ANAKARA (ANKA) – Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Hanefi Avcı’nın tutuklanmadan önce 20 Eylül tarihinde bakanlıkça ifadesinin alındığını ancak Avcı'nın kitabındaki iddialara ilişkin somut bilgi vermediğini açıkladı.
Adalet Bakanı Ergin, NTV’nin gündeme ilişkin soruşarı yanıtladı. Ergin, Hanefi Avcı’nın kitabı ve sonrasındaki tutuklama olayıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Avcı’nın kitabında bazı iddilara yer verdiğini,fakat bunlara somut açıklık getirmediğini dile getirdi. “Ancak bir iddiayı ortaya attığınıza zaman bu iddianızı ispatlamanız gerekir” diye konuşlan Ergin, Hanefi Avcı’nın kitabında Adalet Bakanlığına geldiğini ve kendisiyle de görüştüğünü dile getirdiğini anımsattı Ergin, şöyle konuştu:
“Bize getirmiş olduğu şikayet dilekçesinde sadece birkaç telefon numarasının usulsüz dinlendiğinden bahisle bu kararları veren hakim ve savcıları şikayet etti. Fakat kitabına baktığımız da bu şikayet dilekçesinden farklı konuları da içeren hususular vardı. Sanki onlar da benimle paylaşılmışta bakanlık bunlarla ilgili hiçbir şey yapmamış gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Bunlar daha önce de açıkladık.”
Avcı’nın iddiları üzerine inceleme başlattıklarını dile hatırlatan Ergin, Avcı’nı 20 Eylül’ tutuklanmadan önce bakanlığa müşteki sıfatıyla ifade verdiğini de açıkladı.
“Ama buna rağmen kendisi bakanlığımızın da içinde bulunduğu bazı kurumları itham etmeye deva etti” diyen Bakan Ergin, “Avcı, müşteki sıfatıyla beyanlarında somut bir şey demedi. Anladığıma göre, zannediyorum gibi insanları itham eden değerlendirmelerde bulundu.. Buna ilişkin kendisinin alınan beyanlarından sonra birkaç gün içinde yeni bilgiler verebileceğini ifade etmişti. Ama bu arada tutuklama olayı gerçekleşti. Gene bilgisine başvuruldu. Orada yeni bir bilgi ve bulgu vermedi sayın Avcı. Belli isimleri itham ediyor. Bunları bizimle paylaşın ki biz soruşturma yapıyoruz. Bu soruşturmayı ilerletebilmemiz için bunlar lazım. Ama somut bir şey yok. ‘Araştırın bunların bağlantıların ortaya çıkarın’ dedi Avcı.
Haklarında ithamlar getirilen şahıslar bunlarla ilgili kendilerini korumak için harekete geçebilirle. Bunlar o kişilerin tercihi olur. İnsanları zan altında tutmak zulümdür” dedi.
Kitapla ilgili bir çok iddia olduğunu anımsatılması üzerine Ergin şöyle konuştu:
“Şimdi o kadar çok iddia var ki ortada. Bunların olacağı bilindiği, bunlar engelleyebilmek içini, bı yayınların yapıldığı. Bu kitabın ilk önce bu şekilde hazırlanmadığı, ifade edildi. Ama biz bu iddialara bakarak hüküm kuracak değiliz. Bu iddiaların hepsinin yargı değerlendirecektir. Biz de bu süreci takip edeceğiz. Ortaya çıkacak sonuç hepimizi bağlayaıcı olacak. Siz bunu dersiniz, bir başkası da başka bir iddia eder. Bir başkası ise kitabı falanca kişi yazdı diyebilir. Bu kadar bilgi kirliliğinin olduğu atmosferde bunlara göre hüküm kuracak değiliz. Esas olan yargının verdiği sonuçtur. O sonucu bekleyeceğiz.
-MİLLETVEKİLLERİNİN AVCI'YI ZİYARETİ-
Bakan Ergin, CHP’li bir grup milletvekilinin tutuklu bulunan Hanefi Avcı'yı ziyaretlerinde sonra yaptıkları açıklamalara ilişkin ise, bunları tasvip etmelerinin mümkün olmadığını dile getirdi. Ergin, aynı milletvekillleinin daha önce de Erzurum-Erzincan soruşturması kapsamında gene açıklamalarda bulunduğunu dile getirdi. Bakan Ergin, “Haklarında fezleke düzenlendi ve parlamentoya gönderildi” dedi.
Bakan Ergin, milletvekillerinin bu taleplerinin genellikle karşılamaya çalıştıklarını ifade ederek, “Her defasında yasalarımızdaki hükümleri ihlal eden bir tavır içinde oluyorlarsa ki öyle, bundan sonra bizim böyle bir talebi karşılama imkanımız yok” açıklamasında bulundu. TCK’nın 288’inci maddesinde yer alan “kesin hükümlerin sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim bilirkişiyi etkilemek amacıyla alenen sözlü ya da yazlı beyanda bulunan kişi cezalandırılır” şeklindeki hükmü de anımsatan Ergin, milletvekillerinin davranılarını uygun bulmadığını tekrarladı.
-TUTUKLULUK SÜRESİ-
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tutukluluk sürelerini eleştirilmesinin anımsatılması üzerine Bakan Ergin, bu eleştirilerin sık sık gündeme geldiğini anımsattı. Ergin, yargı bağımsızlığı ilkesini ihlal etmeyecek noktada durulması gerektiğini vurgulayarak, Türkiye’de yargılamaları yapanın mahkemeler olduğunu anlattı. Aynı zamanda tahliye kararlarını da verenin mahkemeler olduğu dile getiren Ergin, “Uzun süreli tutukluluk deniliyor. Neye göre uzun süre. Uzun süre kavramı farklıdır. Her somut olay için farklıdır. Her somut olayın tutukluluk süresinin farklı değerlendirilmesi lazım. Falanca 2 yıldır tutuklu. Olabilir. Onu her ay denetleyen mahkemelerdir. Tahliye kararını verip vermeyeceğini denetler mahkeme” diye konuştu. Cezaevlerinde bulunanların yüzde 60’nın tutuklu olduğunu, yüzde 40’ınında hükümlü olduğu dile getiren Ergin, bu oranın yarı yarıya geldiğini açıkladı.
Modern sistemlerin geliştirildiği takdirde, bu sayıların azalacağını anlatan Ergin, şöyle devam etti:
“Mesela elektronik izlemeyle ilgili. Bunla hem tutuklular hem de hükümlüler için imkan getiriliyor. Bizim bununla ilgili öngördüğümüz taslakta 5 yıla kadar hükmü olanların bundan istifade etmesi öngörülüyor. Tutukluluk halleri için ise ceza limitinin üst sınırı 17 yılı aşmayan dosyalar için olacak. Hakim takdiri ile olacak. Önemli imkanlar yakalayacağız. 1buçuk yıldır çalıştık. Uygulamaları yerinde inceledik. Bu yıl içinde parlamentoya göndermeyi arzu ediyoruz. Adli kontrol burada tutuklular için olabilir. Bunun dışında aile içi şiddet uygulayanlar için bu sistem kullanılabilir. Etkin olur. Evine fazla yaklaşamayacak mesela. Bunun takibi söz konusu olacak. Cinsel saldırılarda da etkin olabilir. Küçük çocukları taciz eden ve sabıkası olan kişilere bu sistem takılması durumunda bu kişilerin okul civarında bulunması engellenebilir. Faillere göre değil. Kurallar olacak.”
-TUTUKLU GAZETECİLER-
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’de 48 gazetecinin hapiste olduğu ve bunun AB yetkililerine de aktardığı yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine Ergin, bu sayın 148 de olabileceğini söyledi. Önemli olanın gazetecenin cezaevinde bulunuş sebebi olduğunu anlatan Ergin, “Eğer gazeteci yazdığı makaleden dolayı, ceza alıyorsa bu düşünce özgürlüğü açısından ihlaldir. Bendeki bilgiye göre 26 gazeteci cezaevinde. Bunların suçları değişik. Hırsızlıktan, kasten öldürmeye, terör örgütüne üye olmaya kadar pek çok suç bulunuyor. Şimdi gazeteci adam öldürüyorsa, bu suçtur. Bunu yapan cezaevine girmesin mi? Burada ölçü kaç tane gazeteci olduğu değil, gazetecilik faaliyetinden dolayı kaç tane gazeteci olduğudur” diye konuştu.
-“TÜRBAN KONUSU YENİ BİR ANAYASA İLE GİDERİLİR”-
Türban konsunda YÖK’ün aldığı kararla ilgili Bakan Ergin, sorununun yeni bir Anayasa ile çözülebileceğini vurguladı. Böyle bir yasa olmadığını anlatan Ergin, “Hukukumuzda başörtüsü takmakla ilgili bir yasak yok” dedi. Türkiye’deki durumun fiili bir duruma dayandığını söyleyen Ergin, “Türkiye’nin biresel bir anayasa yapması, bireysel hak ve özgürlüklerin kullanılabilmesinin yaratılması bu sorunun çözümünü sağlayacaktır. Anlayış meselesidir. Olmayan bir şeyi kaldırmak çok zordur. Neye göre kaldırıyorsunuz. Bu yasağın var olduğunu söyleyen bir yorum var ortada. Bu yasağı var eden bir yasa maddesi yok” dedi.
-TERÖRLE MÜCADELE-
Terörle mücadele ile ilgili bir soru üzerine Bakan Ergin, öncelikle Öcalan’la bugün başlamış bir görüşme trafiği olmadığını ifade ederek, 1999 yılından beri çeşitli şekilde Öcalan’la görüşüldüğünü anımsattı. Ergin şöyle devam etti:
“Biz ülkede özgürlük ve demokrasini standartlarının gelişmesi için çalışıyoruz. Son anayasa değişikliği paketi de bunun göstergesidir. Standardı yüksek demokrasilere sahip ülkelerde yaşayan insanlar hangi hakları kullanıyorsa bizim insanımızda aynı hakları kullansınlar. Biz bunu sağladğımız halde, ben şiddeti uygulamaya devam edeceğim diyen olursa devlet kendisini ve halkını korumak için savunma hakkına sahiptir. Hükümetin temel tercihi ülkede terörist faaliyetlerin olmaması, sosyal hakların siyasal hakların ekonomik hakların artırılmasıdır. Süreci sobate etmek isteyenlerle de mücadelemiz sürecek.”
-“HSYK ADAYLARININ YARISI YARSAV LİSTESİNDEN”-
HSYK seçimlerine de değinen Bakan Ergin, kendilerine yöneltilen “halkı kandırdılar” iddialarının doğru olmadığını söyledi. Ergin kendilerinin, seçimlerin en az yarısının kürsü hakimi tarafından yapılması gerektiğini söylediklerine dikkat çekti. Ayrıca Adalet Bakanlığı bünyesinde 4-5 kişinin aday olduğunu ne var ki 200 adaydan yarısının YARSAV listelerinden geldiğini belirtti. Ergin adayları 11 bin hakim ve savcının seçeceğine de dikkat çekti.
Bakan Ergin ayrıca, görevden alınan ve avukatlık dahi yapamayan Ferhat Sarıkaya ve benzer durumdaki kişilerin haklarını aramak için dava açabileceklerini ve davanın olumlu sonuçlanması durumunda görevlerine de dönebileceklerini kaydetti.