Ereğli’de Kapaklıkaya Rüzgarı

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla “Aile İçi İletişim” konulu konferans düzenlendi.Kdz.Ereğli’de...

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla “Aile İçi İletişim” konulu konferans düzenlendi.

Kdz.Ereğli’de özel bir rehabilitasyon merkezi tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla Eğitimci Yazar Alişan Kapaklıkaya’nın konuşmacı olarak katıldığı “Aile İçi İletişim” konulu konferans düzenlendi.

Kdz. Ereğli Lisesi konferans salonunda düzenlenen konferansta konuşan Eğitimci Yazar Alişan Kapaklıkaya, “Bugün çocuklar iki türlü mahvoluyor. Bir ilgisizlikten, ikincisi ise aşırı ilgiden. Aşırı ilgi gösterilip ileride mutlu olan hiçbir çocuğa rastlamadım ben” dedi.

Reklam
Reklam

Yokluklar içinde geçen çocukluğundan verdiği örnekler ve salonda bulunan izleyicilerle diyaloglar halinde gerçekleştirdiği sunumunda yıllar boyu insanlara poz vermek zorunda bırakıldığını anlatan Kapaklıkaya , kendisine insanlara güzel görünmenin öğretildiğini belirterek,”Kol kırılır yen içinde kalır demeyi öğrettiler. Kol kangren oldu kesildi. Dediler ki ailende sıkıntı varsa dışarı belli etme. Aman birisi bir şey dedi mi iyiymiş gibi yap. Ben yıllarca kaportası güzel, motoru çürük bir araba gibi yaşadım. Bir gün geldi çocuklarımı terkettim, bir gün geldi evim dağıldı, mahkemeye gittim boşanmak için. O sıralarda bana poz verdirenler bir halimi ve hatırımı sormadı benim.

Mevlana ne güzel söylüyor, ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır.” Aynı duyguları paylaşırsak bunun adı eğitim, konferans olur. Aynı duyguları paylaşmazsak, sizin zamanınızı çalmaya hakkım yok. Aynı duyguları paylaştığımız zaman iletişim kurulur. Şuna inanıyorum. Bir söz bizim neremizden çıkarsa, karşımızdakinin orasında yer bulur. Yüreğimizden çıkan bir söz sizin yüreğinize yazılır. Kendim bile inanmadığım sözler, senin bir kulağından girip öbüründen çıkmaz. Çevre yolunu kullanır” dedi

Reklam
Reklam

Kendisini sadece insan” olarak tanımladığını ifade ederek, ülkenin uzman sıfatlı bazı kişilerden çok çektiğini kaydeden Kapaklıkaya şunları söyledi: “Uzman arkadaşların aile düzenleri bozuktur. Öğretmen arkadaşlarımızın çocukları psikolojik yetimler gibidir. Tüm enerjilerini bizim çocuklara harcar, sonra eve dönünce pilleri biter. Bizim kendimize özel niteliklerimiz var. 73 ile gittim. Bir milyondan fazla insana konferans verdim. Şırnak’a 9 defa gittim. Hakkari’ye gittim kafama taş yedim. Devlet yok oralarda. Kafasına silah dayanmış bir öğretmenle sohbet etmeden ben öğretmenlere konferans yapmayı doğru bulmuyorum. Üniversiteyi yeni bitirmiş bir delikanlının, okulu, evini terörist basar diye korkan gençlerle tanışmadan öğretmenlerin karşısına çıkıp konuşulmaz. Rakı içip ahkam keserek bu ülkenin dertleri çözülmüyormuş”

Basının Türkiye’nin en büyük öğretmenleri olduğunu belirten Kapaklıkaya konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir anda 500 bin, 300 bin kişiye ulaşıyorlar. Faydalı güzel haberler çıktığı için çok teşekkür ediyorum onlara. Teknoloji geliştikçe insanlar dürüstlüğe doğru gidiyor gibime geliyor. Bizim çocukluğumuzda dürüstlük teknolojik değildi. Babaannem okuma yazma bilmezdi. Bizim eve bir tavuk geldiğinde kovalar, neden diye sorulduğunda, ‘Yumurtlar, bizimkilere karışır helal değil,’ derdi. Köyde kim kime yumurta vermez. Ama hassasiyete bakın.

Reklam
Reklam

Bu memleket ne çektiyse, benim gözlemlerime göre, okumuşların bazılarının soysuz olanlarından çekmiştir. Üniversite bitirmiş beyni fırıldaklığa çalışan bazı soysuzlardan çekmiştir. Benim babaannem komşunun tavuğunu yumurtası karışmasın diye bana verdiği terbiye verirken, adam bankanın kapısına bekçi koyuyor, kendisi soyuyor bankayı. Bunların daha iyisini basın biliyor. Basın bunların üzerine gittiği için bunlar ortaya çıkıyor. Bunları dolandıran insanların hepsi okumuş. Ama burada bir şey var. Kimin zararı var? Benim okula gitmeyen, aman oğlum, kimsenin hakkını yeme diyen babaannemin mi, üniversiteyi bitirmiş bu ülkeye zarar verenin mi?”

Engellerin sıradan insanların sıradışı olması için Allah’ın verdiği nimet olduğunu ve engellerin insanı geliştirdiği dile getiren Kapaklıkaya, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Bana öyle gelir ki benim zamanının zorlukları okumamızı kolaylaştırıyordu, şimdiki zamanda çocuklarımıza sunduklarımız kolaylıklar onların okumasını zorlaştırıyor gibi gelir. Bizim köyle ekinler iki şekilde kurur. Biri susuzluktan. Diğeri aşırı sudan. Bugün çocuklar iki türlü mahvoluyor. Bir ilgisizlikten, iki aşırı ilgiden. Aşırı ilgi gösterilip ileride mutlu olan hiçbir çocuğa rastlamadım ben. Çocuklarınızın mutsuz, geçimsiz, iletişimsiz olmasını istiyorsanız her istediğini yapın”

Reklam
Reklam

Öte yandan Kapaklıkaya, konferansı esnasında zaman zaman başta 75. Yıl Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Kurucu Müdürü Nagihan Müftüoğlu olmak üzere salondaki izleyicilerle esprili diyaloglara da girdi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: