'Ergenekon' davasının 36. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklardan 40'ı ile tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, Emin Caner Yiğit, Murat Özkan, Hayrullah Mahmut Özgür, Rafet Arslan ve İbrahim Benli katıldı.
Tutuklu sanıklardan Hüseyin Görüm, Abdullah Arapoğulları, Mete Yalazangil ve Sevgi Erenerol ise duruşmaya getirilmedi. 'Ergenekon' davası kapsamında tutuklu yargılanan Doç. Dr. Habip Ümit Sayın'ın çapraz sorgusu tamamlandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıklardan Sayın'ın geçen celse yarım kalan çapraz sorgusuna devam edildi.
Üye hakim Hasan Hüseyin Özese, mahkemeye bir dilekçe vererek, 'Daha önce gönderdiği bir başka dilekçenin Hayrettin Ertekin tarafından kendisine dikte ettirildiğini' söylediğini hatırlattığı Sayın'a, bu dilekçenin ne şekilde dikte ettirildiğini sordu. Bahsettiği dilekçenin kendisine tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin tarafından dikte ettirildiğini tekrarlayan Sayın, söz konusu dilekçeyle ilgili konunun bu noktaya geleceğini hiç düşünmediğini söyledi.
Özese'nin dilekçenin ne amaçla yazdırıldığını sorduğu Sayın, 'Savcılık makamını kötülemek istiyorlardı. Hayrettin Ertekin her istediğini yaptırmak istiyordu. Emin Gürses'i dövmeye bile kalktılar. Koğuştan atma ve dövme tehdidinde bulunuyorlardı. Ben de 'Sorun olmasın' diye yazdım. Bu sözler Hayrettin Ertekin'e aittir' diye konuştu.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün koğuşta dilekçenin yazılması sırasında kaç kişi olduklarını sorduğu Sayın, koğuşta Orhan Tunç, Vedat Yenerer, Hayrettin Ertekin, Emin Gürses ile kaldığını belirterek, 'Bu konuda Emin Gürses şahidim olabilir. O gördü. Diğerleri zaten aynı gruptan. Özellikle Savcı Zekeriya Öz'e karşı nefret doluydular. Kendilerinin de yazdıklarını söylediler. 'Ne kadar fazla yerden giderse, o kadar iyi olur' dediler. Ancak kendileri yazmamışlar' dedi.
Sayın'ın beyanları üzerine söz alan Hayrettin Ertekin, koğuşta 7 kişi kaldıklarını ve buraya en son kendisinin geldiğini belirterek, 'Ben koğuşa geldiğimde hastaydım. 3 gün yataktan kalkmadım. O süre içerisinde verilmiş bu dilekçe. Benim bir ilgim yok. Dikte ettirmek için de bir nedenim yok. Yazıyı okudum. Yazsaydım, altına imzamı atardım. Zaten Ümit Sayın diyalog kurulacak durumda değildi. Günde 7 ilaç içiyordu' şeklinde konuştu.
Bu sırada Sayın ve Ertekin birbirlerini yalan söylemekle suçladı. Sanıklardan Vedat Yenerer, Ümit Sayın'ın Ekim sonunda koğuştan ayrıldığını belirterek, neden daha önce şikayette bulunmadıklarını sordu. Sayın da olayın bu noktaya geleceğini düşünmediğini, dilekçenin mahkemeye ulaşmayacağını sandığını belirterek, 'Emin Gürses'i Hayrettin Ertekin tuttuğu sırada Vedat Yenerer'in attığı tekme yüzüne geldi' dedi. Vedat Yenerer ve Orhan Tunç da dikte ettirildiği öne sürülen dilekçeyi Ümit Sayın'ın kendi başına yazdığını söyledi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, Üzeyir Garih ile ilgili belgeleri kendisine hangi gazetecinin getirdiğini hatırlayıp hatırlamadığını sorduğu Sayın, 'Üzerinden çok zaman geçti. Gazeteciyi hatırlamıyorum. Cumhuriyet gazetesinden olduğunu daha önce söylemiştim' dedi. Tutuklu sanıklardan Behiç Gürcihan ise Sayın'ın ek ifadesinde kendisiyle ilgili beyanlarında değişiklik olduğunu hatırlatarak, bunu açıklamasını istedi.
Sayın da 'İddianameyi okuyup sanıkları gördükten sonra Ergenekon diye bir örgüt olmadığına kanaat getirdim. Dolayısıyla Behiç Gürcihan'ın bu örgütün kilit adamı olması söz konusu değildir. Bu konudaki kanaatim değişti' diye konuştu. Bunun üzerine Başkan Şengün'ün, 'Nasıl değişti? Kötü adamdı da iyi adam mı oldu?' şeklindeki sorusuna Sayın, 'Ek ifademde hep kanaatlerimi belirtmiştim. Behiç Gürcihan'ın örgütte herkesi tanıyan kişi olabileceğini söylemiştim. Bu konudaki düşüncem değişti. Böyle olmadığını düşünüyorum' diye cevap verdi.
Üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin telefon görüşmelerinde sıklıkla 'darbe'den bahsettiğini hatırlatarak, bunun sebebini sorduğu Sayın, 'O konuşmalar hayali ve anlık konuşmalardı. O anki Türkiye'nin genel durumu ve gidişatının yarattığı anlık hislerle yapılmıştır. Şu anda aynı şekilde düşünmüyorum' dedi.
Özese'nin 'Yener Yermez'i tanıyor musunuz?' şeklindeki sorusunu Sayın, 'Tanımıyorum. Bazı sağcı gazetelerde Adli Tıp Kurumu'nda görüştüğüm yazıldı. Ben Adli Tıp Enstitüsü'nde görevliyim. İkisi çok farklı kurumlardır. Yermez'in enstitüye getirilmesi imkansız. Dolayısıyla kendisi ile hiç karşılaşmadım' diye yanıtladı. Üye hakim Özese'nin, ajandasındaki 'Kuvai Milliyeci Aydınlar' şeklindeki nota ilişkin sorusu üzerine Sayın, 'Beyin fırtınası yaparken aldığım notlardır. Ne zaman yazdığımı bilmiyorum. Gizli toplantılarda bu notu yazdığım iddia ediliyor. Ancak ben ne gizli ne de açık toplantılara katıldım. Öyle bir toplantı da yok' dedi.
Özese'nin 'Kursathareketi.org sitesi ile ilgili olarak neler biliyorsunuz?' şeklindeki sorusuna Sayın, 'Bu site Yaşar Büyükanıt'a karşı bir siteydi. Bir süre takip ettim. O nedenle bilgisayarımda çıkmıştır. Bu sitede yazılanların karşındayım. Nasıl ilgim olabilir? Ben bu sitenin merkezinin Boston'da olduğunu tespit ettim. Bunu orduya ve gerekli yerlere bildirdim. Bu sitenin merkezini ortaya çıkarmak için çalıştım' diye cevap verdi. Ümit Sayın, Avrupa Türkiyeli İşçiler Federasyonuna ilişkin soru üzerine de 'Türkiye aleyhtarı bir federasyondur. Son toplantılarına Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da katılmıştı. İnternet sitelerinde Fincancı'nın heyecan verici bir konuşma yaptığından bahsediliyordu. Rum Pontus, Ermeni ve Kürt soykırımının tanınmasından yana çalışmaları vardı. Sitelerini takip ediyordum. Türkiye, paranoyak ve hezeyan içinde bir devlet olarak tanıtılmak isteniyordu' diye konuştu.
Ümit Sayın'ın çapraz sorgusunun ardından savunmasını yapan avukatı Mehmet Nuri Aytekin, bazı basın yayın organlarında Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili müvekkiline yönelik gerçek dışı itham ve iddialarda bulunulduğunu söyledi. Garih cinayetinden hüküm giyen Yener Yermez'in avukatının aracılığıyla cezaevinden yaptığı bazı açıklamaları olduğunu hatırlatan Aytekin, Yermez'in Adli Tıp Kurumu'nda Ümit Sayın ile görüştüğü ve müvekkilinin kendisine ifadesini değiştirmemesi için para teklif ettiği şeklindeki beyanlarının doğru olmadığını kaydetti.
Aytekin, Yermez'in belirttiği Galatasaray-Barselona maçı olan 5 Aralık 2001'de müvekkili ile görüşmesinin imkansız olduğunu ifade ederek, Ümit Sayın'ın 2001 Haziran ayında annesinin rahatsızlığı nedeniyle ABD'den geldiğini ve aynı yılın Aralık ayında da geri döndüğünü söyledi. Yener Yermez'in 10 ya da 11 Eylül 2001'de tutuklandığını, bir tutuklunun 5 Aralık günü durduk yere Adli Tıp Kurumu'na getirilemeyeceğini dile getiren Aytekin, cezaeviyle ilgili yaptıkları incelemede böyle bir şeyin olmadığını öğrendiğini kaydetti.
Müvekkilinin Mart 2007'de darbe olacağını, bilgiye, tahmine ve temenniye dayalı olarak söylemiş olabileceğini, darbe olmadığı için de bunun yanlış olduğunun ortaya çıktığını anlatan Aytekin, 'Bu konuşmalar 4-5 ayrı kişi arasında yapılmıştır. Mart 2007'de darbe olacak dense ne olur, 2023'te İstanbul'da deprem olacak dense ne olur?' dedi. Ümit Sayın'ın Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile ilişkisinin ağabey-kardeş gibi olduğunu belirten Aytekin, böyle bir konumda olan 2 kişinin konuşmalarının talimat olarak iddianamede yer almasının kabul edilemez olduğunu ifade etti.
AVUKATI OĞLUNU ASKERİ LİSEYE GÖNDERMEDİ
Aytekin, geçen yaz askeri lise sınavlarına giren oğlunun kazandığını da belirterek, '20 yıl sonra sen Ergenekon'un avukatlığını yaptın, o dönemde de oğlunu asker yaptın' şeklindeki bir şeyle karşılaşmamak için oğlunu, kazanmasına rağmen askeri okula göndermediğini vurguladı. Duruşmanın öğleden sonraki bölümü, Ümit Sayın'ın avukatlarından Gönenç Laçin'in savunmasıyla devam edecek.
AA