Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Buradan öncelikle Kürt kökenli annelere seslenmek istiyorum, ardından tüm annelere seslenmek istiyorum; Siirt'te olan hadise sıradan bir hadise değildir ve gerçek yüzlerini ortaya koyması bakımından çok önemli bir hadisedir. O PKK'nın gerçek yüzünü ortaya koyması bakımından çok önemlidir. PKK karşısındaki kadına da kıza da böyledir, kendi içindeki kadına kıza da böyledir. 4 tane kızımızı şehit ettiler. İfade edilen mermi rakamı 200'e yakın mermi, kurşun, böyle bir vahşet olur mu? Böyle bir alçakça saldırı olur mu?” dedi.
[
](https://www.mynet.com/ogretmenleri-kalkan-olarak-kullanmislar-180100051985)
[
](https://www.mynet.com/turkiye-6-sehidine-agliyor-180100051897)
Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda ABD ziyaretine ilişkin düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İran ile terörle mücadele konusunda atılacak müşterek adımlar ve Siirt'teki saldırıya ilişkin sorular üzerine Erdoğan, terörle mücadele kararlılığının aynı şekilde devam edeceğini söyledi. Erdoğan, “'Belki bu bizleri de sizleri de bu ifade çok kullanıldığı için bezdirmiş olabilir ama bunu ifade etmek bizim için bir sorumluluktur. bundan dolayı bunu ortaya koymak durumundayım” dedi.
İran ile Türkiye'nin ortak terör örgütüyle mücadele ettiğini belirten Erdoğan, “Oradaki ismi farklı, bizdeki ismi farklı, ama terör örgütü aynı. Kandil, İran'ın sınırı oluşu sebebiyle de orayla ilgili özellikle kara ve hava harekatını müşterek yaptığı bir bölge. Buna yönelik olarak bizim de İran ile müşterek yapabileceğimiz bundan sonra operasyonlar var, yaptıklarımız var. Bu konudaki çalışmaları da ilgili birimlerimiz kendi aralarında karşılıklı yürütecekler. Şu anda da yürütülüyor. Bu çalışmalarımızdaki kararlılığı her iki taraf de teyit etmiştir. Herhangi bir erteleme söz konusu değildir. Bunun üzülerek söylüyorum ama bedeli olacaktır” diye konuştu.
İÇERDE DE SINIR ÖTESİNDE DE OLACAK
Son gelişmelerin, sınır ötesi operasyonların çok önemli bir netice doğurmasından kaynaklandığına inandığını dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Eğer bu sınır ötesi operasyonlarda önemli neticeler ortaya çıkmamış olsaydı öyle zannediyorum ki bu süreç belki daha sakin geçebilirdi, ama bunu da yapmak durumundayız ve yapacağız da. Bu içeride de olacak sınır ötesinde de olacak. Bu konuyu Irak Cumhurbaşkanı ile de paylaştım, görüştüm. Bundan sonraki sürece yönelik de bizim güvenlik zirvesi olarak ifade ettiğimiz heyetimizle, yarın Bakanlar Kurulu'nda değerlendirmelerimizi yapıp, tekrar sürekli olarak bunlar an be an devam edecek. Çünkü bunu aralığı çok çok açmak suretiyle değerlendirmek olmaz. Bunlar her an görüşmemiz gereken ve özellikle de Beşir beyin adıma bu işleri sürekli yürüttüğü bir süreç. Şu anda belki de Diyarbakır'daki merasim yeni bitmiş olabilir. İçişleri Bakanım, Milli Savunma Bakanım, Tarım Bakanım orada merasime katıldılar.
Bir şeyi çok açık net ortaya koymam lazım. Buradan öncelikle Kürt kökenli annelere seslenmek istiyorum, ardından tüm annelere seslenmek istiyorum; Siirt'te olan hadise sıradan bir hadise değildir ve gerçek yüzlerini ortaya koyması bakımından çok önemli bir hadisedir. O, PKK'nın gerçek yüzünü ortaya koyması bakımından çok önemlidir. PKK, karşısındaki kadına da kıza da böyledir, kendi içindeki kadına kıza da böyledir. 4 tane kızımızı şehit ettiler. İfade edilen mermi rakamı ne, 200'e yakın mermi, kurşun. Böyle bir vahşet olur mu? Böyle bir alçakça saldırı olur mu?
Başındaki tülbenti ortaya koyan Kürt annesi kardeşlerime sesleniyorum; peki şimdi bu tülbentlerinizi nereye sereceksiniz, bu 4 kızımız kimin kızları. Buyurun işte Siirt. Benim damadı olduğum şehir. Orada Kürt kardeşlerim var, Arap kardeşlerim var. İşte buyurun bunlar işte Kürt kardeşlerimiz. Biz onları polis zannettik' diyor. Bu size haklılık mı kazandırıyor? Oradaki polis kolejine yaptığınız saldırı size haklılık mı kazandırıyor? Bu ülkenin polis koleji olmayacak mı? Bu ülkenin polis akademisi olmayacak mı? Bu ülkenin askeri okulları olmayacak mı? Biz devletiz. Bu devletin çeşitli kurumları var. Siz savunmasız insanları bile çok rahatlıkla öldürebilecek vahşete, alçakça yaklaşıma sahip bir örgütsünüz. Yaptıklarınız çok açık net ortada. İçlerinde 5 tane kadını da infaz ettiler, kendi içlerinde. Şimdi o da ortaya çıktı. 'Gaz zehirlenmesi' dediler. Bunlar acımasızdır. Bunlar kandan beslenirler ve kandan beslendiklerinin, oradan nemalandıklarının en açık ifadeleri de işte bu son attıkları adımlardır. Temenni ederim ki bunlar son çırpınışlarıdır. Bizim burada geri adım atmamız, beklememiz mümkün değil. Çok açık net söylüyoruz, biz terörle mücadele ederiz, siyasi iradeyle de müzakere ederiz. Bizim anlayışımız budur. Terörle mücadele sonuna kadar, ama siyasette de müzakere. Siyasete gelen bizimle konuşabilir, ama gelmeyen bizimle konuşamaz. Terörle devlet gerekli gördüğü takdirde, gerekli elemanlarıyla bu görüşmelerini de yapar. Bu sadece terör suçlularıyla değil, farklı suçlularla da bunları yapar. Çünkü devletin görevi neticeye varmaktır. Netice almaktır.”
Erdoğan, BM Genel Kurulu'na katıldığını anımsatarak, hafta başında New York'a gittiğini ve pek çok temasta bulunduğunu söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hafta başında seyahate çıkmadan önce yaptığım açıklamada, bu yılki Genel Kurul görüşmelerinin dünya siyasi gündemimizin ve ülkemizin dış politikasında olağanüstü bir yoğunluğun, hareketliliğin yaşandığı bir döneme tesadüf ettiğine özellikle vurgu yapmıştım. Gerçekten de New York'a gelen 100'ü aşkın devlet ve hükümet başkanı, Genel Kurul münasebetiyle dünya kamuoyunu meşgul eden çeşitli alanlarda düşüncelerini açıklama, fikir alışverişinde bulunma imkanı elde etti. Akdeniz Havzası ve Ortadoğu'da yaşanan köklü dönüşüm sürecinde yeni ekonomik düzenin nasıl yapılandırılacağından, Japonya'da yaşanan radyoaktif sızıntı sonrasında ortaya çıkan nükleer güvenlikle irtibatlı endişelerden, Afrika boynuzundaki insanlık dramına kadar varan pek çok sorun bu sayede en üst düzeyde ele alınmış oldu. Ben de katıldığım toplantılarda tezlerimizi, görüşlerimizi, politikalarımızı, beklentilerimizi paylaşma imkanı buldum.
BM Genel Kurulu'na yaptığım hitapta, ülkemizin dış politika önceliklerini yeniden vurguladım. Kıbrıs konusunun yanı sıra Somali'deki insanlık felaketi, Ortadoğu, Kuzey Afrika'daki köklü dönüşüm süreci, az gelişmiş ülkelere destek olunması ve terörizm mücadelesi gibi pek çok alanda yürüttüğümüz çalışmalara değindim. Ne İsrail'in ne de başka hiçbir ülkenin kendisini uluslararası hukukun üstünde göremeyeceğini ve Gazze halkına karşı uygulanan insanlık dışı ablukanın sona erdirilmesi gerektiğinin altını çizerek ifade ettim.”
GÖRÜŞMELER, OLDUKÇA VERİMLİ GEÇTİ
Başta ABD Başkanı Sayın Barack Obama, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un da aralarında bulunduğu çok sayıda liderle de görüşme imkanı bulduğunu belirten Erdoğan, dün de İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejat ile görüştüğünü anımsattı.
Erdoğan, bu görüşmelerde özellikle ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konulara yönelik düşüncelerini de paylaşma ortamı bulduklarını anlatarak, şöyle devam etti:
“Bu görüşmelerde, özellikle küresel konulardaki fikir terakkisinde, düşüncelerimizin örtüştüğünü tespit etme fırsatını bulduk. Onların yaklaşım tarzları, tabii ki bizim bundan sonraki sürece yönelik değerlendirmelerimize zenginlik katacaktır. Temaslarımızda ülkemizin 2015-2016 dönemi Güvenlik Konseyi adaylığı ve bunun yanında İzmir EXPO 2020 adaylığını muhataplarıma hatırlattım ve kendilerinden desteği de özellikle istedim. Bunlara ilaveten SETA tarafından düzenlenen bir etkinlikte de konuşma yaptım.
Ayrıca ülkemize yatırımların teşviki amacıyla Yatırım Destek Ajansı tarafından önde gelen yabancı iş adamlarının katılımıyla düzenlenen toplantıya katıldım. Ziyaretim esnasında bazı medya kuruluşlarına verdiğim mülakatlar aracılığıyla da ülkemizin tutum ve görüşlerini yabancı kamuoylarına aktardım.
Başta Dışişleri Bakanım olmak üzere heyetimin bir bölümü New York'taki temaslarını sürdürüyorlar. Yaklaşık önümüzdeki hafta sonuna kadar bu görüşmeler de devam edecek. İnanıyorum ki, küresel, bölgesel ve ikili düzeyde hemen her konunun muhataplarımızla masaya yatırıldığı genel kurul, dünyanın önünde yeni ufuklar açacaktır. Ağırlıklı olarak Filistin'in devlet olma noktasındaki adımını attığı bu Genel Kurul, tabii ki BM'nin gündemine tam manasıyla oturmuştur ve Filistin'in devlet olma sürecini koşulsuz destekleyen ülkemiz, şu ana kadar yaptığı çalışmaları bundan sonra da yine aynı kararlılıkla devam ettirecektir.
BM Güvenlik Konseyinde bu sürecin müzakeresi, ardından gelişmelere göre BM Genel Kurulu'na gelmesi, bunların hepsi tarafımızdan yakın bir takip içerisinde Filistin yönetimiyle de irtibatlı olarak devam edecektir. Kendi adımıza orada yaptığımız görüşmelerin oldukça verimli geçtiğini, bu sayede ülkemizin düşünce, beklenti ve öngörülerini paylaşma imkanı bulduğumuzu belirtmek isterim.”
2002'DEN BU YANA, MUHTELİF ÜLKELERDEN 4 BİN 28 TARİHİ ESER ÜLKEMİZE İADE EDİLDİ
Bu vesileyle yurt dışındaki kültür varlıklarının Türkiye'ye iadesi açısından önemli bir gelişmeyi de paylaşmak isteğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Perge Ören Yeri'ndeki kazılarda bulunan MS 2. yüzyıla ait Herakles Heykeli'nin alt yarısı, Antalya Müze Müdürlüğündeki eserler arasında yer alır. Bu heykelin üst yarısı ise ABD'de idi. Turizm Bakanlığımız, söz konusu eserin ülkemize iadesi için 20 yıldan beri, ciddi gayret sarf etmekteydi. Bu müzakereler, Boston Güzel Sanatlar Müzesinin karşılıklı iyi niyet çerçevesinde Herakles Heykeli'nin üst yarısını ülkemize iadesi ile neticelenmiştir. Nitekim, şu an itibarıyla ülkemize getirmiş bulunuyoruz.
Bizler, 2002'den bu yana, muhtelif ülkelerden 4 bin 28 tarihi eserin ülkemize iadesini sağlamış durumdayız. Kültür ve Turizm bakanlığımızın bu konudaki kararlı ve ısrarlı politikalarının, önümüzdeki dönemde de devam edeceğinden eminim. Herakles Heykeli'nin üst kesiminin iadesinin sağlanması da bunun göstergesidir. Bu, memnuniyet verici bir gelişmedir. Emeği geçen tüm arkadaşlarımı kutluyorum. Medya mensupları olarak da sizlere teşekkür ediyorum.”