Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: 28 Şubatçılar tarafından göreve getirildin

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat soruşturmalarını eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklendi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun '28 Şubatçılar tarafından göreve getirildiğini' söyledi.

Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında önümüzdeki Pazartesi günü son derece önemli bir yıl dönümünün idrak edileceğini belirterek, TBMM’nin açıldığı 20 Nisan 1920 tarihine atıfta bulundu. Erdoğan, bu tarihten itibaren Meclis’in milli iradenin tecelligahı olduğunu vurgulayarak, açılış öncesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM’nin açılmasına ilişkin gönderdiği iki telgrafı okudu. Telgraftaki bir cümleye vurgu yapan Erdoğan, “Anlamayan ve anlamak istemeyenler için şu bölümü tekrar ediyorum: 'Bu tarihten itibaren, yani 23 Nisan 1920’den sonra bütün sivil ve askeri makamların ve bütün milletin başvuracağı en yüce merci Büyük Millet Meclisi olacaktır.' Yani darbeler değil milletin iradesi olacaktır.” dedi.

"MİLLET İRADESİNİN ÜSTÜNDE HİÇBİR İRADE YOKTUR"

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis işte böyle bir ruh, heyecan ve iman üzerine inşa edilmiştir. TBMM İstiklal Savaşımızı başarı ile sevk etmiş, milletimizin o zor günlerinde hem yüreği hem aklı olmuştur. Gerçekten millet iradesinin tecelli ettiği yer olmuştur. 23 Nisan arifesinde bir kez daha şunu ifade etmek istiyorum. Hiçbir güç, kurum, hiçbir kişi TBMM'nin üstünde değildir. Millet iradesinin üstünde hiçbir irade yoktur.”

"MECLİSE KASTEDENLER ATATÜRK’ÜN HEYECANINI ÇİĞNEDİ"

TBMM’yi ve millet iradesini çiğnemenin veya küçümsemenin hiç kimsenin hakkı ve haddi de olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, “27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta millet iradesini yok sayanlar kendi iradelerini millet iradesi üzerinde görenler bu ülke ve millete kötülüklerin en büyüğünü yapmışlardır. Bu müdahale dönemlerine Türkiye yedisinden yetmişine kadar her bir ferdiyle çok ağır faturalar ödemiş, ağır yüklerin altına girmiştir. Her müdahale Türkiye’yi ileri götürmemiş tam tersine onlarca yıl geriye götürmüştür. Türk ekonomisi ağır darbe almış maalesef bedelini de yoksul halk ödemiştir.” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal’in adını istismar ederek Meclis'e kastedenlerin Atatürk’ün telgrafındaki o heyecanını çiğnediklerini belirtti.

"ARADAN BİN DEĞİL 15 YIL GEÇSE DE 28 ŞUBAT SANIK SANDALYESİNDEDİR"

AK Parti’nin icraatları sayesinde bu ülkede yaptığı yanlışın hiç kimsenin yanına kar kalmayacağını belirten Erdoğan, “27 Mayıs müdahalesi sanık sandalyesine oturmasa da mahşeri halkın vicdanında mahkum olmuştur. Aradan 30 yıl geçmiş olsa da 12 Eylül darbesi nihayet yargı karşısındadır. Aradan bin değil 15 yıl geçmiş olsa da 28 Şubat bugün sanık sandalyesindedir.” diye ekledi.

Erdoğan, 28 Şubat döneminde yaşadıklarını ise şöyle aktardı: “Kılıçdaroğlu diyor ki ‘AK Parti bu darbelerden hangi zararı gördü’. Senin siyasi tarihten haberin yok mu, önce benim milletim zararı gördü. AK Parti Genel Başkanı, belediye başkanı iken mahkumiyeti de oradan gelen talimatlarla oldu. Ben cezaevine o talimatlarla girdim. Talim Terbiye Kurulu'nun bir şiirinden dolayı kalkıp da bir belediye başkanı içeri atılır mı? Bu oralardan gelen talimatla oldu, işin ucu nerelere dayanır bunu zaman gösterir.”

Türkiye’de artık demokrasi ve hukukun güç kazandığını vurgulayan Erdoğan, “Artık 12 Eylül’de söylediğimiz gibi üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü egemen olmuştur. 92 yıl önce Atatürk’ün ilan ettiği gerçek AK Parti ile en güçlü şekilde anlam kazanmıştır.” şeklinde konuştu.

"BUGÜN MAZLUMUN AHININ AHESTE AHESTE ÇIKTIĞI GÜNDÜR"

Erdoğan, 28 Şubat’ta yaşadıklarını anlatmayı şöyle sürdürdü: “28 Şubat’ın o en ağır, en karanlık, en sisli günlerinde bütün arkadaşlarım oturur konuşurduk, defalarca yumruklarımızı sıkar dudaklarımızı ısırırdık. Hep ya sabır derdik. Allah mazlumların yanında derdik, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste derdik. Türkiye’de niceleri bizim gibi yumruklarını sıktı, dudaklarını ısırdı, bağırlarına taş bastı. Kamudaki kardeşim de, belediye başkanları da, başörtülüler de sabretti; yoksul Anadolu çocukları, Anadolu’nun iş adamları, yoksullar, kanaat önderleri, aydınlar, yazarlar, işadamları sabretti. İnançlarımıza hakaret eden, tahrik senaryolarında başrol oynayan, emirle manşet atan, emirle yazı yazan, her gün ekranlardan milletin üstüne pislik boca edenlere metanetle sabrettik. Brifinglerde ayakta 10 dakika alkış tutan, hakkımızda jet hızıyla karar veren o yargı sistemine karşı sabrettik. Sivil toplum kisvesi altında topuk selamı veren ikiyüzlülere de sabrettik. Yetimin hakkını yiyenler karşısında da sabrettik. İşte bugün sabrın selamete erdiği gün, işte bugün mazlumun ahının aheste aheste çıkığı gündür. Adaletin tecelli ettiği gündür. Bağımsız yargının hiçbir baskı olmadan vazifesini yerine getirdiği gündür. Bugün demokrasinin de milli iradenin de anlam ve güç kazandığı gündür."

GENÇLERE 'ŞAPKASINI ALIP GİDENLERİ ÖRNEK ALMAYIN' TAVSİYESİ

Türk gençlerine de nasihatte bulunan Erdoğan, “Darbeye çanak, alkış tutanları, şapkasını alıp gidenleri değil her ne pahasına olursa olsun demokrasiyi, milli iradeyi savunanları örnek alacaksınız. Türkiye artık karanlık dönemler yaşamayacak. Bundan sonra milli iradeye, demokratik rejime ve hükümete kastedenler artık er ya da geç sanık sandalyesine oturacaklarını bilecekler ve bu millete kötülük yapamayacaklardır.” diye kaydetti.

"İNTİKAM PEŞİNDE DEĞİLİZ"

Başbakan Erdoğan, 28 Şubat’la ilgili sözlerine şöyle devam etti: “Biz intikam peşinde değiliz. Hukukun son derece samimi bir şekilde işlemesine, intikam kelimesini kullanarak çamur atmak isteyenler, büyük bir yüzsüzlük büyük bir çelişki içerisindeler. İntikam kelimesini telaffuz ederek bilinçaltındaki darbe sevdasını açık edenler düştükleri çukurdan çıkmak için bu sefer de dönemin yöneticilerini itham etmeye başladılar. Kılıçdaroğlu ‘MGK kararlarına imza atanlar içinde Abdullah Gül de var’ dedi. Çamur siyaseti görmek isteyen varsa buna baksın. Sayın Cumhurbaşkanı dün açıkladı, ‘MGK’ya katılmadım, kararlarda imzam yok. Bakanlar Kuruluna gelmediği için de imzam yok’ dedi. Çünkü Kılıçdaroğlu bunu da bilmez. MGK karar almaz, tavsiye kararı alır. Kılıçdaroğlu bunu da bilmiyor ki garibim bunları söylüyor. Onun SSK’yı nasıl batırdığı buradan belli oluyor. Kılıçdaroğlu sen 28 Şubat’ın mağduru değil görevden alındığı halde 28 Şubatçılar tarafından yeniden göreve atanan bürokratsın. Sonra SSK personeline neler yaptığını herkes biliyor.”

KILIÇDAROĞLU’NUN DUAYI AYET SANMASINI ELEŞTİRDİ

Kılıçdaroğlu’nun geçen haftaki açıklamalarını hatırlatan Erdoğan, “CHP’yi aklayacağım derken boğazına kadar suya battı. Ben ona söylemiştim, bu sular derin ama maalesef öğüdümüze kulak asmıyor. Bakın 1940'lı yıllarda kitapların neden yasaklandığını anlatıyor; 'Yasaklanan bu kitaplardan biri Türkçe Namaz Sureleri isimli kitap. Namazda Kunut dualarının eksik olduğunu görüyorum.’ Allah kabul etsin, devam ediyor: ‘Ayeti eksik yazarsanız tahribat yaparsınız. Kur'an-ı tahribat etmeye kimsenin hakkı yoktur’ diyor. Belli ki Kılıçdaroğlu Kunut dualarının ayet olmadığını bilmiyor. Siz Kur'an-ı süs diye duvarlara asarsanız Kunut dualarını da ayet sanırsınız. Sayın Kılıçdaroğlu son dönemde dini konulara merak sarmışsınız. Şevkini kırmak istemiyorum. İstismar kapısı aramayın, bize istismarcı diyorsunuz ama esas istismar yaşamadığınız şeyi yaşıyormuş gibi gösterme anlayışıdır.” eleştirilerinde bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun yeni eğitim sistemine ilişkin eleştirilerini de hatırlatan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Kutlu Doğum programındaki konuşmasına gönderme yaparak “İstanbul’da dinledim çok mutlu oldum. Dedim; herhalde Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyecek diye. Bu konuşmayı yapan birinin Kur'an derslerinin seçmeli olmasını Anayasa'ya götürmek gibi bir derdi olur mu? Kur'an-ı Kerim'in seçmeli olarak okutulması ve Peygamber Efendimiz'in hayatını Anayasa Mahkemesi'ne götürecek mi göreceğiz.” dedi.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na şöyle seslendi: “Tarihinle gurur duymaya devam et, ama sakın tarihini araştırmaya kalkma, altından kalkamazsın. Böyle bir genel başkanla Allah CHP’ye sabır versin. Böyle bir CHP geçmişiyle de, darbelerle de yüzleşemez. Böyle bir CHP tüm tarihi boyunca olduğu gibi darbelere çanak tutmaya, avukatlık yapmaya devam eder.