Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkenin ve milletin emrinde olan adeta yerli ve milli bir polis teşkilatı inşa ediliyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polis Teşkilatı’nın 171’inci kuruluş yıldönümü nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen toplantıda konuştu.
İşte Erdoğan’ın polisleri kabulünde yaptığı konuşmadan satır başları:
Ülkesinin güvenliği için canlarını ortaya koyan polisimize şükran borcumuzu ödeyemeyiz.
Haksız yere polislerimiz yıpratmaya itibarlarını zedelemeye kalkan herkes önce beni karşısında bulur. Sizin meseleniz benim meselemdir.
Bir şer örgütü özellikle emniyet ve adalet teşkilatı içindeki mensupları aracılığı ile ülkemizi uçurumun kenarına getirdi.
"ZULMÜ MAALESEF GEÇ FARK ETTİK"
Pek çok musibetin gerisinde bu yapının parmak izlerini, ayak izlerini görüyoruz. Bu yapının millete yaptığı zulmü maalesef geç farkettik.
"TEMİZLİK HAREKATINA DÖNÜŞTÜRDÜK"
Bu yapıyla ilgili çok daha önceden koyduğumuz rezervleri 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün ardından tam bir temizlik harekatına dönüştürdük. Paralel yapının teşkilatımız üzerinde yol açtığı tahribat gerçekten çok ağır. Daha yapılacak çok iş olduğunu biliyorum. Emniyet teşkilatını, yeniden devletinin ve milletinin emrinde, kendi hiyerarşisi içinde hukuk devletine hizmet eden bir yapı haline getirme mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olmayı sürdüreceğim
"YERLİ VE MİLLİ BİR POLİS TEŞKİLATI İNŞA EDİLİYOR"
Ülkenin ve milletin emrinde olan adeta yerli ve milli bir polis teşkilatı inşa ediliyor.
Biz sadece Allah kul oluruz, kula kul olmayız, sizden ricam sakın kula kul olmayın. Bizim inancımızda kula kulluk yoktur bunu böyle bilmenizi istiyorum. Bizim devlet geleneğimiz budur.
Geçtiğimiz günler de ABD’deki polis şiddetini gösteren bir video gösterisi yaptı arkadaşlar. O olaylar burada yaşansa hepimizi mahvederler. İşkence olaylarını üzerine giden birisi olarak şahsıma demediklerini bırakmadılar. Bu işkenceleri ben de yaşadım. Polislerimiz kendilerine küfür eden sözde siyasetçilere müdahale etmediler. Orada onları dövebilirlerdi ama bir sabır abidesi oldular. Benim de içim içime sığmıyor ama sabretmeye devam edeceğiz. Ama sabrederken ülkemizdeki bu sıkıntıyı bir an önce aşacağız.
Ana muhalefet partisinin mensuplarının sizlere yönelik densizliklerine de şahit oluyorum. Bu kişilerin içleri kin nefret dolu olmalı ki sizin karşınızda da onları ortaya döküyorlar.Her şeye rağmen siz devleti temsil ediyorsunuz. Onlar istedikleri kadar debelensinler. Siz vakur şekilde milletimizin kendisinden beklediği hizmeti yerine getirmeye devam edeceksiniz.
"3 MİLYON SURİYELİYİ BÜTÇEMİZDEN BESLENİYOR"
IMF bize para verirse bir şeyler yapacağız, vermezse ne yapacağız. Bu soruyu soruyorduk. 23 milyar dolarlık parayı sıfırladık. Merkez Bankası rezervlerini yükselttik, 10 milyar doları aşkın resmi yardımı verdik içerdeki Suriyeli kardeşlerimize. 3 milyon insan bizim bütçemizden besleniyor hamdolsun. Avrupa’dan geliri mi buna bakmadık. Şuanda verilen sözler var. Bu verilen sözlerden hala gelen bir şey yok.
Yatıyorlar kalkıyorlar Brüksel, Paris diyorlar ve Ankara ve Lahor’u neden söylemiyorlar. Çok manidar.
"AB ADIM ATMAZSA TÜRKİYE'DE ANLAŞMAYI UYGULAMAZ"
(Geri Kabul Anlaşması) Burada takip edilmesi gereken bir süreç vardır, belli şartlar vardır. Şayet Avrupa Birliği, atması gereken adımları atmaz, taahhütlerini yerine getirmezse, Türkiye de anlaşmayı uygulamaz. Şahsen, benim onayımdan geçecek olan bu tür şeylerde asla bir iade, onay almaz. Çünkü her şey verilen söz neyse, mutabakat metni neyse o metne göre olur.
Gönderilenlerin tamamını Türkiye geri alacakmış, Türkiye tampon bölgeye dönecekmiş gibi aslı astarı olmayan ifadelerle, yalanlarla milletimizi tedirgin etmeye çalışıyorlar. Geri Kabul Anlaşması'nın sorgusuz, sualsiz, şartsız iadeyi mümkün kıldığını iddia ediyorlar. Bu da hakikati tahrif etmektir, böyle bir şey yok. Zira geri kabul ancak ilgili ülkenin onayı ve rızasıyla yapılabilir. Bu onay ve rıza olmadan böyle bir şey yapılamaz.