Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gazze'deki abluka kalkıncaya, katliam duruncaya, Akdeniz'deki devlet terörünün hesabı soruluncaya kadar dik duruşu devam ettireceklerini belirterek, "Ortadoğu'ya barış gelene kadar mücadelemizi kesintisiz devam ettireceğiz. Dünya; İsrail'in hukuk tanımaz siyasetini görmeli, Gazze'deki tecrit sona ermeli, barış görüşmeleri yeniden başlatılmalı, Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti kurulmalı" dedi.
Başbakan Erdoğan; CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na da yüklenerek, "Ben Konya'dan İsrail'e 3 dilde seslendim. Telaviv'e 'öldürmeyeceksin' dedim. Cevabı ne yazık ki Keşan'dan geldi. Hale bak, birileri çıkmış Telaviv adına cevap veriyor. Telaviv'in avukatlığını yapıp bana Tevrat'taki emirleri hatırlatıyor" diye konuştu.
Erdoğan, dış politikada "eksen kayması yaşanıyor" yorumlarının da art niyetli olduğunu, Birleşmiş Milletler (BM) Araştırma Komisyonu'nun araştırmasından netice alma gayretinde olduklarını bildirdi. Erdoğan, Bursa'da kardeşlik projesi ve referandum oylamasına ilişkin mesajlar da verdi.
**"BÖLGEMİZDE HUZUR, REFAH BARIŞI TESİS ETMEKTEN BAŞKA GAYEMİZ YOK"**
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bursa'da Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan 200 milyon liralık Atatürk Kongre Kültür Merkezi'nin açılışında konuştu. Telekonferans yöntemiyle 24 hizmetin açılışını da gerçekleştiren Başbakan Erdoğan, Türk Milleti'nin köksüz, ruhsuz, vefasız ve korkak olmadığına dikkat çekerek, ""Bu topraklar köksüz, bu medeniyet ruhsuz değildir. Bu millet vefasız değildir, şuursuz, hele korkak hiç değildir. Bizim Osman Gazi'den, onun torunları olan Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim'den, Kanuni Sultan Süleyman'dan, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'den öğrendiğimiz işte budur. Biz nasıl gaziler, şehitlerin emaneti olan bu vatan topraklarını namus, şeref bildiysek, aynı şekilde adalet, hakkı, hukuku, zalime karşı durmayı, mazlumun yanında olmayı onlardan öğrendik. Onlardan miras aldık" diyerek, daima haklının ve mazlumun yanında olacaklarını ifade etti.
Bölgede istikrarı ve huzuru tesis etmeyi hedeflediklerini kaydeden Erdoğan, "Şunun altını çiziyorum, özellikle çiziyorum; bizim bölgemizde istikrarı tesis etmekten başka bir gayemiz yok. Bizim bölgemizde huzuru refahı barışı tesis etmekten başka bir gayemiz yok. Ortadoğu'da, Kafkasya'da, Orta Asya'da, Balkanlar'da adaleti, hakkı, hukuku, demokrasiyi, insan haklarını tesis etmekten başka gayemiz yok. Bu ara bazı televizyon kanallarını dinliyorum. Bazı köşe yazarlarının yorumlarını okuyorum. Bizim bu yaptıklarımız için, 'Bu nasıl diplomasi' diyorlar. Zaten sizin o diplomasiniz bizi bu hale soktu. Daha önce de söyledim. Biz monşerler diplomasisini bir kenara koyduk. O diplomasi artık tarihe karıştı. Artık bire bir, şahsiyetli, onurlu dış politika dönemini biz başlattık. Bunlar salon diplomasisinden başka bir şey yapmadılar" diye devam etti.
**"TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI BAŞKA YÖNLERE GİDİYOR DİYENLER ART NİYETLİDİR"**
Erdoğan'ın sözleri, "Türkiye seninle gurur duyuyor" tezahüratlarıyla kesilip, Filistin bayrakları açıldı. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar eğer bu milletin tarihi bilseydiler, eğer bunlar benim ecdadım Kanuni Sultan Süleyman'ın o mektuplarını şöyle bir okumuş olsaydılar, bunlar Kanuni'nin bırak kendi mektubunu, özel kalemine yazdırdığı mektupla dünyaya çeki düzen verdiği dönemi bilseydiler, bunları konuşamazdılar. Ama bunların tarihlerinden haberi yok. Bunların tarihleri çok kısır. Bunların kendileri sadece masa diplomasisiyle Türkiye'yi bu hale getirdiler. Kim ki 'Türkiye'nin dış politikasında eksen kayması var' diyorsa, art niyetlidir. Kim ki 'Türkiye'nin dış politikası başka yönlere gidiyor' diyorsa, bilin ki kötü niyetlidir".
**"GAZZE KARŞISINDA SUSSAK OSMANGAZİ'NİN ORHANGAZİ'NİN SULTAN ABDÜLHAMİT'İN KEMİKLERİ SIZLAR"**
Zulme ve haksızlığa itiraz ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Allah aşkına, biz İsrail hükümeti ile sorun yaşıyoruz. İsrail hükümetinin zorbalığına, korsanlığına, hukuk tanımazlığına karşı sesimizi yükseltiyoruz. Hem içerden, hem dışardan, Türkiye batıdan uzaklaşıyor diye yaygara koparıyorlar. Bunlar yönlerini dahi bilmiyorlar. Bunlar demokrasiden, insan haklarından, temel hak ve özgürlüklerden, uluslararası hukuktan dahi bihaberler. Bizim itirazımız var; biz zulme itiraz ediyoruz. Biz haksızlığa, hukuksuzluğa itiraz ediyoruz. Adaletsizliğe, korsanlığa, devlet terörüne itiraz ediyoruz. Biz bir şehrin, Gazze'nin içindeki tüm insanları açık hava hapishanesinde yaşatanlara itiraz ediyoruz. Hani insan hakları? Biç bir yerden dünyaya çıkışları yok. Bir sandık domates bile İsrail'in iznine tabi. Nerede insanlık? Nerede dünya devletleri? Biz buna itiraz ediyoruz. Bu kapıların açılmasını istiyoruz. Şu anda Mısır, öyle zannediyorum ki kapıları artık daimi olarak açtı. Beklentimiz buydu. Biz uluslararası sularda yardım konvoyuna saldırıp vahşice adam öldüren, korsanca gemi kaçıranlara itiraz ediyoruz. Biz Ortadoğu'yu ateşe atan, bir yangın yerine çevirmeye çalışan zihniyete itiraz ediyoruz. Soruyorum: Gazze karşısında sussak, şu Osman Gazi'nin kemikleri sızlamaz mı? Kudüs karşısında gözümüzü yumsak, şu Orhan Gazi'nin ruhu sızlamaz mı? Abdülhamid'in ruhu sızlamaz mı? Adaletsizliğe, hukuksuzluğa, zulme, korsanlığa, devlet terörüne kulak tıkasak, Murat Hanların, Yıldırım Beyazıtların hatırası çiğnenmez mi? Söylenene bak; monşerlerden bazıları şunu söylüyor: Diyor ki, 'Burası bizim için bir milli dava değildir'. Burası bizim için bir tarihi davadır. Burada bizim tarihten gelen sorumluluğumuz var. Kudüs 3 dinin merkezidir. Müslümanlar, Hıristiyan ve musevilerin. Bu din mensuplarının orada hepsinin hakkı var. En başından beri bunu seslendirdik. Bu onurlu duruşu sergiledik. Bundan sonra geri adım atmadan, onurlu duruşu diplomatik çevrelerde seslendirip takip edeceğiz. BM Genel Sekreteri ile uzun uzadıya telefonda görüştük. En başından itibaren dünyanın dikkatlerini insanlık dışı politikalara çekiyoruz. Obama ile de görüştük. Aynen seslendiklerimi kendisine ifade ettim. Temenni ediyorum ki netice alırız. Gazze'de abluka kalkıncaya, katliam duruncaya, Ortadoğu'daki, Akdeniz'deki devlet terörün hesabı soruluncaya kadar biz dik duruşumuzu devam ettireceğiz" diyerek, Ortadoğu'ya barış ve huzur gelene kadar mücadeleye devam edeceklerini dile getirdi.
**"ARAŞTIRMA KOMİSYONUNDAN NETİCE ALMAYI TEMENNİ EDİYORUZ"**
BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i kınadığını hatırlatan Erdoğan, "Farklı bir süreci yaşıyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nden çıkan kınama kararı bir adımdır. Ama netice değildir. Şimdi BM, girişimlerimiz neticesinde 3 veya 5 kişilik araştırma komisyonu kuruyor. BM güvenlik konseyinden çıkan bu kınama bildirisiyle birlikte, araştırma komisyonunun yapacağı çalışmalar bizim için çok çok önemli. Temennimiz buradan netice almak" dedi.
Küresel dünyada olayların lokal kalmadığına işaret eden Erdoğan, "Kudüs yanarsa, Ortadoğu yanar. Kudüs yanarsa, dünya yanar. Bu kadar önemli. Çünkü küresel bir çağda yaşıyoruz. Dünyanın bir ucundaki olay artık diğer ucunu da etkiliyor. Bir yerdeki sorun lokal kalmıyor. Geniş bir coğrafyayı etkiliyor. Kudüs ağlarsa, İstanbul ağlar. Gazze üzülürse, Ankara üzülür. Filistin acı çekerse, Bursa bunu yüreğinde hisseder. Biz aynı duygu ikliminin insanlarıyız. Aynı coğrafyanın, aynı medeniyetin mensuplarıyız. Medeniyetler ittifakının bizler üyesiyiz. Eş başkanıyız. BM Güvenlik Konseyi'nin üyesiyiz. Nasıl sessiz kalırız? Nasıl ki Saraybosna'nın sevinci, Bursa'nın sevinci ise, Rusçuk, Filibe, Deliorman'ın neşesi, bütün Balkanlar'ın neşesi ise, aynı şekilde Ortadoğu'nun meselesi de Gazze'nin, Kudüs'ün meselesi bütün dünyanın meselesi olmalıdır. Dünya artık bu gerçeği görmelidir" diye konuştu.
**"BARIŞ GÖRÜŞMELERİ YENİDEN BAŞLATILMALI, BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN FİLİSTİN DEVLETİ KURULMALI"**
İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargoyu kaldırmasını isteyen Erdoğan, "Dünya, İsrail'in hukuk tanımaz, kurd'feuursuz, hele korkak hiç deal tanımaz siyasetini görmeli. İvedilikle Gazze'deki abluka kaldırılıp tecride son verilmesini istiyoruz. Filistin-İsrail barış görüşmelerinin yeniden başlatılmasını, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin kurulmasını, buna ilişkin çalışmaların acilen başlatılmasını, Ortadoğu'nun bir an önce huzur, istikrar, barışa kavuşmasını istiyoruz. Biz bu taleplerin takipçisi olacak, Ortadoğu'ya barış, huzur gelinceye kadar da mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yeter ki siz yanımızda olun. Yeter ki gönlünüz, yüreğiniz, aklınız bizimle olsun. Yeter ki hayır dualarınızı bizden eksik etmeyin" dedi.
**"KILIÇDAROĞLU TELAVİV'İN AVUKATI"**
CHP'nin Telaviv ağzıyla konuştuğunu ileri süren Erdoğan, "Diklenmeden dik durmaya, barışı daha çok söylemeye devam edeceğiz. Konya'da İsrail hükümetine üç dilde seslendim. Tevrat'taki on emrin altıncısını hatırlattım. Öldürmeyeceksin dedim. Çok ilginçtir; ben Telaviv'e seslendim, cevabı ne yazık ki Keşan'dan geldi. Hale bak. Birileri çıkmış, Telaviv adına cevap veriyor. Telaviv'in avukatlığını yapıyor. Bana Tevrat'taki başka emirleri hatırlatıyor. Biz hamdolsun, tahsilimiz gereği Tevrat'ı da okuduk, İncil'i de okuduk, Kuran'ı da defalarca okuduk. Zahmet olmazsa o kitapları, o emirleri sen oku, sen. Sadece okuma yetmez ve yaşa yaşa. Çünkü aslolan şudur. Yapmadıklarınızı niçin söylüyorsunuz? Bunlar yapmadıklarını konuşuyorlar. Okuduklarını da yine zahmet olmazsa arkadaşlarına da anlatsın. Arkadaşlarına da rahle-i tedrisinden geçtiklerine de anlatsın. Beraberinde olduklarına da anlatsın. Tarihleri çarpma, çırpmayla, iftirayla dolu olanlar, Telaviv üzerinden bize söz yetiştiriyorlar. Desteksiz atmayla bir şey elde edilse, Erzurumlu Teyyo pehlivan cihan padişahı olurdu" diyerek, Kılıçdaroğlu'na yüklendi.
**"TÜRKİYE'NİN BÜYÜMESİNDEN RAHATSIZ OLDULAR"**
Terör örgütünün Kürt vatandaşların temsilcisi olamayacağının altını çizen Erdoğan şunları söyledi:
"Sizlerden bir konuda hassasiyet rica ediyorum. Terör örgütü kanlı eylemlerle yeni tahriklere başladı. Bu eylemlerin bu kanlı saldırıların alçakça girişimlerin zamanlamasına hepinizin dikkatlerini çekiyorum. Türkiye, dış politikada büyük atılımlar gerçekleştiriyor. Bölge barışı, küresel barış adına çok önemli adımlar atıyor. Tüm dünyada gücüyle, saygınlığıyla kendisinden söz ettiriyor. Türkiye ekonomisi hızla büyüyor. Küresel krizi çok hızlı şekilde aşıyor. Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedefliyor. Türkiye, 1982 anayasasında en demokratik ve kapsamlı değişikliği gerçekleştiriyor. Kronik problemlerin üzerine cesaretle gidiyor. Kardeşliği, bütünlüğü pekiştiriyor. Tam böyle bir anda, terör örgütü devreye giriyor. Türkiye'nin bu kutlu yürüyüşünü durdurmak amaçlı provakatif ve kanlı eylemler yapıyor. Bunlar kendilerini, benim Kürt kökenli vatandaşlarımızın sözcüsü olarak göstermeye çalışıyorlar. Asla benim Kürt kökenli vatandaşlarımın bunlar temsilcisi olamaz. Bunlar yalandır. Bunlar samimi değildir. Bunlar dürüst değildir. Bu ülkede Kürt'ü, Türk'ü, Çerkez'i, Laz'ı, Roman'ı ve Boşnak'ıyla kim varsa, bütün etnik d'feuursuz, hele korkak hiç deunsurlara karşı eşit mesafede kalan tek parti AK Parti'dir. Çünkü bizim ilkelerimizde etnik milliyetçilik yoktur. Zira biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü severiz. Anlayışımız budur. Bugünlerde gerçekleştirdikleri saldırılarda benim Kürt kardeşlerimi istismar etmekten başka bir şey yapmadıkları ortaya çıktı. Bunlar taşeron, tetikçi, figüran. Bir kez daha bunlar ayan beyan göründü. Türkiye'nin büyümesinden, gelişmesinden, 73 milyon vatandaşın her birinin umutla geleceğe bakmasından rahatsız oldular. İstikrar, huzur, kardeşlikten rahatsız oldular. Bu oyunu sizlerin iyi görmenizi özellikle istirham ediyorum".
**"ÖFKELENİP KARDEŞLİĞİMİZİ SORGULARSAK TERÖR GAYESİNE ULAŞMIŞ OLUR"**
Terörün beslendiği zemini ortadan kaldırmaya çalıştıklarını belirten Erdoğan, "Bunlar bizim terörle mücadelemizden rahatsız oldular. Şu ifadeden rahatsız oldular: Milli birlik ve kardeşlik projesi. Milli birlikten rahatsız olunur mu? Kardeşlik kavramından rahatsız olunur mu? Demokrasi sürecinden rahatsız olunur mu? Bundan rahatsız oldular. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Biz arkasında duracağız. Öfkelenip hiddeltenirsek, kardeşliğimizi sorgularsak terör gayesine ulaşmış olur. Özveriyle terörün üzerine gidiyoruz. Gerek tüm güvenlik güçlerimiz, askeri, polisi üzerine gidiyor. Hükümet olarak terörü doğuran, bölge insanını istismar eden bu zemini ortadan kaldırmak için yoğun mücadele veriyoruz. Sizlerin de, tüm vatandaşlarımızın da bu tahriklere gelmeden, aldanmadan boyun eğmeden, sabırla, vakarla bu işin üzerine gideceğiz. Bize vereceğiniz destekle bu işi çok daha kısa zamanda bozacağız. Bu ülkede geçmişte siyasete çeteler yön veriyordu, kararlılıkla üzerine gittik. Bu ülkede demokrasiyi mafya tehdit ediyordu, cesaretle üzerine gittik. Hukuk dışı örgütlenmeler, karanlık odaklar rota çizmeye çalışıyordu, eyvallah etmedik. Şimdi aynı şekilde Trkiye'nin kardeşliğine taşeron terör örgütü zarar vermek istiyor. Bu iş birlikçilerin oyunlarını milletçe hep beraber bozacağız" dedi.
**REFERANDUM İÇİN OY İSTEDİ**
Anayasa değişikliği için yapılacak referandumda Bursalılardan destek isteyen Başbakan Erdoğan, "1980 darbesinden 30 yıl sonra 12 Eylül sabahı sizler çok tarihi bir tercihte bulunacaksınız. Biz TBMM olarak 14 gün gece gündüz demeden çalıştık. Beyefendiler rahatsız oldu. 'Bizi neden uykusuz bırakıyorsunuz' dediler. Valla, uyusak da uyumasak da bu Meclis'ten geçti mi, geçti. Sizler iradenizi göstermek için, ey CHP'liler, ey BDP'ler, oy kullanma kabinine bile gidemediniz! Milletin vekilleri olarak, siyasi iradeniz birilerinin komutu altındaydı. Gidemediniz. Benim milletvekili arkadaşlarımın hepsi gidip iradeleriyle oylarını kullandılar. Ve bir madde de 3 oyla geçmedi. O zamanki genel başkanları kalkıp teşekkürname gönderdi. Bak ne oldu; neredesin şimdi? Bu oy şimdi geri tepti. Etme bulma dünyası. Biz parlamentoda görevimizi yaptık, şimdi sıra sizde. Şimdi söz sizde, karar sizin. Merhum Menderes, 'Yeter, söz milletindir!' diyordu. Biz de diyoruz. 'Yeter, söz de karar da milletindir!' diyoruz. Biz bugüne kadar Bursa'ya hep güvendik. Bursa bizi mahcup etmedi. İnanıyorum ki, 12 Eylül 2010'da da Bursa bizi mahcup etmeyecektir. Bursa'dan 12 Eylül akşamı koca bir evet bekliyorum. Siz yeniden büyük Türkiye'ye evet diyeceksiniz, daha demokratik Türkiye'ye evet diyeceksiniz, üreten, istihdam eden, ihracat yd'feuursuz, hele korkak hiç deapan Türkiye'ye evet diyeceksiniz. Çetelerle mücadeleye, terörle mücadeleye evet diyeceksiniz. Bursa'nın daha gür bir sesle evet diyeceğine, bir kez daha tarih yazacağına, rekor kaydedeceğine yürekten inanıyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
İHA