, bu fikriyatı yaşamanın, yaşatmanın ve geleceğe taşımanın taşıdığı öneme değindi.
Programda, Mehmet Akif Ersoy'un bazı şiirleri, partililer tarafından seslendirildi. AK Parti Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan da Mehmet Akif'in ''Bülbül'' isimli şiirini okudu.