İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeme ilişkin önemli açıklamaları;
Şunu çok iyi kavramamız lazım. Kuvvetler ayrılığı prensibinde Yasama Yürütme Yargı erkleri var. Tek adam denildiği zaman Yasama Yürütme Yargı'yı bir kişi almış yönetiyor algısı olur ama burada öyle bir şey yok. Burada sadece yürütmenin bir kişide toplanması o da Cumhurbaşkanı'dır. Şu anda bir çift başlılık var. Cumhurbaşkanı var Başbakan var. Örneğin Gazi Mustafa Kemal Atatürk malum hem CHP'nin genel başkanı idi hem de ülkenin Cumhurbaşkanı idi. İsmet İnönü de aynı şekilde. Acaba şu anda partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'dir diyen Kılıçdaroğlu o dönemin tek adamlığından bahsediyor mu hayır. Şu anda Cumhurbaşkanı var Başbakan var. Başbakan hem bir parti genel başkanı hem başbakan. Tek adamlık ifadesi kullanılıyor mu kullanılmıyor. Güçlendirilmiş bir başkan olacak şimdi ve onun yanında güçlendirilmiş yasama organı ve aynı şekilde güçlendirilmiş bir yargı olacak. Bunların birbiriyle ilişkisi bağlantısı olmayacak.
İLLERİMİZİN ADİL TEMSİLİ İÇİN 600 VEKİL ŞART
Temsilde adalet için 600 vekil şart. Dünyanın pek çok ülkesinde bu sayı 700'lere binlere çıkıyor. Türkiye 80 milyon milletvekili sayımız 550, 143 bin kişiye bir vekil düşüyor. Bunların hiç biri ile mukayese edilemeyecek derecede Türkiye temsilde adalette tam olarak temsil edilmiyor istiyoruz ki bunu biraz dengeleyelim. Hem illerin temsili noktasında adil olsun hem de bütün bunlarla beraber öyle iller var ki mesela İstanbul 120-130 bin kişi ile bir vekil çıkarırken öyle illerimiz var 10-15 bin kişiyle bir vekil çıkarıyor. Bu adil değil. Bunu neyle getireceğiz yeni düzenleme ile getirmiş olacağız.
CHP, AKLA HAYALE GELMEYECEK PROJELER ÖNERİYORDU
Benim Belediye Başkanlığım döneminde Mehmet Ali Birand ile toplantı yaptık. Öğrencilerimiz aynı şekilde sordular ben cevapladım. O zaman ilk defa siyasetten İstanbul'a belediye başkan adayı oluyorum. Bir çok konuda soru sordular ben de yanıtladım. Yine burada yaptık programı. Arşiv görüntüleri olsa da keşke görseniz. Bir iki yılda biz İstanbul'u çöp dağlarından, hava kirliliğinden kurtardık. Doğalgazı katlayarak bir milyon 250 bine çıkardık. Bu da İstanbul'u ciddi anlamda rahatlattı. Su konusunda İstanbullu evinde çeşmeler akmadığı için tabi ben CHP'den aldım İstanbul'u o zaman CHP'li başkan nasıl su getireceğini bilmiyordu. Bomba atarız yağmur bulutlarına gibi akla hayale gelmez projeler uyduruyorlardı. Hatta bir ara Yalova'dan su getiririz diyorlardı.
BUNLAR SİYASETİN UZLAŞMA BOYUTUNDA YOKLAR
Yeni anayasa sözü verenler yeni adım attılar mı, hayır. 60 Maddeye kadar gelindi bunun üzerinde arkadaşlarımız çalıştı mutabık kaldılar fakat son anda CHP geri vitese taktı hayır dedi. HDP'yi söylememe gerek yok. O dönemde MHP ile bu konuları arkadaşlarımız yine görüşmeye devam ettiler. Fakat illa 4 partinin katılması gerekir katılmazsa biz yokuz dediler. Zaten 4 partinin görevlendirdiği kişiler bu çalışmayı yaptı niye uzatıyoruz gelin onlar paraf ettiler ön çalışmayı yaptılar biz de onayları verelim ve bu işin ilk etabı olan 60 maddeyi geçirelim. Maalesef, siyasetin uzlaşma boyutunda bunlar yoklar.
SİYASETİN O DAYANIŞMA DİLİNİ ÖZLÜYORUM
60 Madde paraf edildiği halde maalesef tıkandı ve yeniden seçim süreçleri başladı Kasım olayı Haziran olayı bu süreçleri yaşadık. Keşke Türkiye o süreçleri de yaşamamış olsaydı. Bu ülkenin yönetiminde zaman kaybına tahammülümüz yok. Yalnızlıktan bahsedince o şurada; ben siyasetin o dayanışma dilini özlüyorum. Batı dünyasını biraz bilirim. Gerek belediye başkanlığım dönemim gerekse şurada 12 yıl başbakanlık ondan sonra 2-2,5 yıl Cumhurbaşkanlığı dönemi bütün dünyayı büyük oranda dolaştım buralarda neler oluyor bunu gören bilen birisiyim. Bütün bunları görünce bunlarda bir mutabakat dilinden anlayış var.
18 MADDEYİ İNANIN OKUMAMIŞ, BİLMİYOR
Şimdi iş geldi Sayın Başbakanımız ile Sayın Bahçeli üzerinde çalıştı ve 18 madde ile iş bağlandı. Gönül arzu ederdi ki burada CHP de olsun ama olmadı. Bu 18 madde ile şimdi milletimizin karşısına çıktık. Milletimizin karşısında bu anlatılıyor mu maalesef anlatılmıyor. Zira CHP'nin başındaki zat 18 maddeyi okumamış inanın bilmiyor. Böyle siyaset olmaz ki. Gönül arzu ederdi ki o mutabakatta beraber olmaktı. Yalnızlık noktası buydu. Yoksa benim yol arkadaşlarımla sıkıntımız yok inşallah da ölene kadar beraber olacağız.
O GÜNLERDEN DERS ALMAMIZ LAZIM
Çok acı ama buradan (Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü iken çıktığı Savaş Ay'ın programına atfen) ders almamız gerekiyor. Ben Bolu'da sabah namazını kıldık, Ankara'ya doğru gidiyoruz. Orada bir kargasekmez diye bir yeri var. Tabi sabah namazının ardından da buz tutmuş bizim aracımız kaymaya başladı dönüyoruz ve bariyerlere vurduk o andan itibaren karşıdan gelen otobüsü gördüm ve o otobüse vurduğumuzu hatırlıyorum ondan sonra bayılmışız. Hemen bizi aldılar en yakın yer Düzce, oraya götürdüler. Orada bize müdahale edemediler. Ambulans yok bir serum verip van tipi araçla gönderdiler. Arkadaşlarımızdan en iyi olan serumları elinde tutuyor hemşire de vermediler bize. Devlet hastanesi bize sordu siz memur musunuz işçi misiniz daha kendimize hayal meyal geliyoruz İşçi olduğumuzu öğrenince 'Sizi kabul edemeyiz' dediler ve bizi oradan SSK'ya götürdüler. Bütün bu olaylardan sonra arkadaşlarıma hep şunu söyledim Türkiye'nin 4 ana sorununu çözmemiz lazım eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Bunları çözüp Türkiye'yi yükseltmemiz lazım.
Biz bütün hastaneleri birleştirdik. Şu anda devlete ait kurumlardaki hepsini bir çatı altında topladık bununla da yetinmedik özel sektör vakıf hastaneleri vs teşebbüs olursa onlarla da SGK anlaşmalar yapar ve anlaşmalar suretiyle oralarda da tedavi olabilirsin. Bunun da önünü açtık. Derdimiz benim vatandaşım orada çektiği o çileleri çekmesin dedik. Gelsin istediği yerde tedavisini olsun dedik.
Şimdi sedye üzerinde gitmek yok. Araba sedyeye alıyorlar yeni yaptığımız şehir hastanelerinde onunla götürüyorlar. Benim vatandaşım buna layık. Benim vatandaşıma bu çok değil ki.
BATIYI KUDURTAN BU
Düşünün o zaman ambulans yok kendi elemanı ölmüş gönderecek ambulans yok. Şu anda biz helikopterle paletli ambulanslarla kar kışta dağlara tırmanıyoruz. Jet ambulanslarımız var buralara böyle durup dururken gelmedik. Bunlar modern bir ülkenin hamdolsun yakalamış olduğu bir hedeftir. Türkiye şu anda bu hedefi yakalamıştır. Batıyı kıskandıran, sinirlendiren kusura bakmayın kudurtan bu.
TÜRKİYE'DE KILIÇDAROĞLU'NDAN DAHA İYİ YALAN SÖYLEYEN YOKTUR
(Kılıçdaroğlu'nun havaalanındaki görüntüleri) Bunun izahı hakikaten çok kolay. Siz diyorsunuz ki biz de oradaydık. On binler o gece oradaydı ben Marmaris'ten çıkarken önce Facetime'da duyuru yaptım, bütün halkımı meydanlara çağırdım. Orada bir kurnazlık daha yapıyor işi gücü odur zaten Türkiye'de onun kadar iyi yalan söyleyen yoktur. Diyor ki beni haberdar etseydi diyor ben de orada onu beklerdim diyor. On binler orada kendisi ise VİP'te duruyor. İlginç olan şu VİP'te tanklar var. Işıldaklı bir araç geliyor 23:15'te onu alıyor ve Bakırköy'e gidiyor. Daha sonra bugün bir köşe yazarı diyor ki kendisinin ifadesi o da otellerde yer bulamamış
NEREYE İNECEĞİMİZE HAVADA KARAR VERDİK
Damadım eşim kızım torunlarım hep beraber oradan çıktık ve Dalaman'a ulaştık bizden önce meğerse Dalaman'a gelmişler bizim uçağı incelemişler. Fakat çok ilginç şeyler oluyor uçağa girip bakıp çıkmışlar. Bizim haberimiz yok bundan. Biz indik hemen uçağa geçtik daha sonra öğrendik ki bunların gelip gitmesi hani Hira Mağarası'ndaydı mağaranın kapısını örümcek ağı örüyor ve gelenler buraya kimse girmiş değildir deyip müşrikler geri dönüyor. Bunlar da gelip uçağa bakıp gitmişler. Hedef saptıracağız ben pilota Ankara mı İstanbul mu söylemiyorum. Son anda sana söyleyeceğim ortadan git dedim. Kulenin işgal altında olduğunu öğrendik ve İstanbul'a karar veriyoruz. Pist karanlık o anda tabi. Pilot dedi pist karanlık dedi inemez misin dedim inerim ama riskli dedi. Nedir risk dedim tank otobüs koymuş olabilirler. Dedim bizim uçağımız kısa mesafede hemen havalanabilen bir uçak. Pistin üstünde bir uçarsın bakarız ona göre hareket ederiz. Siz dedi bunu söyledikten sonra ben inerim dedi. Hemen İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa bey ile irtibat kurduk uçakta ve dedi ki Kule'yi hemen kurtarırız .Hemen orayı boşalttılar. Pist aydınlatıldı hemen tank falan da yoktu hemen indik ve Devlet Konuk Evi'nde bizi bekleyen tüm vatandaşlarımızın arasına karıştık.